Dava konusu icra dosyasından ödeme emrinin tebliğ edildiği ve borçlunun ticaret sicilinde kayıtlı adresinde yapılan hacizde adreste borçlunun bulunamadığı, borçlunun adresinde başka bir muhasebe bürosunun bulunduğu, borçlunun adresi terk ettiği, adreste borçluya ait haczi kabil mal bulunmadığının tutanak altına alındığı görüldüğünden, icra haciz tutanağının İİK. mad. 105 kapsamında geçici aciz vesikası hükmünde olduğu ve davalı borçlunun aciz halinin gerçekleştiğinin kabulü gerektiği-
Takipte kesin aciz vesikası düzenlenmediği gibi davalı borçlunun bilinen adreslerinde yapılmış, menkul haczinin de bulunmadığına dair tutulan İİK. mad. 105 kapsamında aciz belgesi niteliğinde kabul edilen haciz tutanağının da dosyaya ibraz edilmediği görüldüğünden, mahkemece aciz vesikası yokluğundan tasarrufun iptaline karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarında alacağın aciz belgesine bağlanmış olması durumunda, davalı üçüncü kişinin bedele dönüşen davadaki sorumluluğu aciz belgesinde yazan miktar ile sınırlı olması gerektiği-
Kesinleşen takipte kesin aciz vesikası düzenlenmediği gibi, davalı borçluların bilinen adreslerine yapılmış menkul haczinin de bulunmadığına dair tutulan İİK. mad. 105 kapsamında aciz belgesi niteliğinde kabul edilen haciz tutanağının da dosyaya ibraz edilmediği, dosyaya ibraz edilen haciz tutanağında muhatabın davalı borçlular olmayıp dava dışı bir başka kişi olduğunun anlaşıldığından, mahkemece davanın aciz vesikası yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-
Borçlu hakkında aciz vesikası alınmamakla birlikte, borçlu kayıp ve adresi saptanamıyorsa, saptanan ve bilinen adreslerinde de icraca, borçlunun haczi kabil malının bulunmadığı tespit edilmiş ise, bu takdirde aciz halinin gerçekleşmiş sayılacağı- Borçlunun 5 adet taşınmazına haciz konulmuşsa da, bu taşınmazlar üzerinde fazla miktarda farklı icra takiplerinden haciz bulunduğu ve kendilerinden önce tesis edilmiş ipoteklerin bulunduğu, haciz tutanağında da, borçlunun işyerinde 2.000,00 TL'lik taşınır haczi yapıldığı ve aynı gün borçlu şirketin yetkililerinin evinde yapılan hacizde de; kapının kapalı olduğu apartman görevlisinin borçlu ve eşinin bir kaç ay önce taşındığını beyan ettiği görülmekle, her ne kadar İİK. mad. 105/2 uyarınca, haczi kabil mal bulunmaz ise haciz tutanağı aciz belgesi hükmündeyse de, icra dosyası kapsamında borçlunun alacak veya başka taşınır malı olmadığı, dava konusu taşınmaz dışındaki haciz konulan diğer taşınmazlar üzerinde başkaca haciz ve ipoteklerin olduğu bu hali ile davacının alacağını karşılama imkanı bulunmadığı ve bu durumda borçlunun aciz halinin gerçekleştiğinin kabul edilmesi gerektiği-
Bu davaların amacının, kamu alacağını ödemeyen, malı bulunmayan veya borca yetmeyen borçlunun, kamu alacağının tahsiline olanak vermemek için yaptığı, aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak olduğu-Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenilen tasarrufun bir tarafının hakkında kesinleşmiş bir takip bulunan borçlu olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve davanın tasarruf tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olmasının gerektiği-Bu ön koşulların bulunması halinde ise 6183 sayılı AATUHK'nun 27, 28, 29 ve 30 maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği-İİK’na dayalı olarak açılan iptal davalarında borçlu hakkında alınmış olan geçici veya kesin aciz vesikasının bulunması dava önkoşulu ise de, 6183 sayılı Yasa’ya dayanılarak açılacak olan iptal davalarında aciz vesikasına gerek bulunmadığı-
Borçlunun hisseli taşınmazına belediye tarafından kamulaştırma bedeli mahsup edilmek şartıyla Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında 1 konut verildiği, ayrıca davalının babasından kalan miras hisselerini olduğu, borçlunun adına kayıtlı taşınmazların kıymet takdirleri yapılmadığından aciz hali sabit olmadığı anlaşıldığından, mahkemece taşınmazların kayıtları getirtilerek bilirkişi aracılığı ile kıymet takdirlerinin yapılarak, davalı borçlunun aciz halinin değerlendirilmesi gerektiği- Kararda sadece "tasarrufun iptaline" hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Tasarrufun iptali davasında mahkemece, uzman bir bilirkişiden davalı borçlu adına kayıtlı taşınmazların kıymet takdirlerinin yaptırılıp kıymet takdirlerinin belirlenerek, öncelikle dava şartı olan borçlunun aciz durumunun belirlenmesi gerektiği-
Sıra cetveline ilişkin uyuşmazlıkta, mahkemece, aciz belgesine bağlı alacağa faiz işletilemeyeceği gerekçesiyle, davanın kabulü ile sıra cetvelinde davalıya acze bağlı miktar kadar pay ayrılması, bakiye kısmın davacı dosyasına ödenmesi doğrultusunda hüküm kurulması gerektiği-
Borçlu hakkında aciz vesikası alınmamakla birlikte, borçlu kayıp ve adresi saptayamıyorsa, saptanan ve bilinen adreslerinde de icraca, borçlunun haczi kabil malının bulunmadığı tespit edilmiş ise, bu takdirde aciz halinin gerçekleşmiş sayılacağı- Davalı borçlunun bilinen adresine yapılmış bir menkul haczinin de bulunmadığına dair tutulan İİK. 105 kapsamında aciz belgesi niteliğinde kabul edilen haciz tutanağının da dosyaya ibraz edilmediği anlaşıldığından davanın aciz vesikası yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-