Davalının devam etmekte olan tecavüz ve haksız rekabet eylemleri yönünden, bu eylemlerin tespiti, tecavüzün durdurulması, önlenmesi ve sonuçlarının ortadan kaldırılması talepleri bakımından, kusurunun varlığı ya da yokluğuna bakılmaksızın sorumluluğu bulunduğu, ancak davalının maddi ve manevi tazminat taleplerinden sorumlu tutulabilmesi için önceden davacı tarafından uyarılması ve hukuka aykırı içeriği makul süre içerisinde kaldırmasının kendisinden talep edilmesi, bu talepte bulunurken ayrıca kendisinin önceden elde edilmiş üstün hak sahibi olduğunu yaklaşık ispata yeterli delillerini de davalıya sunmuş olması gerektiği- Davacı tarafça davalı şirkete keşide edilen 20.12.2016 tarihli ihtarnamenin ekinde, önceden elde edilmiş üstün hak sahibi olduğunu ispata yönelik hiçbir delil sunulmadığından davalının, anılan ihtarnameye dayanarak yer sağlayıcısı bulunduğu internet sitesindeki içeriği kaldırmamakta kusurlu olduğu söylenemeyeceğinden davalının manevi tazminat talebinden sorumlu tutulamayacağı- Davalı tarafa ait internet sitesinde yer alan "R." esas unsurlu kullanımların davacının 2007/60684 tescil sayılı marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğuna-
Dosya kapsamından; davaya konu haber sebebiyle ............... Ceza Mahkemesi’nin ............ esas sayılı dosyası ile hakaret suçundan ceza yargılaması yapılarak sanıklar hakkında mahkumiyet kararı verildiğinin, istinaf kanun yolundan geçmek suretiyle kesinleşmiş olduğunun anlaşıldığı, şu halde; mahkemece davaya konu haber içeriğinin basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilerek kişilik haklarına saldırı teşkil eden eylem olmadığı ve fakat ceza mahkemesince maddi vakıa tespiti ile hukuk hakiminin de bağlı olacağı dikkate alınarak olayın gerçekleşme biçimi, davalıların konumu ve ilgili ilkeler göz önüne alındığında, hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olduğu-
Dava konusu “Başbakan’ın Makam Aracındaki Suçlu Oğul!" başlıklı yazı içeriğinden, davacının fotoğrafı da kullanılmak suretiyle yer alan ifadelerin davacının kişilik haklarına saldırı teşkil eder mahiyette olduğu, basın özgürlüğü ve eleştirel kapsamda değerlendirilemeyeceği, suç isnadı ve kesin yargı içeren ifadelerle basın özgürlüğü ve eleştiri sınırlarının aşıldığı, öz ile biçim arasındaki dengenin bozulduğu, dolayısıyla davacının kişilik haklarına saldırı gerçekleştiği anlaşıldığından, kişilik hakları saldırıya uğrayan davacı yararına uygun bir miktarda manevi tazminata karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya uygun düşmediği-
Bankacılık faaliyetleri ile iştigal eden davacı .................. Bankası Anonim Şirketi hakkında sarf edilen "aslında ilk el konulması gereken banka, o da neyse inşallah bizim iktidarımızda nasip olur bize!" şeklindeki söz ve ifadeler bütün halinde değerlendirildiğinde; kullanılan ifadelerin ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı, yayın tarihi itibariyle toplumsal ilginin bulunduğu bir konuda değerlendirmeler yapıldığı anlaşıldığından davanın tümden reddi gerekeceği-
Tarafların mesaj yolu ile karşılıklı olarak birbirlerine hakaret ettiklerinin, erkeğin kadının babasına çektiği mesajla eşi hakkında küçük düşürücü sözler söylediği, davacı ile aynı işyerinde çalışan iş arkadaşlarının tanık olarak dinlendiği, bu tanıklardan birinin fiili ayrılığın başladığı gün hakkında, "davalının sebepsiz şekilde eşyalarını toplayarak evi terk ettiği" yönünde bilgi verdiği,  diğer tanıkların ise "davalının kadının işyerine gelerek huzursuzluk çıkardığının ve eşini işyerinde küçük düşürdüğüne ilişkin olarak görgü sahibi olduklarının anlaşıldığı uyuşmazlıkta, davalı erkeğin eşine ağır hakaret ettiğinin, eşinin işyerine giderek huzursuzluk çıkardığının ve eşinin başkaları yanında küçük düşmesine neden olduğunun, buna karşılık kadının da eşine hakaret ettiğinin açık olduğu anlaşıldığından, erkeğin eşine nazaran ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği- "Erkek eşe yüklenen kusurlu davranışlarına dair eylemlerin kadının gerçekleştirmiş olduğu kusurlu davranışların bir sonucu olduğu, bu nedenle, kadın eşin boşanmaya sebep olan olaylarda ağır kusurlu olduğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Çalışması karşılığında aileye maddi destek sağlayan kadının bir kısım birlik görevlerini ihmal etmesi karşısında, erkeğin eşine hakaret ettiği, toplum içinde eşine aşağılayıcı söz ve davranışlarda bulunmasının boşanmaya sebep olan olaylarda erkeği ağır, kadını ise az kusurlu kıldığı hâl böyle olunca tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü ile dosya kapsamına uygun düşmeyen bu kusur belirlemesine bağlı olarak kadın eşin manevi tazminat talebinin reddine karar verilemeyeceği-
Olay tarihinde Ulusal çapta yayın yapan internet sitesinde reklam yapılan ürünle ilgili Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü Reklam Kurulunca söz konusu reklam hakkında reklamları durdurma cezası verildiği hususu sabit olup, davacının kişilik haklarına saldırıda bulunulmadığı-
Kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkin davada; davalı yargı mercileri önünde davalı olarak iddia ve savunma hakkını kullandığı, davacıların davalıya karşı iş mahkemesinde açtığı davalara karşı davalının verdiği cevap dilekçelerinde kullanılan ifadeler iddia ve savunma hakkı kapsamında kalıp, davacıların kişilik haklarına saldırı içermediğinden davanın tümden reddi gerektiği-
İlâmın kesinleşmeden takibe konu edilemeyeceğine ilişkin şikâyet "süresiz" yapılabilir mi? Manevi tazminata (TMK. m. 24) ilişkin ilâmın takibe konulabilmesi için kesinleşmesi gerekir mi?
Evlilik birliği devam ederken eşlerden biri ile evli olduğunu bilerek birlikte olan davalıya karşı açılan davanın tümden reddedilmesi gerektiği- Sadece birlikte olunulanın evli olduğunun bilinmesinin sorumluluk için yeterli olmadığı-