Hakimin, Türk Kanunlar ihtilafı kurallarını ve bu kurallara göre yetkili olan yabancı hukuku re'sen uygulayacağı, yetkili yabancı hukukun muhtevasının tespitinde tarafların yardımını isteyebileceği, Yabancı Hukukun olaya ilişkin hükümlerinin tüm araştırmalara rağmen tespit edilememesi halinde Türk Hukuku'nun uygulanması gerekeceği-
Davalının mahkemeye bildirdiği adrese tebligat çıkarılarak, taraf teşkili sağlandıktan sonra yargılamaya devamla hüküm kurulması gerektiği-
Borçlunun ipotek konulan takip ve ihale konusu taşınmazına ait adrese çıkartılan icra emrine dair tebligatın, borçlunun yurt dışında olması sebebi ile iade edildiği, borçlunun tapu müdürlüğünden adresinin sorulduğu, verilen cevapta da aynı adresin bildirildiği, bunun üzerine icra emri, kıymet takdiri ve satış ilanına dair tebligatların, Tebligat Kanunu'nda yapılan 19.01.2011 tarihli değişiklikten sonra aynı adreste Tebligat Kanunu'nun 35. maddesi uyarınca yapıldığının anlaşıldığı, takip dosyasında borçlu, gerçek şahıs olup, borçlunun adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresinin bulunmadığı, kaldı ki tapuda, ihale konusu taşınmazla ilgili ipoteğin tesciline dair resmi senette borçlunun adresinin “Pulse Medical Clinic 60 Agmash Enebeli Tbilisi” olarak görüldüğü, bu durumda borçlunun bilinen yurt dışı adresi bulunmasına rağmen, daha önce usulüne uygun bir tebligat yapılmadan doğrudan Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre yapılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu-
Şikayet konusu yapılan tebligatın TK.'nun 10/2. maddesi gözardı edilerek borçluya önceden hiçbir tebligat çıkarılmadan ve yasal şartları oluşmadan doğrudan TK.'nun 21/2 maddesine göre çıkartıldığı ve posta memurunca tebliğ evrakına " Tebligat Kanunu’nun 21/2 maddesi (mernis) gereğince mah. muhtarına tebliğ edilerek adres kapısına iki nolu haber kağıdı yapıştırılarak tebliğ edildi” şerhinin işlendiği, tebligatın bu hali ile usulsüz olduğu-
Borçlunun İİK.nun 134/8. maddesi kapsamında kendi menfaatinin muhtel olduğunu ispatlamak zorunda olduğu, ispatlayamaması halinde ihalenin feshini isteyemeyeceği-
Şikayetçi hissedarın tapu sicilinde yazılı adresine çıkarılan tebligatın bila tebliğ dönmesi üzerine, daha önce bu adreste adı geçene usulüne uygun bir tebligat yapılmadığından aynı adrese Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine yapılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu, yapılan ihalenin feshine karar verilmesi gerekeceği-
Davalı kiracının kira süresi sona ermeden kira sözleşmesini tek taraflı feshederek kiralananı tahliye etmesi durumunda, kural olarak kira süresinin sonuna kadar kira parasından sorumlu olduğundan ve davacı, kiralayanın bu yerin yeniden kiralanması konusunda gayret göstermesi, böylece zararın artmasının önlenmesi için kendisine düşen ödevi yapması gerektiğinden davacının zararının, tahliye tarihinden kiralananın aynı koşullarla yeniden kiraya verilebileceği tarihe kadar boş kaldığı süreye ilişkin kira parasından ibaret olduğu-
Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza mercine bildirmeye mecbur olduğu, bundan sonraki tebliğlerin bildirilen yeni adrese yapılacağı-Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılacağı ve asılma tarihinin tebliğ tarihi sayılacağı-Dava dilekçesi, "adres yetersiz olması ve muhatabın ismen tanınmaması" meşruhatıyla davalıya tebliğ edilememiş olduğu halde, hemen sonrasında Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre işlem yapılması, maddenin yukarıda belirtilen birinci ve ikinci fıkra hükmüne aykırı olduğu-
Dava tarihinde yürürlükte olan HUMK’nın 326. (şimdi, HMK 219.) gereğince, her iki tarafın kendi ellerindeki vesikaları (belgeleri) mahkemeye ibraz etmek zorunda olduğu- "Bilirkişinin rapor düzenleyebilmesi için gerek görmeleri halinde taraflara ait yasal defterleri ve diğer ilgili evrak ve belgeyi bulundukları yerde inceleyebilmeleri yönünden kendilerine HMK'nın 278. maddesi hükmünce yetki de verilmesine,” şeklindeki ara karar üzerine, davalının bu yönde istemi olmadığından ve dosyada bulunan belgelere göre düzenlenen bilirkişi raporu usulüne uygun ve denetime elverişli olduğundan, davalının ihtarlı tebligata rağmen defterlerini ibraz etmemiş olduğu da gözardı edilerek, "davalı defterlerinin yerinde incelenerek rapor alınması" gerektiği belirtilerek bozulmasının isabetsiz olduğu-
Tapu kaydının getirtilerek, intikalin hangi nedene dayandığı, kooperatif kayıtları uyarınca kur'anın hangi tarihte çekildiği, davacıya davaya konu taşınmazın kur'ada çıkıp çıkmadığı üzerinde de durulup, bilirkişiden ek rapor alınması, "taşınmaz üzerindeki hacizlerin tapunun devrine mani olmayacağı" da gözönünde bulundurularak, terditli taleplerden öncelikle tapu iptali ve tescil talebiyle ilgili şartların oluşup oluşmadığının açıklığa kavuşturulması gerekeceği- Protokolün kooperatif ile yüklenici firma arasında imzalanması ve davacının da kooperatif üyesi olması karşısında, davada kooperatife de husumet düşeceği-