Yargılamanın iadesi istenilen dosyanın davalısının(işbu dosya davacısı) tebligatın usulsüz olduğu iddiasıyla hükmü temyiz etmeden, doğrudan yargılamanın iadesi yoluna başvurduğu, davacı tarafça tebliğ durumu öğrenilir öğrenilmez bu husus belirtilip Tebligat Kanunu 32. maddesine göre öğrenme tarihi tebliğ tarihi kabul edilerek bu tarihten itibaren süresi içerisinde temyiz kanun yoluna başvurulması gerektiği halde, süresi içerisinde temyiz yoluna başvurulmadığından ancak sınırlı hallerde uygulanabilen ve olağanüstü kanun yolu olan yargılamanın iadesi yolu ile istenilen sonucun elde edilmesinin olanaklı olmadığı, o halde mahkemece yargılamanın iadesi talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca gerçek kişilere bu maddeye göre tebligat yapılabilmesi için ilgilinin adres kayıt sisteminde bir adresinin bulunmaması ve ayrıca önce usulüne uygun bir tebligatın da yapılmış olmasının zorunlu olduğu- Borçluya icra emri ve ilk kıymet takdir raporunun usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, borçluya çıkartılan son tebligatın iade gelmesinden sonra borçlunun adres kayıt sistemindeki adresini de sildirdiğinin tespit edildiği anlaşıldığından, 6099 s. K. ile yapılan değişiklik sonrası, TK'nun 35. maddesine göre tebliğ şartlarının oluştuğunun kabul edileceği-
İcra mahkemesinin, açıkça ileri sürülmedikçe, tebligat usulsüzlüğünü re'sen nazara alamayacağı- İcra dairesinin de tebligatın usulsüz olduğunu belgeleyen icra mahkemesi tarafından verilmiş bir karar getirilmediği sürece, kendiliğinden tebligatın usulsüz yapılmış olduğunu dikkate alamayacağı- İcra dairesince 2. ve 3. haciz ihbarnamesi tebligatların usulsüz yapıldığından bahisle alacaklının satış talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, ancak, taşınmaza haciz konulan tarihten sonra ilk olarak 1000,00 TL satış avansı yatırılarak satış talep edilen tarih, 2 yıllık süreden sonra olduğundan, yasal sürede satış istenmediğinden bu gerekçe ile alacaklının satış talebinin reddi gerektiği-
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2.maddesi uyarınca tebligat yapılabilmesi için öncelikle adresin muhatabın adrese dayalı kayıt sistemindeki adresi olmasının gerekeceği, adrese dayalı kayıt sistemi ise gerçek kişiler için olup, tüzel kişilerin bu sisteme dahil olmadığı, bu nedenle tüzel kişilere anılan madde uyarınca tebligat yapılamayacağı, tüzel kişiler yönünden resmi kayıtlardaki adresleri esas alınacağı ve bu adrese çıkarılan tebligatın bila tebliğ dönmesi üzerine aynı adrese 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35/4.maddesine göre tebligat yapılacağı, bu durumda borçlu şirkete 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2.maddesine göre yapılan satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olduğu-
7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince; tebliğin, usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılacağı, muhatabın beyan ettiği tarihin, tebliğ tarihi olarak kabul edileceği, o halde, mahkemece, usulsüz tebligat şikayetinin kabul edilerek, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca borçlunun tebliğe muttali olduğunu beyan ettiği tarihe göre, tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Davalının bildirilen adresinin kapalı olduğu, bina görevlisinin de muhatabı tanımadığını beyan etmesi üzerine dava dilekçesini içeren tebligatın iade edildiği, ilgili emniyet müdürlüğünce yapılan araştırmada, davalının bildirilen tebligat adresinde ikamet etmediği ve muhtarlık kayıtlarında kaydının bulunmadığı tespit edildiğinden usulüne uygun araştırma yapılıp tebligat adresinin bulunarak davalıya Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine uygun olarak tebligat yapılıp savunma hakkı tanınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Şikayetçi borçlu şirketin ticaret sicil adresine Teb. K. mad. 35 gereğince tebligat yapılabilmesi için, aynı adrese gönderilen, ancak tebliğ edilemeden iade edilen bir tebliğ evrakının bulunması zorunlu olup, borçlunun ticaret sicilinde kayıtlı adresine doğrudan tebligat yapılmış olmasının isabetsiz olduğu, o halde; mahkemece, borçlunun tebligat usulsüzlüğü şikayetinin kabulü ile tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği-
Vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılmasının zorunlu olduğu- Davalının adreste olup olmadığı tebliğ evrakına şerh düşülmeksizin yapılan tebligatın Teb. K.'nun 17. maddesine aykırı olduğu- Davalı şirket yetkililerinin adreste olup olmadığı tebliğ evrakına şerh düşülmeksizin işçilerine yapılan tebligatın, Teb. K.'nun 12-13. maddelerine aykırı olduğu- Davalıya gönderilen temyiz dilekçesinin bila tebliğ dönmesi üzerine, aynı adrese, Teb. K. mad. 35'e göre tebligat yapılmışsa da, davalının mernis adresinin olup olmadığı hususunun araştırıldığına dair dosyada herhangi bir kayıt olmadığı anlaşılığından, bu hususub araştırılarak şayet varsa, temyiz dilekçesinin çıkarılacak tebligata Teb. K.'nun 21/2. maddesine göre yapılması gerektiği yönünde bir şerh yazılarak tebliğ edilmesinin sağlanması gerektiği-
Borçlu şirketin ticaret sicilindeki adresine, Tebligat Kanunu'nun 21/1.maddesine göre ödeme emrinin tebliğ edildiği, ancak haber bırakılan komşunun ad ve soyadının okunaklı yazılmadığı, bu hali ile tebligatın, denetime elverişli olmadığından usulsüz olduğu- Şikayete konu tebliğ evrakında, evrakın teslim edildiği muhtarın imzasının da bulunmadığı görüldüğünden, tebliğ işleminin usulüne uygun olmadığı-
Davacının, dava dilekçesinde davalının adresini bildirme yükümlülüğünü yerine getirdiği ve bu yönden dava dilekçesinde bir eksikliğin bulunmadığı- Dava dilekçesinin zorunlu unsurları arasında davalının T.C. kimlik numarası yer almadığı, davacının, dava dilekçesine, davalının T.C. kimlik numarasını yazma veya sonradan mahkemeye bildirme yükümlülüğü bulunmadığı gibi, bu hususun eksiklik sayılarak davacı tarafa tamamlanması için süre verilmesinin de yerinde olmayacağı- Mahkemece davalının açık adresi araştırılarak tespit edilmesi, gerekli araştırma yapılmasına rağmen adresinin tespit edilememesi halinde ise, Tebligat Kanunu'nun 21., 28. ve 35. maddeleri dikkate alınarak taraf teşkilinin sağlanması gerektiği- Davacıya, "davalının T.C. Kimlik numarası ve adres bilgilerini bildirmek üzere kesin süre verildiği halde bildirmediği" gerekçesi ile "HMK. mad. 119/b ve 2 gereği davanın açılmamış sayılmasına" karar verilemeyeceği-