Basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Ö.lükler bölümü ile Türk Medeni Kanununun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmamasının da yasal ve hukuki bir zorunluluk olduğu, basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına almasının düşünülemeyeceği, bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerekeceği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğunun kabul edileceği, bunun için temel ölçütün kamu yararı olacağı-
Gerek yazılı ve gerekse görsel basının işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmesi, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de koruması gerekeceği, yine basının, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapması gerekeceği, o anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basının sorumlu tutulmaması gerekeceği-
Takdir edilecek manevi tazminat miktarının, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olması gerekeceği-
Dava konusunun para olmasına ve davacının maddi ve manevi tazminat isteminin tümü reddedildiğine göre reddedilen maddi tazminat nedeniyle nispi, reddedilen manevi tazminat nedeniyle de maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerekeceği-
Dosyada bulunan gazete haberleri incelendiğinde, davalının davacının da içinde bulunduğu bir kısım bilim adamlarını yabancı bazı bilimsel makalelerden alıntı yapmak, yayın çoğaltmak amacıyla birbirlerinin çalışmalarına isim koymak ve eski yayınları isim değiştirerek yayınlamakla suçladığının görülmesi üzerine yapılan araştırmada davalının davacı hakkındaki iddialarının tamamen gerçek dışı olmayıp kısmen doğru olduğu anlaşıldığından davanın tümden reddi gerekirken kısmen kabul edilmiş olmasının bozma nedeni olduğu-
Ret sebebi ayrı olan davalılar yönünden her ret sebebi için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmolunması gerekeceği-
Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişinin salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamayacağı, bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olmasının da zorunlu olmayacağı, şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığının yeterli olacağı, bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğunun kabul edilmesi gerekeceği, aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılması gerekeceği-
İş ve gücünden kalacak biçimde yaralanmamış olan davacının, trafik kazasını ve kazanın yarattığı şoku yaşadığı, ölüm tehlikesi ile karşılaştığı gözetilerek, sosyal ve duygusal kişilik değerlerinin saldırıya uğradığının kabulünün gerekeceği-
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 3/2 maddesi uyarınca; müteselsilen sorumlu olanlar aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunacağı-