Davalının ticaret unvanındaki çekirdek unsur “NİL MOBİLYA” ibaresinin, davacının ticaret unvanındaki çekirdek unsur “NİL MOBİLYA” ibaresi ile aynı olduğu, ticaret unvanlarında yer alan diğer ibarelerin ayırt edicilik unsuru sağlamadıkları, her iki şirketin aynı iş kolunda faaliyette bulunduklarından,davalının ticaret unvanının TTK mad.52 çerçevesinde haksız kullanım olduğu sonucuna varılsa da dava konusu unvanın 1998 yılından beri kullanıldığı, tarafların birlikte çeşitli fuarlara katıldıkları ve birbirlerinden haberdar olduğu,davacının dava tarihine kadar davalının kullanımına sessiz kaldığı, haksız kullanımın bilinebilecek durumda bulunmasının yeterli olduğu, davanın TMK mad.2 gereğince dürüstlük kuralı çerçevesinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği-
Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesi hakkın kötüye kullanılması olup, hukuk düzeni tarafından korunmaması gerekeceği-
Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesi hakkın kötüye kullanılması olduğundan hukuk düzeni tarafından korunmayacağı, ilam bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının ayrı ayrı takip başlatmasının yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymayacağı-
Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesi hakkın kötüye kullanılması olup, hukuk düzeni tarafından korunması gerekeceği-
Davacının markasının tanınmış marka olduğu konusunda ciddi bir karine teşkil ettiği, davacının markalarının en azından sektörde tanınmış markalardan olduğunun belirgin olduğu, aynı ticari faaliyet alanında çalışan davacının markalarından haberdar olmadığını iddia etmesinin basiretli tacirden beklenen bir davranış biçimi olmadığı ve sonucu itibariyle dürüstlük kuralının ihlal edilmiş olduğu, kötü niyetin kabulü halinde ise ülkesellik ilkesinin gözetilemeyeceği, bu markaların tesadüfi olarak benzer olduklarını ileri sürmenin dahi hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü gerektiği-
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanmasının TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmayacağı-
Kooperatiften çıkarılan ortağın hak ve borçlarının, 1163 s. Kooperatifler Kanunu’nun 16/son maddesi gereğince ihraç kararının kesinleşmesine kadar devam edeceği, aidat yükümlülüğü bulunan bir kooperatifte ortağın uzun süre uğramaması, aidat borcunun bulunup bulunmadığını takip etmemesi halinde üyeliğinin sona erdiğini ortağın zımnen kabul ettiği, diğer anlatımla üyelik haklarından zımnen vazgeçtiği, eylemli olarak ortaklıktan çıkma iradesini yansıttığı ve böyle bir davacının açtığı davanın TMK'nın 2. maddesinde öngörülen iyiniyet kuralına aykırı düştüğünün ilke olarak kabul edilmesi gerekeceği-
Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesi hakkın kötüye kullanılması olup, bu durumun hukuk düzeni tarafından korunmaması gerekeceği-
Vekil ile sözleşme yapan kişinin iyi niyetli olması halinde yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşmenin geçerli olduğu ve vekil edeni bağlayacağı-
