İİK. mad. 143/4 uyarınca, borç ödemeden aciz vesikasında yazılı alacak için faiz istenemez ise de, alacak muaccel olup takibe konu yapıldıktan sonra, bu alacak için takipten sonra faiz istenmesinde yasaya uymayan bir yön bulunmadığı- 
Davacının dosyaya geçerli bir aciz vesikası ibraz etmediği gibi, borçlunun adresinde de haciz yapılmadığı, İİK 105 kapsamında dosyaya geçici aciz belgesi niteliğinde haciz tutanağı ibraz edilemediği, bu durumda dava şartı olan geçerli bir aciz vesikasının bulunmaması sebebi ile davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Borçlunun aciz halinin ispatlanmamış olması halinde, tasarrufun iptali davasının ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği- Borçludan satın aldığı taşınmazı, dava-dışı dördüncü kişiye satıp tekrar ondan satın almış olan davalı üçüncü kişi hakkında tasarrufun iptaline karar verilmesi için dördüncü kişinin de davaya dahil edilmesi gerektiği-
Borçlunun aciz hali ispatlanmamış olması halinde, tasarrufun iptali davasının ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği- Tasarrufun iptal davasında, iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya takip konusu alacak ve ferileri ile sınırlı olarak haciz ve satış isteyebilme yetkisi verilmesi gerektiği, "taşınmazın borçluya ait olduğunun tesbiti"ne şeklinde karar verilemeyeceği-
Davacının dava dilekçesi ekinde delil olarak ibraz ettiği, haciz tutanağında, dava dışı kişi işyerinde yapılan hacizde istihkak iddiasında bulunulduğu ve sonuçta söz konusu tutanağın geçerli bir aciz vesikası hükmünde olmadığı görüldüğünden, tasarrufun iptali davasının aciz hali ispatlanmamış olduğundan ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi ve maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
İİK'nun 143. maddesine göre alacaklı, cebri icrayı kesintisiz sürdürme iradesini göstererek, borçlunun haczi kabil hiçbir malı bulunmadığının tespiti ile bu halin kesin aciz vesikası ile belirlenmesi halinde, borçluya karşı aciz vesikasının düzenlenmesinden itibaren 20 yıl geçmesiyle borcun zamanaşımına uğrayacağı, ancak aynı Yasa'nın 105. maddesine göre düzenlenen geçici aciz belgesinin ise sadece alacaklıya tasarrufun iptali davası açma hakkı vereceği, bu belge ile zamanaşımının kesilmeyeceği-
Tasarrufun iptali davalarında, üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında ve icra dosyasındaki asıl alacak ve ferileriyle sınırlı olarak nakden tazminle sorumluluğunun değerlendirilmesi gerektiği, dava konusu edilen taşınmazın dava dışı 4. şahısa devir tarihi itibariyle gerçek değerinin tespiti gerektiği- Tasarrufun iptali davalarında müddeabih ve dolayısıyla harcı belirleyecek değerin, borç miktarı ve tasarrufa konu taşınmazın değeri dikkate alınarak belirleneceği ve hangisi az ise harç alınacağı-
Borçlu icra takibine konu (avukatı ile yaptığı) vekalet sözleşmesine ve altındaki imzaya itiraz etmediğinden, bu belgenin, "İİK. mad. 68/1 anlamında belge" niteliğine kavuştuğu ve borçlu tarafından ödemeye ilişkin herhangi bir belge de ibraz edilmediğinden mahkemece, "itirazın kaldırılmasına" karar verilmesi gerektiği-
Haciz için gidilen asıl borçluya ait evin kapalı olması karşısında, haczedilecek mal bulunup bulunmadığı hususunun tespit edilmediği anlaşılmakla, bu durumun İİK. mad. 105 ve 143'deki hususların tatbikine engel teşkil ettiği gözardı edilerek ve asıl borçlu hakkında hacizle ilgili tüm yollar denenmeden kefile gidilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı gözetilmeden kefilin açtığı menfi tespit davasının reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Kesin aciz vesikası verilmesi talebinin reddine yönelik icra mahkemesi kararın kesin nitelikte olduğu-