Kaçak elektrik tutanaklarının aksi sabit oluncaya dek geçerli belgelerden olmadığı, kaçak elektrik enerjisi tüketiminin tespit edilmesinde, ilgili tüzel kişinin tespitini doğru bulgu ve belgelere dayandırması ve tüketici haklarının ihlal edilmemesinin esas olduğu, ispat yükünün kaçak elektrik kullandığı yönündeki tespite dayanarak davaya konu bedeli talep eden şirkete ait olduğu, kaçak elektrik kullanımının çeşitli yöntemlerle yapılabilmesi nedeniyle tespit işlemleri için farklı usuller ve buna bağlı olarak yapılacak çeşitli işlemler öngörüldüğünden her uyuşmazlıkta somut olayın özellikleri ile bildirilen delillerin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği, kaçak elektrik kullandığı tespiti üzerine ilgili mevzuat uyarınca tahakkuk ettirilen faturalar nedeniyle yapılan ihtiyati haciz başvurularında; somut olayın özellikleri ile bildirilen delillerden, ihtiyati haciz koşullarının varlığı kanaatine varan mahkemenin, ölçülülük ilkesine uygun düşecek şekilde ihtiyati haciz kararı verebileceği, haksız fiile dayalı davalarda alacağın haksız fiil tarihinde muaccel olacağı, koşullarının bulunması halinde ölçülülük ilkeleri de nazara alınarak talep edilen alacağın tamamı üzerine olmasa da bir miktar alacak için ihtiyati haciz kararı verilebileceği- UYAP ortamında yapılan incelemeye göre 24.06.2024 tarihinde ön inceleme tutanağı düzenlendiği ve bilirkişi ara kararı oluşturulduğu, davalıların rapora itirazı ile ilgili celse arasında oluşturulmuş bir ara karar bulunmadığı ve ancak , dosya kapsamına göre, tutanak tarihinde davalı şirketin adresinde “sayaçtan geçirilmeden harici hattan enerji kullanıldığı" hususu yaklaşık olarak ispatlanmış olup davalı şirket yönünden ihtiyati haciz koşulları oluştuğu-
Davacı vekili tarafından sunulan kredi çerçeve sözleşmeleri, kefalet beyanları, hesap kat ihtarnamesi ve hesap özeti kat tarihi itibarıyla belirlenen .......... TL alacağın varlığı ve istenebilirliği hususunda kanaat uyandırıcı nitelikte olduğu, gayrinakit alacağın depo edilmesi için ihtiyati haciz kararı verilemeyeceği hususları gözetildiğinde ihtiyati haciz talebinin kısmen kabulü yerine mahkemenin hatalı değerlendirme ile ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinin yerinde görüldüğü-
Davacı tarafça davalı şirketin, davalı-borçlun nam-ı müstearı olduğu gerekçesiyle şirketin tüm mal varlığı ile 3.kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasının talep edildiği, ilk derece mahkemesince davacının talebinin reddedildiği, davacının mevcut delil durumuna göre İİK 258/1 maddesi gereği ihtiyati haciz sebepleri ve davalılar arasındaki tasarrufi işlemlere ilişkin yeterli delil sunmadığı, yaklaşık ispat koşulunu bu aşamada sağlayamadığı, bu sebeple mahkemenin ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin kararının yerinde olduğu-
Takip dayanağı ihtiyati haciz kararının, bu kararı veren mahkemenin yetkisiz olduğuna dair verilen karar ile kaldırılması durumunda, buna ilişkin yetki kuralına dayanma olanağı bulunmadığı- İcra takibinin yapıldığı yer borçlular için genel yetkili yer olmadığı gibi yetki itirazına konu ihtiyati haciz kararı da mahkemenin karar tarihinden önce kaldırılmış olduğundan icra takibi yetkisiz icra dairesinde başlatıldığından mahkemece yetki itirazının kabulüne karar verilmesi gerektiği-
İcra takiplerin henüz kesinleşmediği, itirazın iptali ve takibin iptali davalarının derdest olduğu ve bu dosyaların tasarrufun iptali davasında bekletici mesele yapıldığı, (dava konusu gayrimenkulün tasarruf tarihindeki değerinin 180.259,00 TL olduğu) uyuşmazlıkta, dava konusu gayrimenkulün kaydına, dava değerinin %10'u üzerinden alınan teminata istinaden ihtiyati haciz konulması üzerine, davalı üçüncü kişi dava değeri olarak gösterilen 20.000,00 TL'yi mahkeme veznesine depo ederek "ihtiyati haczin kaldırılmasına" karar verilmesini talep etmişse de, davacı tarafından ıslah dilekçesi sunularak dava değeri arttırılmamış olsa da, tasarrufun iptali davalarında dava değerinin belirlenmesi için sürecin beklenmesi gerektiğinden, "ihtiyati haczin kaldırılmasının" hatalı olduğu-
Kanun yoluna başvuru imkanını düzenleyen HMK'nun 394/5. madde gerekçesinde de belirtildiği gibi ihtiyati tedbir kararı verildikten sonra, mevcut olan durum ve koşulların dava sırasında birden fazla değişmesinin mümkün olabildiği ve her seferinde itiraz edilebildiği, her itiraz üzerine verilen karara karşı kanun yoluna başvurulması, ihtiyati tedbir kararlarına karşı başvurulması öngörülen istinaf yolundan beklenen amacın tam tersine bir sonuç doğuracağı- Durum ve koşulların değişmesi sebebiyle yapılan itiraz üzerine verilen kararlara karşı ancak esas hükümle birlikte kanun yoluna başvurulabileceğinden, ihtiyati haciz veya tedbir kararının kesinleşmesinden sonra ihtiyati haczin ve ihtiyati tedbirin kaldırılması talebine ilişkin verilen kararlara yönelik istinaf yoluna başvurulmasının mümkün olmadığı, bu kapsamdaki kararlar ara karar niteliğinde olup esas hükümle birlikte istinafının kabil olduğu-
İhtiyati haczin dayanağı çek, bankaya süresinde ibraz edilmiş ve karşılıksız işlemi görmüş olduğundan götürülecek borç haline geldiğinden alacak yönünden alacaklının yerleşim yeri mahkemesinin de ihtiyati haciz talebinde yetkili hale geldiği-
İİK'nın 277 ve devamı maddeleriyle iptal davalarının düzenlendiği- İİK'nın 281/2 maddesi ile alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verilebileceği teminatın lüzum ve miktarının mahkemece takdir ve tayin edileceğini düzenlendiği- Bir para alacağının  korunması için ihtiyati  tedbir yoluna değil, ihtiyati  haciz yoluna  başvurabileceği- Davanın niteliği gözetilerek ihtiyati haciz kararı verilmesi ve teminat alınması, ihtiyati tedbir talebinin ise reddedilmesin de usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı-
Davacının sunduğu banka dekontunun açıklama kısmında "borç parası" ibaresinin yer aldığından, davacı açısından yaklaşık ispat hali gerçekleştiği ve ihtiyati haciz isteminin kabulüne ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu-
İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipte, alacaklı alacağını rehinli taşınmazın satış bedelinden tahsil edeceğinden bu takip türünde haciz aşaması bulunmadığı ve bu nedenle, ihtiyati hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-