Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı biçimde kurulması halinde, işçinin gerçek işveren işyerine iade edilmesi ve işçinin iş akdinin geçersiz nedenle feshi sonucuna bağlı yasal yaptırım sonucu doğan alacaklarından (boşta geçen en çok 4 aya kadar ücret ve diğer hakları ile birlikte işçinin süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat) muvazaalı işlemin tarafı olan gerçek veya tüzel kişinin, gerçek işverenle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması gerektiği- Muvazaa sebebiyle akdin hükümsüzlüğünün ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanılması sayılan hallerde muvazaanın ileri sürülemeyeceği- Davalılar arasında muvazaa bulunması nedeniyle, davacının asıl işveren davalı Belediye'ye iadesine, maddi sorumluluk açısından ise davalıların müştereken ve müteselsilen sorumluluğuna karar verilmesi gerektiği-
Belirsiz alacak davası türünde açılan davada, davalı ile dava dışı işveren arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu iddia edilerek, davalı bünyesinde aynı görev ve kıdemde çalışan emsal işçilere ödenen ücretin davacıya da ödenmesi gerektiği ve sağlanan diğer tüm mali haklardan davacının da yararlanması gerektiği belirtilerek, aylık ücret, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, ikramiye ve ilave tediye, sosyal yardım, ek tazminat, vardiya zammı, yol ve yemek ücreti alacakları talep edilmiş olup, mahkemece fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları dışındaki talepler bakımından, davanın belirsiz alacak davası açılamayacağı kabul edilerek hukuki yarar yokluğundan usulden ret kararı verilmiş olsa da davacı vekili, delilleri arasında, emsal işçi ücret ve mali haklarının belirlenmesi noktasında davalı kayıtlarına dayanmış olup, talebin haklı görülmesi ihtimalinde, emsal işçiye ödenen ücret ve sağlanan hakların tespit edilerek işçilik alacaklarının miktarının tam ve kesin olarak belirlenmesi, karşı tarafın elinde bulunan bilgi ve belgelerin sunulmasıyla mümkün hale gelebileceğinden verilen usulden ret kararının verilen alacaklar yönünden de, isabetsiz olduğu; işin esasına girilmesi gerektiği- Maden sahası ruhsat sahibinin ve bu saha ile ilgili imzalanan sözleşmenin tarafının Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu olması karşısında, Ege Linyitleri İşletmesi Müessese Müdürlüğü’nün taraf sıfatına haiz olmadığı bilinerek, dava dilekçesinde davalı tarafın yanlış gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığı-
İş akdinin haklı veya geçerli bir nedenle feshedildiği davalı işverence ispat edilemediğinden ve davalılar arasındaki asıl-alt işveren ilişkisinin hukuka uygun olduğu ve muvazaa bulunmadığı anlaşıldığından davacının şirkete işe iadesine ilişkin karar yerinde olduğu- Davacı tarafça dosyaya sunulan yerel basında yer alan Belediye Başkanının fesihler üzerine basına verdiği demeçlerden, feshin davalı işverenin desteklediği sendikaya üye olunmaması, istenilmeyen sendikaya üyeliği nedeniyle yapıldığı ve feshin sendikal nedene dayandığı anlaşılmakla sendikal tazminat talebinin kabulü gerektiği-
Kıdem tazminatı, ilave tediye ile ücret farkı alacaklarının ödetilmesine ilişkin davada; eava dilekçesinde belirtilen rapor ve rapora itiraz hakkındaki davaya ilişkin bilgilerin sehven yanlış gösterilmiş olması ihtimali gözönünde tutularak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığının 10.03.2011 tarih ve 7 sayılı inceleme raporu ile Sivas İş Mahkemesinin 2011/203 esas, 2012/233 karar sayılı dava dosyasının celp edilerek incelenmesi ve yeniden bir değerlendirme yapılması gerektiği-
