Davalılaırn anlaşmalı olarak boşanmakla birlikte evlilik birliğinin halen devam ettiği, davalı borçlunun birtakım gerekçelerle dava konusu taşınmazları tapuda satış gibi göstermek suretiyle tapu harç ve masrafları da kendisi tarafından karşılanmak suretiyle diğer davalıya devrettiği, devir tarihleri itibariyle takip konusu borçların doğmuş olduğu, devir bedelleri ile gerçek bedeller arasında fahiş oranda nispetsizlik bulunduğu, davalı üçüncü kişi eşin, diğer davacının borçlarından haberdar olabilecek durumda olduğu anlaşıldığından, TBK. mad. 19 uyarınca açılan tasarrufun iptali istemine ilişkin davanın kabulünün isabteli olduğu- TBK. mad. 19 uyarınca açılan davalarda İİK. mad. 283'ün kıyasen uygulanması gerektiği- Davacı, yargılama sırasında, alacağın bir kısmı temlik edilmiş olduğundan, mahkemenin sadece tek alacaklı varmış gibi hüküm kurmasının hatalı olduğu, infazda kuşku yaratacak bu hususun temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın düzeltilmesi gerektiği-  Karar başlığında sadece temlik alana yer verilmesinin de hatalı olduğu-
Davalı takip borçlusu şirket tasfiye halinde olduğundan taşınmazı alan davalının bunu bilerek aldığı, İİK 280/3 maddede ki karinenin aksi davalılar tarafından yasada belirtildiği şekilde çürütülemediğinden bahisle davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Davalı borçlu ile davalı 3.kişinin babası, dedesi ve amcasının altı yıllık site komşusu olduğu, bu durumunun İİK’nun 280/1 madde kapsamında değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Davalıların C.beyli gibi küçük bir ilçede faaliyette bulundukları, firmaların birbirini tanıyor olduğu, davalı şirketin, diğer davalı borçlu şirketin dava konusu taşınmaz ve dava dışı taşınmazları satın alırken yapacağı araştırmayla davalı borçlu şirketin ekonomik olarak zorda olduğunu öğrenebileceğinden, bahisle davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Davalı borçlunun maaşında birinci sırada alacaklı gözüken davalı üçüncü kişinin takibe koyduğu bononun muvazaalı olması ve davalı borçlunun maaşı üzerinde davacı alacaklının haczi haricinde başkaca hacizlerin de bulunması halinde, davacı alacaklıya icra dosyasındaki alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere haciz ve satış isteme yetkisi verilmesi gerektiği-
Davalı-üçüncü kişinin borçlu hakkında yaptığı icra takibinde, ödeme emrinin bizzat dairede teslim alınıp "itiraz süresinden feragat edildiği" ve maaş kesintisi için kuruma maaş haczi gönderildiği, başka hiçbir işlem yapılmadığı, anlaşıldığından, alacaklının açtığı tasarrufun iptali davasının kabulü ile davalılar arasındaki icra takibinin muvazaalı olduğu anlaşıldığından, "davacı bankanın icra takibinin maaş haczinde ilk sıraya alınmasına, davalı üçüncü kişinin açtığı icra dosyasında kesilen ve ihtiyati haciz nedeniyle ödenmeyen paraların davacı bankanın icra takip dosyasına aktarılmasına" karar verilmesinin isabetli olduğu-
İİK'nun 283/II. maddesine göre; iptal davası, 3. şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde 3. şahsın nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerektiği, bu ihtimalde dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde; dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahsın tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri ve bu halde; 4. kişi yönünden bedel farkı yeterli olmayıp kötü niyetinin somut delillerle ispatlanması gerektiği- Davalı borçlu tarafından borcun doğumundan sonra dava konusu taşınmazlar; davalı 3. kişiye, onun tarafından da, davalı 4. kişiye devredilmiş olup, davalı 4. kişi yönünden ivazlar arasındaki fahiş fark yeterli olmayıp kötü niyetinin de ispatlanmış olması gerektiği- Davalının emekli olup ticaret ile uğraşmamasına rağmen, üzerinde iş yeri bulunan 2 adet taşınmazı devralmış olmasının kötüniyetin göstergesi olamayacağı, bu sebep davanın davalı yönünden reddi gerektiği-
Dava konusu tasarruftan önce ve sonra davalılar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı dolayısıyla davalı 3. kişinin borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olup olmadığının, dava konusu tasarrufun İİK 280/1 kapsamında iptale tabi olup olmadığının mahkemece değerlendirilmesi gerekeceği-
Tanıkların beyanlarından; davacı., davalı borçlu ve davalı 3. kişinin birbirlerini tanıdıkları, davalı borçlunun zaman zaman davalı 3. kişiye ait dükkanda da oto alım satımı yaptığı anlaşıldığından, İİK’nun 280/1. maddesi gereğince davalı 3. kişinin, borçlunun mali durumunu bildiği veya bilmesi lazım gelen kişilerden olup olmadığı hususu araştırılarak ve tartışılarak sonucuna göre davalı 3. kişi yönünden karar verilmesi gerekeceği- Davalı üçüncü kişinin satın aldığı taşınmazda borçlunun oturması için tefrişatı ile kiraya verdiği davanın dayanağı icra dosyası içerisinde bulunan 2 yıllık kira sözleşmesi ile sabit olduğu, bu halde İİK’nun 280/1. maddesi gereğince davalının borçlunun mali durumunu bildiği veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğu-
Davalı üçüncü kişi ile borçlu borcun doğduğu tarihte ve taşınmazın satın alındığı tarihte bacanak olup, İİK'nun 280.maddesi gereğince davalı üçüncü kişi borçlunun içinde bulunduğu mali durumu bilen veya bilmesi gereken kişilerden olduğundan, anılan davalı yönünden davanın kabulü ile İİK'nun 283.maddesi gereğince davanın bedele dönüştüğünün kabulü ile bilirkişinin belirlediği, ................ tarihi itibari ile taşınmazın 1/2 hissesinin değerinin davalı üçüncü kişiden tahsiline karar verilmesi gerekeceği-