Bütünleyici parça niteliğinde olmayıp her zaman için ana taşınmazdan sökülüp götürülebilen ve taşınmazdan ayrılması mümkün olan eşyalar teferruat niteliğinde olup, bu nitelikteki eşyalar yönünden muhdesat aidiyeti davası açılamayacağı- Eda davası açma hakkının bulunduğu hallerde bu davaya öncü olacak bir tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunduğundan söz edilemeyeceği- Dava konusu edilmeyen bir hususun ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal olanağın bulunmadığı-
Murisin imzaladığı bonodan dolayı borçlu olmadığının tespiti istemi-
Her ne kadar İtiraz Hakem Heyetince eda davası olarak nitelendirilse de davacı vekilinin başvuru dilekçesinde rayiç bedelin bildirilmesi talep edilmiş olup, bu davanın tespit davası niteliğinde açıldığının anlaşıldığı, Yargıtay'ın kararlılık kazanmış uygulamalarına göre, davacının açabileceği eda davasında tespit edilecek hususlar için ayrı bir tespit davası açmasında hukuki yararın olmadığı, buna göre davacının tespite konu isteminin hukuki yarar yokluğundan usulden reddi gerekeceği-
Belirsiz alacak davasının "dava şartı" yokluğundan reddedilmesi nedeniyle açılan davada mahkemeye erişim hakkının ihlal edilmesi-
Dosya arasında bulunan tapu kayıtlarına göre, dava konusu taşınmaz üzerinde yer alan bağımsız bölümlerin her biri, (ayrı ayrı) davalılardan .... oğlu ........ adına ve tarafların miras bırakanı müteveffa ............ adına müştereken kayıtlı iken, miras bırakana ait payın .............. tarihinde davacı dahil taraflar adına iştirak halinde intikal gördüğünün, taşınmaz üzerinde kat mülkiyetinin .............. tarihinde tesis edildiğinin ve davacının da (kat irtifakı kurulmuş) binadaki bağımsız bölümlerin aidiyetinin tespitini istediğinin anlaşıldığı, Devletçe tutulan tapu sicilindeki bu belirleme karşısında, kat mülkiyetine geçmekle arz ile muhdesat arasında bağlantı kalkacağından, var ise tapu iptal ve tescil davası yolu ile sorunun çözümü gerekeceği, bu şekli ile davacının tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı-
Davacı işçinin, HM. mad. 106 kapsamında davalı işveren tarafından yapılan görevlendirmenin "esaslı değişiklik" olduğunun tespitine ilişkin dava açmasında hukuken korunmaya değer güncel bir yararının bulunduğu- "İş Kanunu’nun 22. maddesinde çalışma koşullarında değişiklik hâlinde başvurulacak hukukî yolların açıklandığı, maddede belirtilen şekilde açılacak eda davalarında iş sözleşmesinde yapılan değişikliğin esaslı değişiklik olup olmadığı hususunun öncelikle tespit edileceği, bu nedenle davacının beklediği hukukî korumayı ancak eda davası açarak sağlayabileceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Davacının dava dilekçesinde tespit talebinde bulunduğu, eda talebinin olmadığı, davacının "taşınmazla ilgili bir işlem yapması gerektiğinde ilgili idarelerce engel çıkarıldığına" yönelik iddiası da dikkate alındığında davacının işlem yapması gerektiğinde ilgili idarelere başvuru yaparak, yasal süreleri beklemesi, sonucuna göre eda davası açması gerektiğine, dosya kapsamı itibariyle davacının tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğuna dair bilgi ve belge olmadığı anlaşıldığına göre, davanın davacının tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından reddine karar verilmesi gerekeceği-
Kooperatif üyeliğinin devir ile sona erdiği iddiasına dayalı menfi tespit davası davacının hukuki yararı olmadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğundan reddedilmişse de sunulan belge konusunda davalının isticvabı yoluna gidilip, gerektiğinde imza incelemesi yaptırılarak bu belgenin davaya etkisi, delil olarak sunulan adi yazılı taahhütnamenin içeriği diğer tüm delillerle birlikte tartışılıp değerlendirildikten sonra karar verilmesi gerektiği-
Dosya içerisinde mevcut DSİ tarafından gönderilen yazı cevabında dava konusu ...... no'lu parselin HES rezervuar alanı çalışmalarından kısmen etkilendiği bildirilmesine rağmen, kamulaştırma haritası getirtilip uygulanmadığının, muhdesatların bulunduğu taşınmazın kamulaştırma sahası içinde kalıp kalmadığının belirlenmediğinin görüldüğü, o halde mahkemece, kamulaştırmaya ilişkin evraklar ve kroki de eklenerek, dava konusu muhdesatların yer aldığı taşınmazların kamulaştırmaya konu olup olmadığının belirlenmesi, fen bilirkişi tarafından düzenlenen bilirkişi raporu ve krokisindeki muhdesatlar, kamulaştırma krokisi ile çakıştırılarak, muhdesatların bulunduğu bölümün kamulaştırılıp kamulaştrılmadığının tespit edilmesi ve bu hususları gösterir teknik bilirkişiye uygulama ve denetime elverişli basit kroki düzenlettirilmesi, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek elde edilecek sonuca göre dava konusu taşınmazlar üzerinde bulunan muhdesatlar ile ilgili infazda kuşku oluşturmayacak şekilde karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, bozma sonrası hükme esas alınan .............. tarihli fen bilirkişi raporu uyarınca, D ve G harfli yerlerde kalan muhdesatların davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmiş ise de, bu görüşe katılma olanağının bulunmadığı, zira, bozma sonrası hükme esas alınan fen bilirkişi raporu ve eki kroki incelendiğinde, D ve G harfli yerlerin DSİ’nin irtifak hakkı ve kamulaştırma alanında kalmadığının tespit edildiği, bu durumda, bu bölümler kamulaştırma/irtifak alanında kalmadığından, bu bölümler yönünden muhdesatın tespiti talebinin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekeceği- Mahkemece yapılacak işin, hükme esas alınan fen bilirkişi raporu ve ekinde gösterilen ve DSİ’nin irtifak/kamulaştırma alanında kaldığı belirtilen, E, H ve İ harfleri ile harman yeri niteliğindeki taşınmazda yer alan muhdesatlarda, dava tarihinden önce ya da sonra dikildiğinin tespiti açısından H harfi ile gösterilen yerde kalan ağaçların yaşları da, tereddüde mahal bırakılmayacak şekilde tespit edilerek, özellikle mülkiyet hakkının ihlali bakımından inceleme, araştırma ve değerlendirme yapılarak, davalı mülkiyet sahibi Hazine'nin, davacının bu haksız kullanımına karşı suskunluk ve eylemsizliği var ise bunun davacıları meşru bir beklenti içerisine sokup sokmadığı konusunda, Mahkeme görüşünün ortaya konulması, ağaçların yaşlarına göre dava tarihinden sonra dikilenlerin tespit edilmesi, ondan sonra toplanan ve/veya toplanacak tüm delillerin sonucuna göre bir hüküm verilmesi olması gerekeceği- Aleyhine muhdesatın tespiti davası açılan DSİ Genel Müdürlüğü davanın açılmasına sebep olacak bir eylemde de bulunmadığından, mahkemece davalı olarak gösterilen DSİ Genel Müdürlüğüne karşı açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekeceği-