Sicil düzenleme işi idari işlem niteliğinde olduğundan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası'nın 2/1-b maddesi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davalarına idari yargı yerinde bakılacağı-
Delillerin toplanmasına yönelik ara kararının yerine getirilmesinden sonra görevsizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmiş olup; bu durumda karar gününde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 7/1. maddesi uyarınca davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Davalıya ait kangal cinsi köpeğin, davacıların misafirlik için geldikleri binanın girişindeki pencere demirine zincirle bağlandığı, uyarıcı önlemlerin alınmadığı, davacıların 9 yaşındaki müşterek çocuğunun, demir çubukla köpekle oynamak istemesi üzerine köpeğin saldırısına uğrayarak yüzünde sabit eser oluşacak biçimde yaralandığı anlaşıldığından manevi tazminat istemi koşulları oluşan davacı baba ve anne yararına uygun bir manevi tazminat takdir edilmesinin gerekeceği-
Davacı ile davalılar arasında işçi-işveren ilişkisi bulunduğu, dava konusu olayın davacının iş sözleşmesi gereğince çalıştığı dönemde gerçekleştiğinden; 5521 sayılı İş Mahkemeleri Yasası gereğince davaya bakmaya iş mahkemesinin görevli olduğu-
Dava konusunun para olmasına ve davacının maddi ve manevi tazminat isteminin tümü reddedildiğine göre reddedilen maddi tazminat nedeniyle nispi, reddedilen manevi tazminat nedeniyle de maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerekeceği-
Davalı sendika ve sendika disiplin kurulu üyeleri olan davalıların eylemlerinin, Sendikalar Yasası ve sendikalarla ilgili yasal düzenlemeler kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine göre eldeki davadaki uyuşmazlığın görüm ve çözüm yerinin iş mahkemesi olduğu-
Yıllarını bilime adamış, iki kez aynı bölümde Bölüm Başkanı olarak seçilmiş bir kimsenin, asılsız isnatlar nedeniyle görevden alınmasına kadar uzanan bir ortama sokulmasının, bu işlem daha sonra mahkemece iptal edilmiş olsa bile, onun kişilik haklarını zedeleyecek bir olgu olarak kabul edilmesi gerekeceği, davalıların şikayetlerinin haksız olduğu, hak arama özgürlüğü içinde değerlendirilemeyeceği, bu özgürlüğün sınırlarının aşıldığı, bu haksız şikayet nedeniyle davacının kişilik haklarının zedelendiği ve hukuken korunmaya değer bulunan bu hakların üstün tutulması gerektiği; dolayısıyla da, şikayet hakkını kötüye kullanan davalıların davacının zararını tazmin yükümlülüğünde olduğu-
Basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Ö.lükler bölümü ile Türk Medeni Kanununun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmamasının da yasal ve hukuki bir zorunluluk olduğu, basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına almasının düşünülemeyeceği, bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerekeceği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğunun kabul edileceği, bunun için temel ölçütün kamu yararı olacağı-