Dosyada yer alan işe giriş bildirgelerinde davacının okuma yazma bilmediği hususunun yer aldığı, istifa dilekçesindeki yazı şekli, ifade tarzı, kelime hataları, davacıya ihbar öneli verilmesi, davacıya ait sağlık kurulu raporu ve tanık beyanları ile tüm dosya kapsamı dikkate alındığında istifa dilekçesine itibar edilemeyeceği - Hâl böyle olunca davacının iş sözleşmesi işverence feshedildiğinden kıdem ve ihbar tazminatının hüküm altına alınması gerekirken yazılı gerekçe ile reddinin isabetsiz olduğu-
Taraflara sözleşme süresi boyunca süreli fesih imkânı veren düzenleme nedeniyle sözleşmenin belirli süreli olarak nitelendirilemeyeceği- İş sözleşmelerinin süresi, projenin bitimi ile ilişkilendirilmiş ise de taraflara sözleşme süresi boyunca süreli fesih yoluyla iş sözleşmesini sona erdirme hakkı tanınmış olup ortada şeklen belirli süreli bir iş sözleşmesi bulunmadığı-
Telekonferans yöntemiyle görüşmenin gerçekleşmesinin, işçi ve işveren temsilcisinin aynı yerde olmasının tek başına iradeyi sakatlayan nitelikte olmadığı-
Davacının üzerinden çok sene geçtiği için ne kadar yıllık izin kullandığımı hatırlamadığı, işlerimiz çok yoğun olduğu için bayram tatilleri ile birleştirip yıllık izin kullandığını iddia ettiği, ancak davacının davalı işyerinde genel müdür (üst düzey yönetici) olarak çalıştığı ve yıllık izin belgesini düzenlettirme yetkisine sahip olduğu - Davacının 9 yıllık süre içinde izin kullanmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi beyanında da izin kullandığını belirttiği, ancak ne kadar yıllık ücretli izin kullandığı yönünde net bir açıklamada bulunmadığı- O halde dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgeler, davacının üst düzey yönetici olması ve kaç gün yıllık izin kullandığına dair net bir beyanı olmaması dikkate alındığında ilk Derece Mahkemesince hüküm altına alınan yıllık izin miktarından %50 oranında indirim yapılmasının gerekli olduğu-
Arabuluculuk konusu uyuşmazlıkların "işçi-işveren ilişkisinden kaynaklanan alacaklar" olarak belirtildiği ancak dava konusu alacaklar bakımından anlaşma sağlandığı veya sağlanamadığının açıkça belirtilmemiş olduğundan dava şartı olan arabuluculuk faaliyetinin yerine getirilmediği-
Somut uyuşmazlıkta davacı işçinin işyerinde yatırım/araştırma/hisse senedi araştırma/kıdemli analist olarak çalıştığı, doğum iznini kullandığı sırada işverence yerine başka bir kişinin istihdam edildiği, davacı- işçinin doğum izni sonrası işe başladığında kendisine sigorta sektörünü takip işi verildiği, davacı işçinin bu pozisyonda çalışmayı kabul etmediği ve iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğinin sabit olduğu - Dosya kapsamındaki deliller, dinlenen tanıkların anlatımı dikkate alındığında davacı işçinin doğum iznine ayrıldığı, doğum izni sonrası davacıya eski işi yerine başka bir iş teklif edildiği, bu işin davacının uzmanlık alanının dışında olduğu davacı tarafından ispat olunduğu - Davacının 4857 sayılı Kanun'un 5 inci maddesinin son fıkrası uyarınca bir ihlalin varlığı ihtimalini güçlü biçimde gösteren bir durumu ortaya koyduğu, böyle bir ihlalin mevcut olmadığını ispat yükü üzerinde olan işverenin davacının doğum öncesindeki konumunun ve görevinin doğum sonrasında hangi sebeplerle değiştirildiğini, davacıya farklı muamele yapılmasını gerektiren nedenleri somut olgularla ortaya koyamadığı, dolayısıyla ayrımcılık tazminatı talebinin kabulünün gerektiği-
İşe iade davası açmadan önce işe iade ve işçilik alacakları yönünden arabuluculuk başvurusunda bulunmuş olsa da, işe iade davasından önce düzenlenen arabuluculuk tutanağı ile işe başlatmama suretiyle feshe bağlı alacakların dava konusu edilemeyeceği, bu alacaklar yönünden ayrıca arabuluculuk başvurusunda bulunulması gerektiği- (İşe iade talebi ile birlikte sözleşmenin sona ermesine veya feshe bağlı alacakları içeren arabuluculuk anlaşmama tutanağının, işe iade kararından sonra işçinin işe başlatılmaması suretiyle sözleşmenin feshi üzerine aynı taleplerle açılan alacak davasında dava şartını sağlamadığı)- (Samsun BAM 8 HD. ve 9. HD'nin kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin Yargıtay 9 HD. kararı)-
Davacının davalı X bürosunda avukat olarak çalıştığı, iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini iddia ettiği , buna karşın davalı taraf ise davacının 16.04.2013 tarihinde %0,55 pay ile davalı X bürosunun ortaklığına kabul edildiğini, davacının işçi statüsünden ortak statüsüne geçmesinin kendi iradesi ile gerçekleştiğini, iş sözleşmesinin feshinin söz konusu olmadığını savunduğu -Davacının %0,55 oranında ortak yapıldığı, ancak davacının iş ilişkisi kapsamında işçi statüsünde çalışmasına devam ettiği, işverence iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğine dair iddia ve ispatta bulunamadığı, o halde davacının iş sözleşmesinin haksız şekilde davalı işveren tarafından feshedildiğinin kabulü ile kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
İşçilerin servis güzergâhının değişikliği sebebiyle işe gitmemelerinin, işyerine ulaşım olanağının ortadan kalkmadığı dikkate alındığında fiili bir imkânsızlığın oluşmadığı, dolayısıyla sözleşmelerinin, çalışma koşullarının uygulanmaması sebebiyle işçiler tarafından işe gitmemek suretiyle eylemli fesih yoluyla sona erdirildiği, işverence devamsızlık tutanağı tutulan günlerde sözleşmeleri zaten sona ermiş olduğundan devamsızlık nedenine dayalı işveren feshinden söz edilemeyeceği, çalışma koşullarının işveren tarafından uygulanmaması sebebiyle işçiler tarafından yapılan eylemli feshin haklı nedene dayandığı anlaşılmakta ise de; haklı nedenle olsa dahi sözleşmesini sonlandıran tarafın ihbar tazminatı hakkı bulunmadığı-
İşçinin haklı bir nedene dayanmadan ve bildirim öneli tanımaksızın sözleşmesini feshinin, istifa olarak değerlendirilmesi gerektiği- Davalı asilin; sözleşmesini, imza ve içeriğine itiraz etmediği istifa dilekçesi ile sonlandırmış olduğu, istifasının haklı nedene dayandığını ispatla yükümlü olduğu; ispatın, davalının yasal süresi içerisinde davaya sunacağı cevap ve bildireceği deliller ile mümkün olduğu-