Davacı ve feri müdahilin maliki olduğu 29 ada 46 sayılı parsele davalılar S., H. ve A.'in haklı ve geçerli bir nedenleri olmadan yapılaşmak ve kullanmak suretiyle müdahale ettikleri saptanmak, çap iptale kadar geçerli olduğundan kayda üstünlük tanınmak suretiyle elatmanın önlenmesine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik olmadığı- Fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği- Haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı faydanın (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirleyeceği- Ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık sürenin dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlayacağı-
Tarım Kredi Kooperatifleri'nin harçtan muaf (bağışık) olmadığına ilişkin, 3.5.1944 günlü, 1943/19 esas, 1944/16 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, davacı Kooperatifin harçtan muaf olmadığı, sonradan Tarım Kredi Kooperatifleri Yasasında yapılan değişikliklerin de anılan İçtihadı Birleştirme Kararını ortadan kaldırır nitelikte olmadığı-
Dava açıldıktan sonrada sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanın da doğal bir sonucu olduğu- Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği, 1086 sayılı HUMK.'nun l86. ve 6100 sayılı Yasanın 125. maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usulü işlemler düzenlendiği-
Ecrimisil davalarının 5 yıllık zamanaşımına tabi oldukları, bu beş yıllık sürenin ise, dava tarihinden itibaren geriye doğru hesap edilmesi gerekeceği-
Aynı konuda, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak daha önce bir dava açılmış ve bu dava görülmekte (derdest) ise, aynı konunun (uyuşmazlığın) yeni bir dava konusu yapılmasının mümkün olmadığı (olumsuz dava şartı)- Çünkü aynı konuda iki dava açılmasında davacının hukuken korunmaya değer bir menfaati olmadığı gibi çelişik kararlar çıkması olasılığı karşısında da benimsenemeyeceği -
Davacının miras payı, belirlenecek ecrimisil miktarına esas teşkil edeceğinden taşınmazda kayden paydaş olan G.'ün veraset ilamının ya da verasete esas olacak şekilde nüfus aile tablosunun getirtilmesi ve davacının taşınmazdaki payının belirlenmesi gerektiği- İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenip sonraki dönemler için ecrimisil değerinin ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilmesi gerektiği-
Yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz'ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlı olduğu ve bu hususun TMK'nun (TMK) 684. maddesinde açıkca vurgulandığı- Ne var ki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı yasanın l605 sayılı yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3l94 sayılı imar yasasının l8. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceğinin öngörüldüğü, böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı ya da ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlandığı- Bir kimse kendisine veya yasanın himâye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamayacağı- İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucunun imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğu duyduğu, hemen belirtilmelidir ki; söz konusu kanun maddeleri yapılara yönelik olduğu ne var ki, kanun koyucunun amacı hiç bir kusuru bulunmayan eski maliki korumak olduğuna göre, bu maddelerin kıyasen ağaçlara uygulanmasının adil bir yol olacağı-
Ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık sürenin dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlayacağı- Eldeki dava 06/09/2011 tarihinde açılmış olup, geriye doğru 5 yıllık ecrimisil istendiği, tüm bu hususlar gözetildiğinde, hem 1985 tarihli kamulaştırma ile mülkiyetin davalı Belediye’ye geçmiş olması, hem de ecrimisil istenen dönemde ecrimisil istenen yapıların zeminde mevcut olmaması nedeniyle haksız kullanım oluşmadığı gözetildiğinde eldeki davanın dinlenme olanağı bulunmadığı-
TMK'nın paylı mülkiyet hükümlerini öngören 688. ve devamı maddeleri gereğince taşınmazda davacı tarafın kullanabileceği boş yerlerin olması sebebiyle davacı taraf yönünden intifadan men olgusu gerçekleşmediği gözetilerek dava tarihine göre boş olan yerler bakımından ve davalı şirketin bizatihi kullandığı yerler bakımından ecrimisil isteğinin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik olmadığı- Paylı mülkiyet üzere olan taşınmazda davacı taraf bakımından intifadan men olgusu gerçekleşmediğine göre, davalının ticari faaliyetini yürütmek için kullandığı yerler bakımından el atmanın önlenmesi isteğinin mutlak olarak reddine karar verilmesi gerektiği- Dava sırasında tespit edilen elatmaların ve buna bağlı olarak belirlenecek ecrimisilin yeni bir davanın konusunu oluşturacağı hususu gözardı edilerek bu bölümler yönünden de ecrimislin hüküm altına alınmış olması isabetsiz olduğu- Ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında, fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği- Haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı faydanın (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirleyeceği-
Dava açılırken yatırılması gereken başvuru harcı ile peşin harcın davacı Kayyım'dan tahsil edilmesi, bu gereklilik yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi gerekeceği-