Alacaklı-kiralayan tarafından icra mahkemesine başvurulup “itirazın kaldırılması” istenmeden “tahliye” kararı verilmesi istenemeyeceği-
İcra mahkemesinin “ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü” kendiliğinden nazara alamayacağı-
İcra takibinin başlamasından sonra iflasın ertelenmesi kararı ile verilen tedbir kararının, davalı hakkında açılan itirazın kaldırılması ve tahliye davasını etkilemeyeceği (bu davaların görüleceği) ancak, bu davalar sonunda verilen kararların infaz edilemeyeceği- (Not: Bu kararlar gereğince; “kiracının beş yıllık erteleme süresi boyunca bir kuruş kira bedeli ödemeden kiralananı kullanmaya devam edeceği” de kabul edilmiş olmaktadır..)
İtirazın kaldırılması talebinin kısmen reddine karar verilmesi halinde reddedilen kısım yönünden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği gibi bu durumda ayrıca davalı lehine reddedilen alacak miktarı üzerinden talebi de dikkate alınarak icra tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Kiracının taşınmazı (kiralananı) tahliye ettiği tarihe kadar kira bedelinden sorumlu olduğunu, tahliye tarihinden sonraki alacağın tazminat hukukunu ilgilendirdiğini, bu nedenle yargılamayı gerektirdiğini, bu konudaki uyuşmazlığı dar yetkili icra mahkemesinin çözümleyemeyeceğini, alacaklı kiralayanın bu konudaki ‘itirazın kaldırılması talebi’nin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun dayandığı ve aslı ibraz edilen kira sözleşmesindeki imzanın davalı alacaklı tarafından inkar edilmesi halinde İİK.’nun 269c/II maddesi gereğince İİK.’nun 68. maddesine göre “sözleşmedeki imza”nın davacı alacaklıya ait olup olmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
İİK.’nun 4. maddesi gereğince takip, hangi icra dairesinde başlamış ise bu takiple ilgili itiraz ve şikayetlerin, takibin yapıldığı yer icra müdürlüğünün bağlı olduğu icra mahkemesince çözümleneceği, bu yetki kuralının kamu düzenine ilişkin olup, kesin nitelikte sayılacağı ve mahkemece doğrudan doğruya gözetileceği-