Eser sözleşmesinin ifası sırasında meydana gelen iş kazası nedeniyle vefat eden kişinin mirasçılarının maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkin davada eser sözleşmesi ilkeleri gözetilmeden sadece işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatı ilkeleri doğrultusunda, olaya etkili kusur durumu ve oranları dikkate alınarak, hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle cezai şart ve kâr mahrumiyeti alacaklarının davalı kefilden tahsili istemine ilişkin uyuşmazlıkta, gerçek kişilerce kişisel güvence verilmesine ilişkin başka ad altında diğer sözleşmelere de kefaletin şekline, ehliyete, eşin rızasına ilişkin hükümlerin aynen uygulanması gerektiği, sözleşmede her ne kadar davalının imzası mevcut ise de şekil şartının mevcut olmadığı, bu durumda davalının sözleşmenin kefili ya da garanti vereni durumunda olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Dava dilekçesinde talep edilen alacak miktarı bakımından dava tarihinden, ıslah dilekçesinde talep edilen alacak miktarı bakımından da arabuluculuk son tutanak tarihinden itibaren faizin işletilmesi gerektiği-
Taraflar arasında imzalanan sözleşmede, yüklenici tarafından binanın “iskânı alınmış şekilde bitirileceği”nin kararlaştırıldığı, iskân alınmamışsa yüklenicinin edimini ifa ettiğini kabul etmenin mümkün olmayacağı, iki tarafa borç yükleyen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde, inşaat belirli bir aşamaya gelmiş ise ifanın tamamlanmasını beklemek ve gerekiyorsa dava açılması halinde de bu konuda fırsat tanıyarak ifaya olanak tanımak hakkaniyete uygun ise de, iş sahibi için de bu beklemenin bir tahammül sınırının bulunduğu- 3194 sayılı İmar Kanunu’na eklenen geçici 16. maddenin 5. fıkrası hükmüne göre, yapı kayıt belgesi aldıktan sonra malikler, tam muvafakat ile tapuya müracaat ederek ve yapı kayıt belgesi için ödenen bedel kadar ilave ödeme yaparak, cins değişikliği ve kat mülkiyeti tesis edebileceği, bölge adliye mahkemesince kat mülkiyetine geçilmiş olmasının yapı kullanma izin belgesinin alınmış olduğunu gösterdiğine ilişkin gerekçe ile istinaf başvurusunun reddinin hatalı olduğu- Mahkemece dava reddedilmiş ise de; dava konusu binanın yasal hale getirilip getirilemeyeceği açıklığa kavuşturulmadığı, bu husus değerlendirildikten sonra karar verilmesi gerektiği- Muhalefet şerhinde “Yapı kayıt belgesinin TMK.’nin 683. maddesinin bir malike tanıdığı tüm hakları sağladığı için, bu hakları “yok hükmünde” saymanın; öncelikle 3194 sayılı Kanun’un geçici 16. maddesine aykırı olacağı, kullanılan ve kullanılmaya devam edilecek ve anılan kanunun ekonomik değer atfettiği yapının “ekonomik değerinin olmadığı” kabul edilerek sözleşmenin feshedilmek suretiyle yapının arsa sahiplerine terk edilmesi ve yükleniciye yaptığı işin karşılığının verilmemesi hakkaniyete uygun düşmeyeceği, yüklenicinin iskân ruhsatı yerine aldığı yapı kayıt belgesi dikkate alınarak; yapının, iskan ruhsatına sahip olması ile yapı kayıt belgesine sahip olması arasında piyasada bir değer düşüklüğü varsa bu değer bilirkişiye tespit ettirilerek ve depo ettirilmek suretiyle sözleşme gereğince yükleniciye bırakılması gereken bağımsız bölümlerin tespit edilerek bir karar verilmesi gerektiği” görüşünün sunulduğu-
Yargılama sırasında takibe giren ve davada talep edilmeyen bakiye alacağa ilişkin olarak 02/01/2017 tarihinde ıslah harcı yatırmak suretiyle harç ikmalinde bulunmuşsa da, işbu harç ikmalinin 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra yapıldığı anlaşıldığı; hak düşürücü süre, itiraz niteliğinde olup hakim tarafından re'sen dikkate alınması gerektiği gibi davalı yanca da bu itirazın istinaf ve temyiz sebebi olarak ileri sürüldüğü görüldüğünden, mahkemece ıslah harcı ile artırılan kısım dikkate alınmadan dava dilekçesi ile 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde talep edilip de harçlandırılan dava değeri olan 15.000,00 TL üzerinden davanın kabulüne ve kabul edilen 15.000,00 TL'lik dava değeri üzerinden davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği-
Davalı vekilinin istinaf dilekçesinin "işin eksiksiz teslim edildiği"ne ilişkin olmasının, bölge adliye mahkemesince "sözleşmeden doğan edimin ayıplı ifa edildiği ve hükmedilen cezai şart alacağı"na ilişkin olarak açık istinaf bulunmadığından bahisle esastan reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı- Yüklenicinin istinaf dilekçesinde işin tamamını eksiksiz bir şekilde teslim ettiğini ifade etmiş olduğundan cezai şartı da istinaf ettiğinin kabulü gerekeceği-
Sıra cetvelinin iptali istemine ilişkin davada öncelikle şikayetçinin geçerli bir takibi ve haczi dava şartı olduğundan bu hususun karar kesinleşinceye kadar dikkate alınması gerektiği-
Uyuşmazlığın, TBK.'nin 19. maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkin olduğu-
İlk Derece Mahkemesince kararın alacaklı ve borçlu vekilinin yüzüne karşı 21.04.2022 tarihinde tefhim edildiği, taraflarca istinaf dilekçesinin yasal 10 günlük süreden sonra 09.05.2022 tarihinde sunulduğu, buna göre istinaf isteminin süresinde olmadığı-
Uygulama kadastrosuna itiraz davasında, 131 ada 1 parsel sayılı taşınmaz hakkında açıldığı ve yargılama da bu parsele ilişkin olarak yürütüldüğü halde, hüküm yerinde çekişmeli 131 ada 1 parsel sayılı taşınmaz yerine "113 ada 1 parsel" yazılması isabetsiz ise de, açık maddi hata niteliğindeki, bu yanılgının düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği-