Tasarrufun iptali davasını elinde geçici veya kesin aciz belgesi bulunan alacaklı açabileceği ve bu husus dava şartı olduğundan hâkimin resen gözetmesi gerektiği- Haczedilen makineler üzerinde 1 tirilyonu aşan banka ipoteği olduğu ve anılan bankanın ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe geçtiği anlaşılmakla, icra dosyasına göre borçlunun borcu karşılayacak değerde malı olmadığı ve bu durumda aciz halinin varlığının kabul edilmesi gerektiği-
Kati aciz belgesinin iptal edildiğine ilişkin davalılar tarafından sunulmuş bir mahkeme hükmü bulunmadığından tasarrufun iptaline bakan mahkemece kati aciz belgesi tartışılamayacağı ve geçersizliğine karar verilemeyeceği-
İİK'nun 143.ve 251. maddelerine göre düzenlenen kesin aciz vesikası, İİK'nun 68/1. maddesinde yazılı belgelerden olmakla, alacaklının aciz vesikasında yazılı miktar üzerinden icra takibi yapmasının mümkün olduğu, itirazın kaldırılması aşamasında icra mahkemesince aciz vesikasında yazılı borç miktarının tartışma konusu yapılamayacağı-
Borçlu ile kardeşi arasındaki tasarrufun İİK 278/3-1 madde gereğince bağışlama niteliğinde olup batıl olduğu, İİK. mad. 280 gereğince davalının kardeşi olan borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olduğu ve bu durumda da tasarrufun iptali gerektiği-
İİK'nun 143/4. maddesi gereğince borç ödemeden aciz vesikasında yazılı alacak için faiz istenemeyeceği belirtilmiş ise de, alacak muaccel olup takibe konu yapıldıktan sonra, bu alacak için takipten sonra faiz istenmesinde yasaya uymayan bir yönün bulunmadığı-
Kesin aciz vesikasının zamanaşımını keseceği ve aciz vesikasına bağlanan borcun borçluya karşı, aciz vesikasının düzenlenmesinden itibaren yirmi yıl geçmesiyle zamanaşımına uğrayacağı, icra müdürlüğünce verilen kesin aciz vesikasının şikayet sonucu icra mahkemesince iptal edilmediği sürece geçerliliğini koruyacağı ve aciz vesikasının düzenlendiği tarihe kadar bonoya dayalı takip esnasında 3 yllık zamanaşımı süresi de geçmediğine göre icra takibinin kesinleşmesinden sonra oluşan zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verilemeyeceği-
Takibe konu senetlerin teminat amaçlı verildiğinin sözleşme ve protokol ile sabit olduğu, bu haliyle alacağın varlığı ve miktarının yargılamayı gerektirdiği anlaşılmakta olup, dar yetkili icra mahkemesinde bu konunun incelenmesinin ve değerlendirilmesinin mümkün olmadığı-
Borçlunun adresinde yapılmış olan haciz sırasında hacze kabil mal olmadığı belirlenmiş olup icra dosyasına göre borcu karşılayacak değerde malı olmadığı anlaşıldığından, aciz halinin varlığının kabul edilmesi gerektiği- Namı müstear sebebine dayalı tasarrufun iptali davasında dava konusu aracın borçlu tarafından davalı oğlu adına alınıp alınmadığının araştırılması gerektiği- Daha önce başka bir mala (taşınmaza) ilişkin olarak açılan tasarrufun iptali davasının kabul edilip edilmediğinin ve alacağın bu önceki dava ile karşılanıp karşılanmadığının araştırılması gerektiği-
Davalı borçlular adına davacı banka tarafından haciz konulan menkul ve gayrimenkuller bulunduğundan ve bunların bir kısmıyla ilgili kıymet takdiri yapılmadığından ve hacizli mallar satılmadığından alınan haciz tutanaklarının İİK. mad. 105 anlamında geçici aciz belgesi olarak kabul edilemeyeceği, öncelikle mahkemece davacı alacaklıya her borçlu için İİK. mad. 143 kapsamında kat'i aciz belgesi sunması için süre verilmesi, aciz belgesi sunulduğu takdirde davanın esasının incelenmesi, sunulmadığı takdirde davanın ön koşul yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği- Davacı ile davalı borçlular arasında kredi sözleşmesi yapılmış ise bu kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcun dava ve takipten önce ödendiği, eldeki davanın ise sonraki kredi sözleşmesinin teminatı olarak verilen senetten doğduğu anlaşıldığından, takip konusu alacağın, sonraki kredi sözleşmesinden doğduğunun kabulü gerektiği- İptali istenen tasarrufun takip konusu borcun doğumundan önce yapılmış olması halinde, davanın ön şart yokluğundan reddine, kendisini vekille temsil ettiren davalılar lehine maktu vekalet ücreti takdirine karar verilmesi gerektiği- Borçlu tarafından davalı 3. kişiye, 3. kişi tarafından da davalı 4. kişiye satılan parsel yönünden davanın kabulüne karar verilmişse de, ancak anılan parselle ilgili dava dışı bir başka kişi tarafından davalılar aleyhine açılan şuf'a davasının kabul edildiği ve taşınmazın bu şufa davasını açan kişi adına tescil edildiği anlaşıldığından, anılan parsel yönünden eldeki davada hükmün infaz kabiliyeti bulunmadığı, bu parsel yönünden, mahkemece davacı vekiline seçimlik hakkını kullanması konusunda süre verilmesi, taşınmazı mahkeme kararı ile adına tescil ettiren dava dışı kişiyi davaya dahil etmesi veya davalı 4. kişi hakkındaki davasını İİK. mad. 283/2 gereğince bedele dönüştürüp dönüştürmediği sorularak, dava dışı kişinin davaya dahil edilmesi halinde, dava dilekçesi ve dahili dava dilekçesinin bu kişiye tebliği ile bildireceği delillerin toplanması, davaya dahil edilmediği takdirde ise, davalı 4. kişi hakkındaki davanın İİK 283/2 madde gereğince bedele dönüşmesi nedeniyle şufa dava dosyası da incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- Dava konusu bir diğer parsel ise, borçlu tarafından davalı 3. kişiye, onun tarafından da davalı 4. kişiye satılmış ve mahkemece davalı 4. kişi hakkındaki dava kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından reddedilmiş olduğundan, davalı 3. kişi hakkındaki dava bedele dönüşen dava yönünden, davalının İİK. mad. 283/2 gereğince, tazminatla sorumluluğuna karar verilmesi gerektiği-
İİK'nun 143. maddesine göre düzenlenen kesin aciz vesikası, İİK'nun 68/1. maddesinde yazılı belgelerden olmakla, alacaklının aciz vesikasında yazılı miktar üzerinden icra takibi yapması mümkün olup, itirazın kaldırılması aşamasında icra mahkemesince aciz vesikasında yazılı borç miktarının tartışma konusu yapılamayacağı-