İşyerinde çalışarak yıpranmış olan ve bu arada sigortalılık yılı ile prim ödeme süresine ait yükümlülükleri tamamlamış olan işçinin, emeklilik için bir yaşı beklemesine gerek olmadan iş sözleşmesini sonlandırabileceği- Davacı, kanunun kendisine verdiği yasal hakkını kullanarak iş akdine son verdiğinden, başka bir iş için görüşme yapması ve işyerinden ayrıldıktan sonra çalışmaya başlamasının hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilemeyeceği- Davacının dava dışı şirketle iş sözleşmesini imzaladığı tarih, davalı işyerinden ayrılma iradesini açıkladığı tarihten sonra olup fesih iradesinin davacı işçi tarafından açıklandığı ve bildirilen bu sebebin kıdem tazminatına hak kazandıran hâllerden olduğunun anlaşılması karşısında, davacı işçinin feshinin hakkını kötüye kullandığından bahsedilemeyeceği-
Kiraya verme önemli işlerden olup paylı mülkiyete tabi taşınmazlarda pay ve paydaş çoğunluğu sağlanarak yapılan kira sözleşmelerinin geçerli olduğu- Taşınmazın davalılar tarafından kullanılmasına uzun süre ses çıkarmayan davacının, bu kullanıma zımnen muvafakat ettiğinin kabulü gerekeceği ve bu durumda ecrimisil talep edilmesinin Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edeceği, o halde, mahkemece yapılması gereken işin, dava konusu taşınmazın ilk tedavülünden itibaren tüm kayıtları dosya arasına alındıktan sonra, tarafların dava ve cevap dilekçelerinde dayandıkları tüm deliller toplanarak, uzun süreli kullanım olup olmadığının, dosyaya sunulan ............ tarihli ihtarname de göz önüne alınarak, sonucuna göre bir karar verilmesi olması gerekeceği-
Tarafların boşanmaya sebep olan olaylarda gerçekleşen kusurlu davranışlarının tamamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, eşit kusurlu olup olmadıkları, burada varılacak sonuca göre davacı eş yararına maddi-manevi tazminat şartlarının oluşup oluşmadığı- Boşanma kararı verilebilmesi için az da olsa davalının da kusurlu olması gerektiği- Evliliğin başından itibaren bağımsız ev temin etmeyen eşini kardeşleriyle birlikte yaşamak zorunda bırakan erkeğin diğer davranışları da dikkate alındığında daha fazla kusurlu olduğu kabul edilerek eşine karşı maddi ve manevi tazminat ödemek zorunda olduğu sonucuna varıldığı-
"Kavşak, yol ve ortak altyapı inşaatı işine" ilişkin birim fiyatlı sözleşme hükmünün sözleşme serbestisi içinde düzenlendiği, basiretli bir tacir gibi davranmakla yükümlü olan davacının sözleşme şartlarını iyice değerlendirip hesaplayarak sözleşme yapmakla yükümlü olduğu, imza aşamasında da herhangi bir itirazı bulunmayan davacının işin tamamlanma aşamasında ve sözleşmenin imzalanmasından 2 yıl sonra açtığı ilgili maddenin iptaline ilişkin açtığı davanın TMK’nın 2. maddesine aykırı olduğu-
Dava, marka hakkına tecavüzün tespiti, meni; manevi tazminat ve ticaret ünvanı terkini istemlerine ilişkindir...
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; haksız fiil nedeniyle uğranılan manevi zararın tazmini istemi yönelik eldeki davada davacının dava açılış tarihi ile aynı tarihte ikametgâhını Kayseri iline taşıması karşısında yerleşim yerinin Kayseri ili olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre mahkemece davalının yetkisizlik itirazının kabulünün doğru olup olmadığı-
Görev ve yetkileri 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 36. maddesinde kanun hükmü ile açıkça düzenleme altına alınan Vakıflar Genel Müdürlüğünün, korumakla yükümlü olduğu vakıf adına kayıtlı taşınmaz hakkında, idari ya da mahkeme kararı gibi bir dayanak bulunmadan tapuda devrini yapmamış olmasının kötü niyet olarak nitelendirilemeyeceği-
Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden, on yıllık zamanaşımı süresinin (TBK. 146) uygulanacağı ve bu sürenin, sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlayacağı- Satışı vaat edilen taşınmaz, sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye (vaat alacaklısına) teslim edilmişse on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunmasının dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı- Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi gereğince davaya konu taşınmazın zilyetliğinin davacıya devredildiği, davacının dava tarihine kadar zilyetliğini çekişmesiz olarak sürdürdüğü anlaşıldığından, zilyetlik devam ettiği sürece zamanaşımı süresinin işlediğinden söz edilmeyeceği ve bu durumda, davanın zamanaşımı süresi geçtiğinden bahisle reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
KDV ile ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, şikâyetçi taraf bozma kararına uyulmasını talep etse bile, yerel mahkemece kamu düzenine ilişkin konularda taraf iradelerinden bağımsız şekilde direnme kararı verilmesinin mümkün olduğu- İhale alıcısı ihale şartlarını ve icra dairesince KDV oranının %18 olarak belirlendiğini bilerek ihaleye katılmış ve pey sürmüş olduğundan, herkes için kesinleşmiş olan “ihale şartları” çerçevesinde yapılan ihalenin kesinleşmesinden sonra KDV oranının düzeltilmesi isteminin icra mahkemesinde şikâyet yoluyla ileri sürülemeyeceği- "Alıcının KDV ödeme yükümlülüğü ihalenin kesinleşmesi ile doğacağından, icra mahkemesince ihalenin yapıldığı tarih itibariyle alıcıdan alınması gereken KDV oranı araştırılarak ihalenin feshi istemiyle ilgili karar verilmesi gerektiğinin" kabul edilemeyeceği-
Kira sözleşmesi devam ederken intifa hakkının sona ermesi halinde davacı şirket ile davalı şirket arasındaki kira sözleşmesinin sona ermeyeceği. eBK.'nun 254. maddesinin kıyasen uygulanması neticesinde, intifa hakkı sona erse bile, malik olan Belediyenin kira sözleşmesi ile bağlı olacağı ve sanki kira konusunu devralan yeni malikmiş gibi eBK. 254/2'de belirtilen konumda olacağı- İntifa hakkı sona erdiği hâlde kira sözleşmesi devam ettiğinden eBK. m. 254/2 uyarınca, Belediyenin, kira sözleşmesinin tarafı hâline geldiğinin kabulü gerektiği-