Davacı tarafça davalı şirketin, davalı-borçlun nam-ı müstearı olduğu gerekçesiyle şirketin tüm mal varlığı ile 3.kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasının talep edildiği, ilk derece mahkemesince davacının talebinin reddedildiği, davacının mevcut delil durumuna göre İİK 258/1 maddesi gereği ihtiyati haciz sebepleri ve davalılar arasındaki tasarrufi işlemlere ilişkin yeterli delil sunmadığı, yaklaşık ispat koşulunu bu aşamada sağlayamadığı, bu sebeple mahkemenin ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin kararının yerinde olduğu-
Uyuşmazlık; kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatılan takibe dayanak yapılan senetlere göre ödeme yerinin, icra dosyası içeriğine göre ise borçluların ikametgâhının Fethiye olduğu ve takip başlatıldıktan sonra ihtiyati haciz kararının yetkisizlik sebebiyle kaldırıldığı dikkate alındığında, borçlunun yetki itirazının kabulüne karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır..
İcra takiplerin henüz kesinleşmediği, itirazın iptali ve takibin iptali davalarının derdest olduğu ve bu dosyaların tasarrufun iptali davasında bekletici mesele yapıldığı, (dava konusu gayrimenkulün tasarruf tarihindeki değerinin 180.259,00 TL olduğu) uyuşmazlıkta, dava konusu gayrimenkulün kaydına, dava değerinin %10'u üzerinden alınan teminata istinaden ihtiyati haciz konulması üzerine, davalı üçüncü kişi dava değeri olarak gösterilen 20.000,00 TL'yi mahkeme veznesine depo ederek "ihtiyati haczin kaldırılmasına" karar verilmesini talep etmişse de, davacı tarafından ıslah dilekçesi sunularak dava değeri arttırılmamış olsa da, tasarrufun iptali davalarında dava değerinin belirlenmesi için sürecin beklenmesi gerektiğinden, "ihtiyati haczin kaldırılmasının" hatalı olduğu-
Kanun yoluna başvuru imkanını düzenleyen HMK'nun 394/5. madde gerekçesinde de belirtildiği gibi ihtiyati tedbir kararı verildikten sonra, mevcut olan durum ve koşulların dava sırasında birden fazla değişmesinin mümkün olabildiği ve her seferinde itiraz edilebildiği, her itiraz üzerine verilen karara karşı kanun yoluna başvurulması, ihtiyati tedbir kararlarına karşı başvurulması öngörülen istinaf yolundan beklenen amacın tam tersine bir sonuç doğuracağı- Durum ve koşulların değişmesi sebebiyle yapılan itiraz üzerine verilen kararlara karşı ancak esas hükümle birlikte kanun yoluna başvurulabileceğinden, ihtiyati haciz veya tedbir kararının kesinleşmesinden sonra ihtiyati haczin ve ihtiyati tedbirin kaldırılması talebine ilişkin verilen kararlara yönelik istinaf yoluna başvurulmasının mümkün olmadığı, bu kapsamdaki kararlar ara karar niteliğinde olup esas hükümle birlikte istinafının kabil olduğu-
İhtiyati haczin dayanağı çek, bankaya süresinde ibraz edilmiş ve karşılıksız işlemi görmüş olduğundan götürülecek borç haline geldiğinden alacak yönünden alacaklının yerleşim yeri mahkemesinin de ihtiyati haciz talebinde yetkili hale geldiği-
İİK'nın 277 ve devamı maddeleriyle iptal davalarının düzenlendiği- İİK'nın 281/2 maddesi ile alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verilebileceği teminatın lüzum ve miktarının mahkemece takdir ve tayin edileceğini düzenlendiği- Bir para alacağının  korunması için ihtiyati  tedbir yoluna değil, ihtiyati  haciz yoluna  başvurabileceği- Davanın niteliği gözetilerek ihtiyati haciz kararı verilmesi ve teminat alınması, ihtiyati tedbir talebinin ise reddedilmesin de usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı-
Davacının sunduğu banka dekontunun açıklama kısmında "borç parası" ibaresinin yer aldığından, davacı açısından yaklaşık ispat hali gerçekleştiği ve ihtiyati haciz isteminin kabulüne ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu-
İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipte, alacaklı alacağını rehinli taşınmazın satış bedelinden tahsil edeceğinden bu takip türünde haciz aşaması bulunmadığı ve bu nedenle, ihtiyati hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-
Talep edenin üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep ettiği, borçlu üzerine kayıtlı taşınmaz taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmadığından taşınmaz üzerine üçüncü kişilere devrin önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir kararının verilemeyeceği- İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmediği, yaklaşık ispat için delil sunulmasının yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesinin aranmadığı; Ağır Ceza mahkemesinin verdiği resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyet kararı, ( HAGB kararı olup maddi hukuk anlamında kesinleşmemiştir ), icra mahkemesince verilen tazminat ve para cezasının haksız olduğuna ilişkin yaklaşık ispata yeterli ise de bayilik sözleşmesinden kaynaklı alacağın varlığı yargılamayı gerektirmekte olup yapılacak yargılama sonunda alacağın varlığı ve muacceliyetinin belirleneceği- İcra mahkemesince alacaklıya uygulanan tazminat ve para cezası bakımından alacağın varlığı dosyaya sunulan belgelerle yaklaşık olarak ispatlanmadığından ihtiyati haciz şartları oluşmakla talebin kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Teminat mektubu veren banka ile muhatap arasındaki sözleşmenin garanti sözleşmesi niteliğinde olduğu ve bankanın; teminat mektubunu düzenlerken nakit, menkul rehni, ipotek, teminat mektubu almak suretiyle verdiği teminat mektubu riski için kendisini güvenceye alabileceği- Sözleşme gereği, hiçbir neden gösterilmeksizin de sözleşmedeki hükme dayanarak henüz nakde çevrilmeyen teminat mektup tutarının, lehtar, müteselsil borçlu ve kefilden depo edilmesini bankanın isteyebileceği- Ancak nakde çevrilmeyen teminat mektupları ile ilgili olarak teminat mektubundaki meblağın depo edilmesi istenebilirse de risk gerçekleşmeden ihtiyati haciz kararı verilemeyeceği- Banka ile müşterisi arasında yapılan teminat mektubu sözleşmelerinde banka lehine risk gerçekleşmeden teminat mektubu bedelinden bankanın ödemek zorunda kalacağı meblağın depo edilmesini isteme yetkisinin, söz konusu alacağın mevcut olduğunu göstermediği gibi istenebilir olduğunu da göstermeyeceği ve sözleşmede anılan şekilde hüküm olsa bile bankanın (ödemek zorunda kalacağı meblağın) sadece depo edilmesini isteyebileceği- (Bankanın) Kendisine ödeme yapılmasını talep edemeyeceği- Esasen bankanın sözleşmeye bu şekilde bir hüküm koymakla riskten kaynaklanan alacağını garanti altına almış olacağından, ihtiyati haciz müessesine de ihtiyacı kalmadığı (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulu, 27.12.2017 tarihli, 2016/1 E. 2017/6 K sayılı ilamı)- Bahsi geçen sebeplerle, davacının istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca reddine-