Feshin geçersizliği ve işe iade davasının alt ve asıl işveren ilişkisinde, her iki işverene birlikte açılması halinde, davacı işçi alt işveren işçisi olup, iş sözleşmesi alt işveren tarafından feshedildiğinden, feshin geçersizliği ve işe iade yükümlülüğünün alt işverenin olduğu- Asıl işverenin iş ilişkisinde sözleşmenin tarafı sıfat bulunmadığından, asıl işverenin işe iade yönünde bir yükümlülüğünden söz edilemeyeceği- Asıl işverenin işe iade kararı sonrası işçinin işe başlamak için başvurması ve alt işverenin işe almamasından kaynaklanan işe başlatmama tazminatı ile dört aya kadar boşta geçen süre ücretinden İş Kanununun 2/6. maddesi gereği alt işverenle birlikte sorumluluğu olduğu-
Kısmi olarak açılan davada hüküm altına alınan ilave tediye ücretinin kısmi olarak istenen miktarı dışlandığında kalan kısmında ıslah tarihine göre geriye beş yıllık süre dikkate alındığında bu süre dışında kalan miktarların zamanaşımına uğradığı-
Zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu da incelemesinin mümkün olmadığı- Kısmi davada ise zamanaşımının yalnızca dava edilen kısım için kesileceği, henüz açılmayan (saklı tutulan) ve daha sonra ıslahla arttırılan bölüm için zamanaşımı işlemeye devam edeceği; ancak kısmi davadaki miktar, kısmi davanın açıldığı dava tarihine göre geriye doğru belirlenen zamanaşımı süresini kapsayacağından bakiye alacağın talep edildiği tarihe göre, geriye doğru zamanaşımı süresi içinde kalıyor ise zamanaşımına uğramadığının kabul edilmesi gerektiği- Kısmi davadaki alacak miktarının belirlendiği tarihten itibaren öncelikle ileriye doğru gerçekleşen alacak için mahsup edilmesi, bakiye alacak ise ondan sonraki süreyi kapsaması, ilk kısmi davada belirlenen alacak mahsup edildikten sonra ise bakiyenin talep edildiği tarihten geriye doğru zamanaşımı süresi içinde kalan alacağın, alacaklı lehine hüküm altına alınması gerektiği-
Dosya kapsamında yer alan bilgi–belgeler ve tanık anlatımlarından; davacının davalı şirket yetkililerinin emir ve talimatlarına uygun olarak çalışmasını sürdürdüğü, diğer davalı şirketin kendisine ait bağımsız organizasyon ve yönetim hakkının bulunmadığı ve davalı sigorta şirketine ait iş yerinde istihdam edilmek üzere işçi sağlayan bir şirket olduğu tespit edilmiş olup, davalılar arasında görünürde olan asıl- alt işveren ilişkisi muvazaaya dayanmakta olduğu, muvazaalı ilişki içine girilmesi nedeniyle, davacının baştan itibaren asıl işveren olan sigorta şirketi işçisi olarak işlem görmesi gerektiği-
Davacı işçi davalı asıl işveren bünyesinde değişen alt işverenler nezdinde temizlik personeli olarak çalışmış olup, dava sadece asıl işverene karşı açılmış, davalı asıl işveren vekili cevap dilekçesinde davanın, davacı işçinin çalıştığı alt işverenlere ihbarını isteyip, ilgili alt işverenlerin unvan ve adreslerini bildirmiş olduğundan özellikle davacıya bir ödeme yapılıp yapılmadığı ve yıllık ücretli izin hakkının kullandırılıp kullandırılmadığının tespiti bakımından alt işverenlere davanın ihbarının önem arz ettiği; talep hakkında işlem yapılması gerektiği-
Davalı hastane sağlık hizmeti işini her ne kadar ihale ile alıyor ise de ihaleler sonunda ihale alan firmaların değişmesine rağmen çalışanların hiç değişmediği çalışanların ihale süreçlerinden haberdar olmadığı gibi ihaleyi alan şirket yetkililerini de hiç tanımadıkları yapılacak işin çalışma şeklinin çalışma saatlerinin ve görev yerlerinin tamamen Hastane yetkililerince belirlendiği ve yine çalışanların izin gibi işlemlerini yine bu merkez yetkililerince düzenlendiği ve davacının davalı hastanenin işi dışında başka bir işte çalışmamış oldukları, alt işverenle yapılan ihale sözleşmesi ve teknik şartnamede değerlendirildiğinde, Sağlık Bakanlığının asıl işveren olduğu ve Hastane ile aralarındaki ilişkinin muvazaalı olduğu- Aynı tarihte iş sözleşmeleri feshedilen ve davacı ile aynı işi yapan birçok işçinin açmış oldukları işe iade veya işçilik alacakları davalarında İş Mahkemelerince alt işverenle yapılan ihale sözleşmesinin muvazaalı olduğu ve Sağlık Bakanlığının asıl işveren olduğuna karar verilmiş olup verilen kararlar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, mahkemece davacının davalı Bakanlığın çalışanı olması sebebiyle ilave tediye alacağına hak kazanacağı gözetilmeksizin kabulü yerine reddinin hatalı olduğu-
Davalılar arasındaki hizmet alım sözleşmesi incelendiğinde, bir işin ve hizmetin bir bölümünün verilmediği, toplam 500 gemi adamının çalıştırılmasına ve işçi teminine yönelik olduğu, yasalarımızda işçi teminine yönelik açık düzenleme bulunmadığı, Borçlar Kanunu’nun genel muvazaa kriterlerine göre davacının başlangıçtan itibaren asıl işveren ... A.Ş.'nin işçisi olduğu anlaşıldığından, davalılar arasında muvazaa bulunduğu- Davacının sendika üyeliğinin asıl işveren A.Ş.'ye bildirildiği tarih yararlanma tarihi olacağından, bu tarihin araştırılması ve buna göre Toplu İş Sözleşmesi hükümlerinden faydalanıp faydalanmayacağının belirlenmesi gerektiği-
Mahkemece davalılar arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olup olmadığı veya yasadaki unsurları taşıyıp taşımadığı dosyaya özgü şekilde tartışılıp gerekçelendirilmeden, kendi içinde çelişkili gerekçe ile davacının ilave tediye alacağının hüküm altına alınmasının hatalı olduğu-
Asıl işverenin, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerden alt işverenle birlikte sorumlu olduğu- Davalı asıl işini diğer davalıya devretmiş olup mahkemece işletim sözleşmesi ve ekleri incelenmeksizin davalılar arasındaki hukuki ilişki irdelenmeksizin hüküm tesisinin hatalı olduğu-
Davacı işçinin, davalı Temizlik şirketinden 31/12/2014 tarihinde çıkışının yapıldığı, 01/01/2015 tarihinde ihaleyi alan dahili davalı Yapı şirketinde işe başladığı ve çalıştığını gösterir herhangi bir yazılı kayıt sunulmadığı, aksine 2015 yılı personel listesinde davacının isminin yer almadığı, dolayısıyla davacının dahili davalı şirkette çalıştığının kanıtlanamadığı, en son davalı Temizlik şirketi işçisi olarak diğer davalı Belediyesi nezdinde çalıştığı, buna göre davacının iş akdinin feshedildiği tarihte dahili davalı Yapı şirketinin işçisi olmadığı- Davada muvazaa iddiası olmayışı karşısında aleyhine usulüne uygun şekilde dava açılmayan Yapı şirketinin dahili dava yolu ile davaya ithal edilmesi ve hakkında hüküm kurulmasının hatalı olduğu-