Dava açılmadan, dava açıldıktan sonra veya temyiz aşamasından ve hatta hükmün Yargıtay'ca onanmasından veya bozulmasından sonra bile sunulma olanağı olan aciz belgesinin, davacı tarafından, dosyaya ibraz edilmemesi halinde, dava şartının gerçekleşmediği düşünülerek, davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
17. Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatlarına ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun içtihatlarına göre, borçlu hakkında aciz vesikası alınmamakla birlikte, borçlu kayıp ve adresi saptanamıyorsa, sap­tanan ve bilinen adreslerinde de icraca, borçlunun haczi kabil malının bu­lunmadığı tespit edilmiş ise, bu takdirde aciz halinin gerçekleşmiş sayılacağı - Bedeli borçlu tarafından ödendiği halde üçüncü kişi adına tescil edilen mal varlıklarının da (nam-ı müstear), borçlunun üçüncü kişi lehine yaptığı ivazsız tasarruflar olarak iptale tabi olduğu- Dava konusu aracın satış tarihinden sonra borçlunun kullanımında olduğunun belirlenmiş olup, davalı üçüncü kişinin borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olduğu-
Borçlunun ödeme emri tebliğ edilen adresine haciz işlemi için gidildiğinde bu adresten ayrıldığının, belirlenen yeni adreslerinde de bulunmadığının ve borçluya ait haczi kabil malına rastlanmadığının haciz tutanağı ile belirlenmiş olması halinde bu durumu belirleyen haciz tutanaklarının aciz vesikası niteliğinde kabul edilmesi gerekeceği; ancak borçluya miras yolu ile intikal eden taşınmaz ve araç bulunduğunun icra dosyasından anlaşılması halinde, bunların kıymetinin borca yeter olup olmadığı hususunun araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği- Aciz vesikasının davanın açılmasından sonra alınabileceği gibi temyiz aşamasında hatta bozmadan sonra karar düzeltme aşamasında da alınıp ibraz edilebileceği-
“Geçici aciz vesikası” niteliğindeki belgelerin ve açılmış olan “tasarrufun iptali davası”nın zamanaşımı süresini kesmeyeceği-
Kredi sözleşmesinin kefili olan alacaklının, kredi borcu nedeniyle ödemek zorunda kaldığı miktarın ne kadarını sözleşmenin asıl borçlusuna rücu edebileceğinin yargılamayı gerektirdiği- Kredi sözleşmesi ve banka ödeme dekontlarının, İİK. mad. 68 'de yazılı mücerret borç ikrarını içeren belge niteliğinde olmadığı-
Alacaklının, alacağı hakkında kesin aciz vesikası almış olması halinde, aciz vesikasının düzenlendiği tarihten itibaren yirmi yıl geçince borcun zamanaşımına uğrayacağı-
Tasarrufun iptali davasını kazanmış olan alacaklı hakkında, İİK’nun 143/IV hükmünün uygulanmayacağı (İptal davasını kazanmış olan alacaklının alacağına faiz yürütülebileceği)-
Şekli haciz tutanağında borçlunun haczi kabil malının bulunamadığına ilişkin tespitin, asıl borçluya yönelik tüm yasal yolların tüketildiği anlamına gelmeyeceği-
Davet kağıdındaki(m.103) üç günlük sürenin, haciz işlemine karşı şikayet süresini sağlamak için olduğu-