Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 331. maddesinin birinci fıkrasında “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde hakim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerine takdir ve hükmeder.” şeklinde düzenlendiği- Anılan yasa maddesi doğrultusunda, davanın açıldığı tarihte haksız olduğu tespit edilen tarafın yargılama giderlerini ödemekle yükümlü olacağı- Ayrıca eldeki davanın, fiili kullanım şerhinin düzeltilmesine yönelik olup, taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmadığından hüküm altına alınması gerekli harcın ve vekalet ücretinin maktu olması ve Hazine'nin bu davalarda yasal hasım konumunda olduğundan aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmemesi gerektiği-
Menfi tespit davalarında ispat yükü kural olarak alacaklıda olsa da, kambiyo senetleri sebepten mücerret olduğundan borçlu olunmadığın ispat yükümlülüğünün davacı borçluya ait olduğu- Bononun tarafların iradesi dışında düzenlendiği veya teminat bonosu olduğunun yazılı delille ispatlanması gerektiği- Davalının polis merkezindeki beyanlarından, davalının kefil sıfatıyla davacı keşideci borçlunun dava dışı üçüncü kişiye olan borcunun ödenmediğini ikrar ettiği, icra takip tarihinde bononun teminat fonksiyonunun devam ettiği ve bonoya konu alacağın muaccel olmadığı anlaşıldığından, davalının beyanı yanlış değerlendirmek suretiyle menfi tespit davasının reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Bölge Adliye Mahkemesince, hükmün gerekçesi değiştirildiğinden, istinaf isteminin kabulü ile hükmün gerekçesinin düzeltilerek yeniden esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru görülmediği-
HMK. 326/1 gereğince kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği- Davacılar gerek ilk derece mahkemesinde gerekse yapılan istinaf incelemesi sonunda haksız bulunarak açtıkları dava reddedilmiş olup istinaf sisteminde, istinaf talebinin kabulü ile inceleme yapılmasına şeklinde bir karar bulunmadığı ve Bu nedenle istinaf talep etmekte haklı oldukları gerekçesiyle davacılar yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu-
İlk Derece Mahkemesi kararı aleyhine alacaklı tarafından da katılma yoluyla istinaf yoluna başvurulduğu halde, Bölge Adliye Mahkemesince, alacaklının istinaf yoluna başvuru dilekçesinin incelenmediği sadece borçlunun istinaf sebepleri incelendiği anlaşıldığından, Bölge Adliye Mahkemesi kararının sair hususlar incelenmeksizin bozulması gerektiği-
Mahkeme ilamına karşı sadece "Vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin dağıtımı yönünden" temyiz kanun yoluna başvurulması halinde, ilamda tapu iptal ve tescile yönelik kurulan hükmün temyiz edilmediğinden kesinleşmiş olduğu ve bu durumda ilamın esasına ilişkin hükmün kesinleşmesinden sonra bahse konu ilamda hükmedilen yargılama gideri ve vekalet ücretine yönelik alacak kalemleri için icra takibi başlatılmasında yasaya aykırı bir durum bulunmadığı-
İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm, geçerli istihkak iddiası bulunmadığından davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiş olmakla ortadan kalktığı gibi Bölge Adliye Mahkemesince kurulan yeni hüküm de Dairemiz bozma ilamıyla ortadan kalktığından, Bölge Adliye Mahkemesince yapılacak istinaf incelemesi sonucu yeniden tüm talepler bakımından hüküm kurulması gerekirken, usule ve yasal düzenlemelere aykırı şekilde, davacı alacaklı vekilinin istinaf taleplerinin HMK’nin 353/(1)-b.1 maddesi gereği esastan reddine karar verilmekle yetinilerek hüküm kurulmamış olmasının doğru olmadığı-
İİK 308/b uyarınca açılan davanın, arabulucuya başvurulmadan anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verileceği- Davacı tarafça sunulan tutanağa göre anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanak düzenlenmeden dava açıldığı açık olduğundan, mahkemece davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı- Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde, herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verileceği- Davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedildiğinden, AAÜT 7/2 maddesine göre vekalet ücretine hükmedileceği- Karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan AAÜT 7/2 maddesine göre hükmedilecek nisbi vekalet ücreti tarifenin 2. Kısmının 2. Bölümünde yazılı miktarı geçemeyeceği-
İlk Derece mahkemesince verilen hüküm ortadan kalktığı gibi Bölge Adliye Mahkemesince kurulan hüküm de Dairemiz bozma ilamıyla ortadan kalkmış olması nedeniyle, Bölge Adliye Mahkemesince yapılacak istinaf incelemesi sonucu yeniden tüm talepler bakımından hüküm kurulması gerekirken, usule ve yasal düzenlemelere aykırı şekilde, davacı üçüncü kişi vekilinin istinaf taleplerinin HMK’nin 353/(1)-b.1 maddesi gereği esastan reddine karar verilmekle yetinilerek hüküm kurulmamış olmasının doğru olmadığı-
Zorunlu mali sorumluluk sigortacısı tarafından dava dışı zarar görene ödenen tazminatın davalı sigortalıdan rücuen tazminine-