3. kişi vekilinin temyiz dilekçesinde "gerekçeli kararın usulsüz tebliğ edildiğine" yönelik bir iddiası olmadığından, bu iddianın, mahkemenin kararının temyizine ilişkin süre geçtikten sonra, ek kararın temyizi dilekçesinde öne sürülmesinin hukuki sonuç doğurmayacağı-
Verilen kararın mahiyeti itibariyle görevsizlik kararı olduğu kabul edildiğine göre, mahkemece, HMK'nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan davanın usulden reddine, karar kesinleştiğinde talep halinde dosyanın görevli asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine, HMK'nın 331/2. maddesi uyarınca davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece dikkate alınmasına karar verilmesi gerektiği-
Ölü kişiye karşı açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği- 7201 s. Kanun'un 35. maddesine göre tebligat yapılabilmesi için, davalıya daha önceden aynı adrese usulüne uygun şekilde bir tebligat yapılmasının şart olduğu-
Tebligat, bir davaya ilişkin işlemleri o davayla ilgili kişilere bildirmek için, mahkemelerce Kanuna uygun biçimde yapılan bir belgelendirme işlemi olduğundan, kanun ve Yönetmelik hükümlerinin en küçük ayrıntılarına kadar uygulanmasının zorunlu olduğu- Tebligat Kanunu ile yönetmeliğinde öngörülen şekilde işlem yapılmış olmadıkça tebliğ memuru tarafından yapılan yazılı beyanın onun mücerret sözünden ibaret kalacağı; belgelendirilmiş sayılamayacağı; nitekim, Kanunun ve yönetmeliğin belirlediği şekilde yapılmamış ve belgelendirilmemiş olan tebligatların geçerli olmayacağı-
Şirketin fesih ve tasfiyesine ve tasfiye memuru atanmasına karar verilmesinden sonra, borçlu şirketin, tasfiye memurları tarafından temsil edilmesi gerektiğinden, tasfiye memuru yerine kayyım tarafından borçlu şirket temsilcisi sıfatı ile şikayette bulunulmasının yasal düzenlemelere aykırı olduğu- Borçlu şirket adına ve şirket adresine tebliğ edilip usulsüzlüğü öne sürülen ödeme emri tebliğ tarihinden önce mahkeme dosyası üzerinden borçlu şirketi temsilen kayyım tayin edilip edilmediği, şirketin kayyımla temsil edilip edilmediği araştırılması ve araştırma sonucunda, tebligat tarihinde, borçlu şirketin kayyımla temsil edildiğinin belirlenmesi halinde, kayyım tayin edilen tarihten sonrası için borçlu şirkete ilişkin tebligatların, şirket kayyımına yapılması gerekeceğinden, bizatihi şirket adına ve adresine tebligat yapılmasının yok hükmünde olacağı-
Mahkemece, iddia ve dosya kapsamına göre; davalı aleyhine başlatılan iflas yoluyla takibin kesinleşmesine rağmen davalının borcunu ödemediği ve mahkemece çıkartılan depo emrini de yerine getirmediğinden, iflas şartlarının oluştuğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verildiği-
Borçlu şirketin, kıymet takdiri ile satış ilanı tebliğ işleminin yapıldığı tarih itibariyle, ticaret sicilinde kayıtlı yeni ilan edildiği halde, bu adresi yerine borçlu şirketin eski adresinde yapılan kıymet takdiri ile satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olduğu- İİK'nun 127. maddesi gereğince, satış ilanının borçluya tebliği zorunlu olup, borçluya satış ilanının tebliğ edilmemesi veya usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-
Borçluya "kıymet takdiri raporu" ile "satış ilanı"nın tebligat kanununa aykırı olarak tebliğ edilmiş olması halinde borçlunun ihalenin feshi davasında taşınmazın kıymetinin düşük takdir edilmiş olduğunu ihalenin feshi sebebi olarak ileri sürebileceği, bu durumda mahkemece konusunda uzman bilirkişiler marifetiyle keşif yapılarak taşınmazın tespit edilecek değerinin ihalede esas alınan muhammen bedelin üzerinde olması halinde ihalenin feshine karar verilmesi, muhammen bedelin altında olması halinde ise -" zarar unsuru" oluşmuş olmayacağından- ihalenin feshi isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35/4. maddesi uyarınca daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adreslerinin esas alınacağı ve bu madde hükümlerinin uygulanacağı, bu durumda anılan maddeye göre tebligat yapılabilmesi için, tebligat yapılan adresin, tebliğ tarihi itibariyle muhatabın ticaret sicilinde kayıtlı adresi olmasının zorunlu olduğu-
Ödeme emrinin tebliğine ilişkin tebligat, Tebligat Kaununun 21 ve Tüzüğün 28.maddesine uygun şekilde tebliğ edilmediğinden usulsüz olup bu adrese TK. mad.35 'e göre yapılan teblilgatta geçersiz olduğundan davada taraf teşkilinin sağlandığından söz edilemeyeceği-