Davacı yeniden işe alınırken, işverence önceki dönem için ödenen kıdem tazminatı faizi birlikte kendisinden geri alındığına göre, işverenin işten ayrılan davacıya önceki dönem için de kıdem tazminatı ödenme- sinin “dürüstlük kuralı” (MK.2) gereği olduğu–
Bütün kurallarına uygun hareket edildiği inancı içinde, köy muhtarı huzurunda yapılan evlenme akitlerinin, muhtarın görev alanı dışında yapılmış olsa bile geçerli sayılacağı–
İflas davasını kabule yetki veren vekaletname uyarınca, iflas talebinin davalı vekilince (veya borçlu asil tarafından) kabul edilmiş olması halinde, ayrıca davalıya depo emri çıkarılmasına gerek kalmayacağı-
MK.166’nın yeni şeklinde, «kusur» ye-rine «evlilik birliğinin onarılmaz biçimde sarsılması»na yer verilmiş olduğu ancak bu madde uyarınca boşanma davası açabilmek için «tamamen kusursuz» ya da «az kusurlu» olmaya gerek olmayıp «daha fazla kusurlu» tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için, davalının az da olsa kusurunun bulunmasının zorunlu olduğu, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında hiç kusuru olmayan eş hakkında, boşanma kararı verilemeyeceği–
Paydaşın diğer paydaşa ve bu paydaş ölmüş ise, mirasçılarına tapuda bir adres bulunmasa bile, satış ilanını -İİY. 127 gereğince- tebliğ ettirmesinin “iyiniyet kuralları” (MK. 2) gereği bulunduğu–
Kiracının, kiralananı satın almak veya kendisi çıktıktan sonra kiralamak isteyenlerin görmesine ve gezmesine izin vermekle yükümlü olduğu, mahkemenin, kiralanın niteliği, bulunduğu mevki; dairenin satılabilme süresine etkili sosyal, ekonomik koşullar diğer özel ve genel faktörler ile birlikte, yanların yararlarını değerlendirerek, MK.2,4 çerçevesinde, hakkaniyete uygun denge kurmak suretiyle, satışın yapılabileceği muhtemel, kabul edilebilir, uygun süreyi de gözönünde bulundurarak, hangi gün ve saatlerde kiralananın gösterilmesine izin verilmesini -bilirkişiden de görüş alarak- saptaması gerekeceği–
"Borçlu" ile işlemde bulunmuş olan üçüncü kişinin "kardeş" olmaları nedeniyle, davalı üçüncü kişinin, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve alacaklılarına zarar verme kastını bilemeyeceğini kabul etmenin hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceğinden, borçlu ile kardeşi arasındaki işlemin -İİK. 280/I ve II uyarınca- iptâline karar verilmesi gerekeceği–