Yayın yoluyla kişilik haklarına saldırı olup olmadığının, bilirkişinin görüşüne başvurulmadan, hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenebileceği–
Kişilik haklarının saldırıya uğraması durumunda zarar görenin, davayı, kendisinin veya davalının oturduğu yer mahkemesinde veya haksız eylemin meydana geldiği yer mahkemesinde açabileceği–
Davacı yararına hükmedilen manevi tazminatın yanında, ayrıca kararın yayınına da takdir edilirken, hukuka aykırılığı saptanmış olan haberin verilişinden itibaren ne kadar zaman geçtiğinin ve BK’nun 49/2. maddesindeki ölçülerin esas alınması gerekeceği–
Kişilik hakları saldırıya uğrayan davacının, «saldırı tehlikesinin önlenmesini», «süren saldırıya son verilmesini», «saldırının hukuka aykırılığının tespitini» isteyebileceği, bunlarla birlikte «düzeltmenin» veya «kararın üçüncü kişilere bildirilmesinin» ya da «yayımlanmasının» da istenebileceği–
Fotoğrafı, kamuoyunda kendisini küçük düşürücü şekilde yayımlanan kimsenin, hak ve adalete uygun düşen bir manevi tazminata hak kazanacağı ve bunun yanında hükmedilecek manevi tazminatın zararını hafifletmekte yetersiz kalacağı durumlarda, ayrıca mahkeme kararının yayımlanmasını da talep edebileceği–
Türkiye’nin her yerinde yayımlanan bir gazetedeki yazıda, kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu iddia eden davacı, manevi tazminat davasını, tarafların oturdukları yer mahkemeleri dışında başka bir yerde de açabilir mi?–
Yayın yoluyla kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunun saptanması halinde, manevi tazminata hükmedilmekle amaca ulaşılmışsa ve yayının üzerinden uzun bir süre geçmişse, mahkemece ayrıca «hüküm özetinin yayınlanmasına» karar verilemeyeceği–
Dava dilekçesinde -iddia-savunma sınırlarının aşılarak- kişilik haklarına saldırıda bulunulmasının, haksız eylemin «davanın açıldığı» yerde gerçekleştiğinin kabulünü gerektireceği–
Asliye Ceza Mahkemesince davalıların "basın yoluyla hakaret etmek suçundan" mahkumiyetlerine karar verilmiş ise de, bu mahkumiyetler ertelenmiş bulunduğundan, ortada kesinleşmiş bir mahkumiyet kararının varlığından söz edilemeyeceğinden Borçlar Kanunun 53. maddesi uyarınca hukuk hakiminin, Ceza Mahkemesi kararı ile bağlı olmayacağı-