Davalının davacıyı kısa zaman aralıklarıyla birden fazla kez şikayet etmesi, davacı hakkında savcılığa verdiği şikayet dilekçesi ve İl Milli Eğitim Müdürlüğüne verdiği şikayet dilekçeleri nedeniyle de yasal şikayet hakkı sınırlarının aşıldığı halde, bu yazı ve beyanlarla ilgili olarak ayrıca uygun bir miktarda manevi tazminata hükmedilmemiş olmasının hatalı olduğu- Şikayet hakkı davalı tarafından kötüye kullanıldığından, davacının kişilik hakları ile davalının şikayet hakkı arasındaki çatışan yararlar dengesi, davacı aleyhine bozulmuş olduğundan, davacı yararına uygun bir miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Gerek yazılı ve gerekse görsel basının görevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olması, kamu yararı bulunması, toplumsal ilginin varlığı, konunun güncelliğini gözetmesi, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi koruması gerektiği gibi unsurlara dikkat edeceği- Basının objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapması gerektiği-
Marka hakkına tecavüz- İmza İnkarı- Haksız rekabetin tespiti talebi-
Yayın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkin davada, dava konusu röportajda davalının söylediği sözler davacının müzik tarzı, giyimi, davranışları ve makyajını eleştiri mahiyetinde olup kişilik haklarına saldırı teşkil edecek nitelikte olmayıp; bu sözler davalının değer yargısını içerdiğinden Yerleşmiş Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi uygulamasına göre değer yargısının aksinin kanıtlanması olanaksız ya da zor olup kişilik haklarına saldırı niteliğinde kabul edilemeyeceği-
Taraflar arasındaki sözleşmeyle ilgili açılmış olan dava ve tespitlerin hak arama özgürlüğü kapsamında kaldığı, davacının ticari itibarının sarsılmış olduğu ispat edilemediğinden manevi tazminat isteminin reddi gerektiği-
Adli belgelere dayanan davaya konu haberin gerçek, güncel ve verilmesinde kamu yararı bulunduğu, basının okuyucunun dikkatini habere çekmek amacı ile çarpıcı başlık ve ifadeler kullanmasının bir gazetecilik tekniği olması karşısında; özle biçim arasındaki dengenin bozulduğundan da söz edilemeyeceği-
Manevi tazminat isteminin dayandırıldığı gazete nüshasında “İş adamlarında ‘yandaş iş adamı’ rahatsızlığı” başlığı altında yayımlanan haberin, iddiadan öteye geçmemesi ve gerçeklik unsuru taşımaması nedeniyle davacıyı yıpratmaya ve hedef göstermeye yönelik olduğu; davacı yararına uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Haksız haciz uygulaması nedeniyle aleyhine haciz uygulanan kişinin manevi tazminat isteminde bulunabileceği- Fiili haciz tarihinde bakiye borcu bulunduğu anlaşılan taraf aleyhine sırf "yetkisiz mahkemeden alınan" ihtiyati haciz kararı uyarınca fiili haciz uygulanmasının kişilik haklarına saldırı olarak kabul edilemeyeceği- 
Her ne kadar davacı yargılama sırasında ölmüş olsa da, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 25/4 üncü maddesi uyarınca manevî tazminat istemi, mirasbırakan tarafından sağlığında ileri sürülmüş olmasına göre bu yöndeki taleplerinin kanunen mirasçılarına intikal edeceği de gözetilerek, davacının ölmeden açtığı manevi tazminat talebi açısından olumlu olumsuz herhangi bir karar verilmemesinin HMK.nun 297/2 maddesine aykırı olduğu-
Bir dava için birden fazla yetkili mahkeme (genel ve özel) varsa davacının bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahip olduğu; davacının davayı bu mahkemelerden hiç birinde açmayıp yetkisiz bir mahkemede açması durumunda ise yetkili mahkemeyi seçme hakkının davalıya geçeceği-