Siyasi kişilerin gerek basın ve gerekse başka kişiler tarafından sert de olsa –sınırları aşılmadan– eleştirilmelerinde kamu yararı bulunduğu–
Davaya konu yazı ve resimlerin dayanağı olan olgular yadsınamaz temel gerçekler olduğuna göre, bazı yan noktalar ve eleştirinin sert olmasının yazıyı hukuka aykırı kılmayacağı, gerçek, kamu yararı, güncellik ve anlatımda özle biçim dengesi taşıyan haberin, yorum ve eleştiriler kişilik haklarına saldırı oluştursa bile hukuka uygun kabul edilmesi gerekeceği, kişilik haklarına saldırının gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirilmesi hakimin görev alanı içinde iken, bunun bilirkişi marifetiyle saptanmasının ve bilirkişi raporuna dayanılmasının kanuna aykırı olacağı-
Manevi tazminat miktarına yanların sosyoekonomik durumları, fiilin ağırlığı ve hakkaniyet ilkesi gözetilerek karar verilmesi gerekeceği-
Kendisine veya ailesi fertlerine karşı işlenmiş olan eylemlerden dolayı C. Savcılığına veya ceza mahkemesine başvurmanın ( şikayet ) vatandaşın Anayasa ile tanınmış hakkı olduğu, bu hakkın kullanılmasının karşı tarafa manevi tazminat istenilmesi hakkını vermeyeceği, ancak, sırf zararlandırmak maksadıyla bu hak kullanıldığı takdirde bir haksız fiil teşkil edip, diğer şartlar da gerçekleştiği takdirde manevi tazminata hükmedilebileceği-
Nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davaların zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tâbi olmadığı–
Reşit olmayan mağdurenin rızayla ırzına geçme suçundan hükümlü olan davalının davacı üzerinde nüfuzunu kullandığı açık olduğundan ve ceza mahkemesinin mahkumiyet kararı hukuk yargıcını bağlayacağından manevi ödenceye hükmedilmesi gerekeceği-
Hakimin manevi tazminata karar verme yetkisinin “özel haller” ve “adalet ”ile sınırlı olduğu, MK. 4 uyarınca, “hakimin takdir hakkını hak ve nasafate uygun şekilde” kullanması ve bunu yaparken, tarafların kusur oranını, sıfatını, bulunduğu sosyal ve ekonomik durumunu araştırarak ve takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstererek, istek sahibinin olaydan duyduğu acıyı gözönüne alarak ve davalıyı da ekonomik yönden zor (müzayaka) duruma düşürmeyecek bir miktara hükmetmesi gerekeceği–
Davalının konuşmasında, davacının ANAP sözcüsü olduğunu belirtmesinin, sözlerinin yalnızca Anavatan Partisini hedef aldığını göstermeyeceği, davacının kişilik haklarına saldırının varlığını kabul etmek gerekeceği-
Şikayet hakkının Anayasal bir hak olduğu, bu nedenle hakkında yapılan şikayette (ya da açılan ceza davasında) haklı çıkan (lehine «takipsizlik» veya «beraat« kararı verilen) tarafın, sırf bu nedenle şikayette bulunan kişiden manevi tazminat isteyemeyeceği, şikayetçinin ancak kasten davacıya zarar vermek amacıyla veya hiç bir duyum ve belirti olmadan sırf şüphe üzerine ağır bir suçlamada bulunarak şikayette bulunmuş olması halinde, davacıya manevi tazminat ödemeye mahkum edilebileceği– Şikayet hakkının Anayasal bir hak olduğu, bu nedenle hakkında yapılan şikayette (ya da bunun sonucunda açılan ceza davasında) haklı çıkan (lehine «takipsizlik» veya «beraat« kararı verilen) tarafın, sırf bu nedenle şikayette bulunan kişiden manevi tazminat isteyemeyeceği, şikayetçinin ancak (kasten) davacıya zarar vermek amacı ile veya hiç bir duyum ve belirti olmadan sırf şüphe üzerine ağır bir suçlamada bulunarak şikayette bulunmuş olması halinde, davacıya manevi tazminat ödemeye mahkum edilebileceği-