Gerek aciz vesikasındaki tarih, gerekse aciz vesikasının verildiği icra dosyası esas numarası göz önüne alındığında 20 yıllık sürenin dolmadığı, takip dayanağı kesin aciz vesikası İİK. 68/1 anlamında belge olup, mahkemece borçlunun itirazlarının esası incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesinin gerekeceği- Mahkemece, “icra takip dosyasının SEKA'ya gönderildiği, verilen aciz vesikasının tarihinin okunamadığı, tebligatların ve tahsilatların takip edilemediği, tarihler arasında çelişki olduğu ve aciz vesikasın tarihinin okunabilen kısmının 20.09.200... şeklinde olduğu” belirtilmişse de, esasen, aciz vesikasının düzenlenme tarihi ile dosya kaydının kapatma tarihinin karıştırılması olduğu ve aciz vesikasının verilme tarihinin il merkezinde Adalet Bakanlığınca aciz vesikası sicili tutmakla görevlendirilen icra dairesinden tespit edilebileceği (İİK. Yön. mad. 94)-
Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için, “davacının borçludaki alacağının gerçek olması”, “borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması” ,”iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması” ve “borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması” gerektiği, bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.’nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerekeceği-
Davacı vekilinin ıslah dilekçesine göre İİK. mad. 277 vd. uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkin davada, davacı tarafından dosyaya kesin aciz belgesi sunulmadığı gibi geçici aciz belgesi niteliğinde haciz tutanağı da ibraz edilmemiş olduğundan, dava şartının gerçekleşmemesi nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Borçlunun adresinde yapılan haciz işleminde, borçlunun borcuna yetecek haczi kabil malının bulunmadığının tespit edildiği, icra dosyasında yapılan diğer araştırmalarda borçlunun borcuna yetecek kadar başka malvarlığının da bulunmadığının anlaşıldığı, bu durumda, haciz tutanağının geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu kabul edilerek işin esasına girilmesi ve sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Haciz için gidilen adreste borçlunun adresten ayrılmış olduğu bildirilmek suretiyle haciz tutanağı düzenlenmiş, borçlu şirketin ticaret sicilindeki resmi adresi araştırılmadan ve ticaret sicil kaydındaki adresinde haciz işlemi yapılmadan bu haciz tutanağı geçici aciz vesikası niteliğinde olduğu kabul edilmişse de, bu kabul hatalı olduğundan, usulüne uygun şekilde düzenlenmiş kesin aciz vesikası veya geçici aciz vesikası niteliğinde haciz tutanağı ibraz edilmemesi nedeniyle tasarrufun iptali davasının ön şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Aciz belgesine dayalı olarak başlatılan genel haciz yoluyla ilamsız icra takibine yönelik olarak açılan itirazın kaldırılması davasında, mahkemece, borçlunun itirazları doğrultusunda, takip dayanağı borç ödemeden aciz vesikasının düzenlediği icra takip dosyasının getirtilip, hakkında borç ödemeden aciz vesikası düzenlenen borçlu ile itiraz eden borçlunun aynı kişi olup olmadığı belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
5411 s. Bankacılık K. geçici mad. 13-16 uyarınca, davacı bankanın sermayesinin yarısından fazlasının kamu ve kuruluşlarına ait olduğu ve açtığı tasarrufun iptali davasında aciz belgesi aranmayacağı, ancak bu hükmün 26.12.2003 tarihinden önce kullandırılan krediler için geçerli olduğu-  Takibe esas kredi sözleşmeleri 21.08.2008 tarihinde yapıldığından, eldeki dava bakımından, davacı banka tarafından kesin veya geçici aciz belgesinin ibraz edilmesinin aranacağı-
Adi kefalette alacaklının borçluya baş vurmadıkça, kefili takip edemeyeceği, ancak borçlu aleyhine yapılan takibin sonucunda kesin aciz belgesi alınması, borçlu aleyhine Türkiye'de takibatın imkansız hale gelmesi veya önemli ölçüde güçleşmesi, borçlunun iflasına karar verilmesi, borçluya konkordato mehli verilmiş olması hallerinde doğrudan kefile başvurulabileceği-
Adi kefalette alacaklının borçluya baş vurmadıkça, kefili takip edemeyeceği, ancak borçlu aleyhine yapılan takibin sonucunda kesin aciz belgesi alınması, borçlu aleyhine Türkiye'de takibatın imkansız hale gelmesi veya önemli ölçüde güçleşmesi, borçlunun iflasına karar verilmesi, borçluya konkordato mehli verilmiş olması hallerinde doğrudan kefile başvurulabileceği, kamu düzenine ilişkin ve bu hususun süresiz şikayete tabi olduğu-
“Kesin aciz vesikasının İİK. mad. 68/1. kapsamında sayılan belgelerden olduğunu, belge içeriğinde belirtilen miktara itirazın kaldırılması aşamasında itiraz edilmesinin mümkün olmadığından mahkemece aciz belgesinin dayanağı takipteki borç miktarının yeniden incelenerek bu doğrultuda hüküm kurulması isabetsiz olduğunu”-