Birleşen davanın birlikte görülmekle birlikte ayrı dava olma özelliğini koruduğu, her bir dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği- Kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenmesi gerektiği-
Kat mülkiyeti ya da irtifakının tesis edilmediği çekişme konusu taşınmaz üzerinde 3 katlı betonarme bina olduğu her katta 2 dairenin bulunduğu, davalının ise bodrum katta 1 ve 2 nolu daireleri kiraya vermek suretiyle tasarruf ettiği keşfen saptandığından, mahkemece, araştırma yapılarak, çekişmeli taşınmazda davacıların paylarına karşılık kullanabilecekleri yer olup olmadığının saptanması, taşınmazda paydaş oldukları tarih de gözetilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Ecrimisile dava açılan döneme kadar hükmedilebileceği-
İddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden, davanın taşınmaz malın aynına yönelik olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu; böyle bir davada, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 120. ve 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddeleri uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın, el atılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil toplamından ibaret olacağı- 492 sayılı Harçlar Kanunu'nda, harcın alınmasını veya tamamlanmasını tarafların isteklerine bırakmayıp, anılan hususun (temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın) mahkemece kendiliğinden gözetileceği ve buyurucu nitelikteki 32. maddesinde, yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağının düzenlendiği- Hal böyle olunca, öncelikle davada ileri sürülen isteklerden el atmanın önlenmesi isteği ile ilgili olarak keşfen saptanan ya da saptanacak dava değeri üzerinden peşin harcın alınması, bu zorunluluk yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi gerektiği-
Fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği-  Ecrimisilin, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarar kadar olduğu, bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirleyeceği-
Dava konusu ... parsel sayılı taşınmazın tapuda kayıtlı iken 1972 yılında haricen satılıp devredildiğine, tapulu taşınmazların satışının TMK'nın 706/1, 6098 sayılı TBK'nın 237, 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26, Noterlik Kanunu'nun 60 ve 89. maddesi gereğince resmi şekilde yapılması zorunlu olup, satış işlemi resmi şekilde yapılmadığı sürece hukuken geçerli bir sonuç doğurmayacağına göre, tapu iptali ve tescil davasının reddine karar verilmesi gerekeceği-Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararına göre geçersiz sözleşmelerde, akdin geçersizliği sebebiyle her iki taraf verdiğini geri alabileceği, davacı; TMK'nun 995. maddesi uyarınca satış bedeli ödeninceye kadar hapis hakkına sahip olup, bu satış bedeli ödeninceye kadar aynı zamanda taşınmazdan yararlanabileceği- Satıcı geçerli bir sözleşme yapmadığı takdirde aldığı satış bedelini geri vermeye mecbur olduğu, bu nedenle alıcı, satıcının ferağ vermesini isteyeceği, ferağ verme yönündeki ümidi kesildiği tarihte, verdiği parayı isteme hakkı doğacağı, işte satış parasının geri verilmesi davalarında zamanaşımının başlangıcı bu ümidin kesildiği veya satışın yapılmasının imkan dahilinden çıktığı ya da tapuda devir yapma olanağının ortadan kalktığı tarih olduğu-
Dava konusu taşınmazda iki ayrı bina olduğu, kayıt maliki murisin mirasçısı olan davalının iki katlı binanın ikinci katını kullandığı, davacının ise aynı taşınmazdaki tek katlı binayı kiraya vermek suretiyle tasarruf ettiği, başka bir deyişle çekişme konusu taşınmazda payına karşılık kullandığı bir yer olduğu, davacının kiracısının evi tahliye etmesi ile anılan tek katlı binanın boş kaldığı, diğer taraftan davacının aksi yöndeki iddialarının ise kanıtlanmadığı açık olduğundan, paylı mülkiyet üzere olan taşınmaz bakımından davacının intifadan men edildiğini, davalının anılan taşınmazın tamamını tek başına kullandığını söyleyebilme olanağının olmadığı, hâl böyle olunca; ecrimisil isteğinin de reddine karar verilmesi gerekeceği-
Kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parasının, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirleneceği, sonraki dönemler için ecrimisil değerinin ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilmesi gerektiği-
Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen dava dosyasının sonucunun beklenmesi, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere davanın reddine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Yerinde üç kişilik uzman bilirkişi heyeti aracılığı ile yeniden keşif yapılarak davalının ölmeden önce oturduğu dairenin belirlenmesi ve bilimsel verilere uygun, hüküm vermeye elverişli bilirkişi raporu alınarak, boşanma kararının kesinleşme tarihi ile dava tarihi arasındaki dönem için hesaplanacak ecrimisile hükmedilmesi gerekeceği-