-
«1998 ve 1999 Tasarısı»ndaki Gerekçe
«Madde 25- Yürürlükteki Kanunun 24/a maddesini karşılamaktadır.
Madde yürürlükteki Kanuna 3444 sayılı Kanunla konulmuş yeni bir hükümdür. Maddenin aslı İsviçre Medeni Kanununun 1985 tarihinde yürürlüğe giren yeni 28 a maddesidir.
Maddenin birinci fıkrası’nda zarar ve kusur koşullarını gerektirmeyen ‘sal-dırı tehlikesinin önlenmesi’, ‘saldırıya son verilmesi’ ve ‘tespit davaları’ düzenlenmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasında, birinci fıkrada yer alan davalarla birlikte dava-cıya, mahkemece verilen düzeltmenin (tekzibin) ya da kararın üçüncü kişilere bildirilmesi veya kararın yayımını isteme hakkı tanınmıştır.
Yürürlükteki maddenin üçüncü fıkrası ‘manevî tazminat talebi karşı tarafça kabul edilmedikçe devredilemez, ancak miras yoluyla intikal eder.’ şeklindedir. Madde bu şekliyle, manevî tazminat istemlerinin hak sahibi tarafından ileri sürülmemesine rağmen, ölümü hâlinde mirasçılarına intikal etmesini kabul etmiştir. Böyle bir çözüm tarzının manevî tazminat istemlerinin niteliğiyle bağ-daştırılması mümkün değildir. Zira manevî tazminat istemleri ileri sürülmediği sürece kişilik hakkına yönelik saldırıdan elde edilen kazancın istem hakkının başkasına intikal etmesi düşünülemez. Böyle bir istem ileri sürüldükten sonra, malvarlığı niteliği kazanabilir ve miras yoluyla intikal edebilir. Nitekim bu gerçeği gözönünde tutan İsviçre Medenî Kanunu da 93 üncü maddesinin ikinci fıkrasında ‘manevî tazminat isteminin ileri sürülmedikçe miras yoluyla intikal edemeyeceğini’ kabul etmektedir. Buna uygun olarak maddenin dördüncü fıkrası yeniden kaleme alınıp, değiştirilmiştir. Bu değişiklik sonucu olarak manevî tazminat istemlerinde iki nitelik önemle vurgulanmıştır:
a) Manevî tazminat istemlerinin bir başkasına devredilebilmesi için, bundan sorumlu olan kişi ya da kişilerin bu istemi kabul etmeleri gerekir.
b) Manevî tazminat istemlerinin miras yoluyla mirasçılara geçebilmesi için, kişilik hakları saldırıya uğrayan kişinin tazminat istemini ileri sürmüş olması gerekir. Maddeye göre ileri sürmenin mutlaka dava yoluyla gerçekleşmesi şart olmayıp saldırıya uğrayan kişinin bunu ortaya koyan ve kanıtlanabilen hür iradesi yeterli görülmüştür. Madde bu konuda, dava şartını öngören kaynak kanundan ayrılmıştır.»
-
«1984 Tasarısı»ndaki Gerekçe
‘Madde 25– Madde, yürürlükteki kanunun 24.maddesini karşılamaktadır. Yürürlükteki kanundan farklı olarak tasarıda:
Tecavüze son verilmesi ve tecavüz tehlikesinin önlenmesinin istenebileceği açıklığa kavuşturulmuştur.
Bir defalık yayında olduğu gibi, sona ermesine rağmen etkisi devam eden tecavüzün hukuka aykırılığının tesbitinin, gerekiyorsa kararın yayınlanmasının veya üçüncü kişilere bil-dirilmesinin talep edilebileceği hükmüne yer verilmiştir.
Maddî ve manevî tazminat davalarından başka, hukuka aykırı şekilde kişiliğe tecavüzle elde edilen yararların da vekaletsiz iş görme hükümleri uyarınca istenebileceği belirtilmiştir. Hüküm, özellikle haksız rekabette uygulanacaktır.
Manevî tazminat talebinin devri veya miras yolu ile geç-mesi konusunda, yürürlükteki kanunun, sadece nişanın bozulmasındaki manevî tazminat için düzenlediği kural, daha genel olarak bu maddeye konulmuştur’:
«2. Dava hakları
Madde 25– Kişiliği hukuka aykırı olarak tecavüze uğ-rayan veya bir tecavüz tehlikesi karşısında bulunan kimse, tecavüze son verilmesini veya tecavüz tehlikesinin önlenmesini talep edebileceği gibi, sona ermesine rağmen etkisi devam eden tecavüzün hukuka aykırılığının tesbitini ve gerekiyorsa kararın yayınlanmasını ya da üçüncü kişilere bildirilmesini talep edebilir.
Maddî ve manevî tazminat davaları ile elde edilen yararları, vekaletsiz iş görme hükümleri uyarınca talep hakkı saklıdır.
Manevî tazminat talebi karşı tarafça kabul edilmiş olmadıkça devredilemez ve miras yoluyla intikal etmez. Şu kadar ki, miras bırakan tarafından açılmış manevî tazminat davası mirasçılara intikal eder.»