Davacı vekili, davalı Belediye ile dava dışı ihbar olunan şirketler arasındaki asıl-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunu iddia ettiği, mahkemece davacının ilave tediye alacağına hak kazandığına dair tespit yapılırken, davalı Belediye ile ihbar olunan şirketler arasındaki asıl-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunun belirtildiği, bilirkişinin kök raporundaki davalı Belediye ile Belediye İş Sendikası arasında imzalanan toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre belirlenen ücreti aldığına gerekçede yer verildiği,  ancak ek bilirkişi raporunun asıl-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olmadığının kabulüne göre hesaplanan alacakların hüküm altına alındığı görüldüğünden, mahkemenin kararı ile gerekçesi arasında çelişki oluştuğu, bu aykırılığın giderilmesi suretiyle gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gerektiği-
Feshin geçersizliğine ve işe iadesine ilişkin davada; davacı elektrikçi olarak yani davalı belediyenin çalışma alanı içerisinde yardımcı iş kategorisinde değerlendirilebilecek bir işte çalıştığı, davalılar arasındaki hizmet alım sözleşmesinin “temizlik, bakım ve inşaat” işlemine ilişkin olduğu ve içeriği incelendiğinde yukarıdaki açıklamalar ve yasal düzenlemeler ışığında, alt işverene devredilen işin asıl işin bir bölümü niteliğinde olmayıp, yardımcı iş mahiyetinde bulunduğu anlaşıldığından, davalı belediyenin, yardımcı işlerinden olan elektrik ustalığını alt işverene vermesi 4857 sayılı Kanun'un 2/6-7. maddesi ve 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 67. maddesine göre mümkün olup, geçerli ve muvazaaya dayanmayan bir asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunmadığı, bu anlamda, mahkemece, feshin geçerli sebebe dayanmadığının kabulü doğru ise de, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğu sonucuna varılarak, davacının davalı belediyeye ait işyerine iadesi doğru olmadığı, feshin geçersizliğine dair tespitte bir hata olmamakla birlikte; davacı işçinin alt işveren nezdindeki işyerine iadesine ve iş güvencesi hükümlerinin mali sonuçlarından her iki davalının müştereken sorumluluğuna hükmedilmesi gerektiği-
Davacının iş sözleşmesi TRT Türk kanalında yayınlanan spor programında prodüksiyon amiri 1. yardımcısına ihtiyaç kalmaması ve harcama kaleminden çıkarılması sebebi ile feshedilmiş olup, davalı TRT Genel Müdürlüğü 2954 sayılı yasa gereğince kurumda hizmet sözleşmesi ile işçi çalıştırılmasının mümkün olmadığını savunmuş olup, davalılar arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesinin idarenin ihtiyacı doğrultusunda program ile ilgili muhtelif işlerin sözleşmede belirtilen şartlar dahilinde sağlanmasına yönelik yardımcı iş olarak değerlendirilerek yapılan işin niteliği itibariyle davalılar arasında 4857 sayılı Kanun'un 2/6. ve 7. maddelerine uygun ve geçerli bir asıl işveren-alt işveren ilişkisinin mevcut olduğu anlaşıldığından davacının alt işveren işyerindeki işine iadesine, işe iadenin mali sonuçlarından ise alt işverenin asıl işverenle müşterek ve müteselsilen sorumlu tutulmalarına karar verilmesi gerektiği-
davalı belediyenin çalışma alanı içerisinde yardımcı iş kategorisinde değerlendirilebilecek hizmet sektöründe çalıştığı, davalılar arasındaki hizmet alım sözleşmesinin “destek personel” alımına ilişkin olduğu anlaşıldığı, davalı belediyenin, yardımcı işlerinden olan temizlik, büro, kat görevi, şoförlük, mutfak ve bahçe çalışması gibi destek hizmetlerini alt işverene vermesi 4857 sayılı Kanun'un 2/6-7. maddesi ve 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 67. maddesine göre mümkün olduğundan bir asıl işveren-alt işveren ilişkisinin bulunmadığı kabul edilmesi gerekip, mahkemece, feshin geçerli sebebe dayanmadığının kabulü doğru ise de, davacı işçinin alt işveren nezdindeki işyerine iadesine ve iş güvencesi hükümlerinin mali sonuçlarından her iki davalının müştereken sorumluluğuna hükmedilmesi gerekirken; asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğu sonucuna varılarak, davacının davalı belediyeye ait işyerine iadesi doğru olmadığı-
Feshin geçersizliğine ve işe iadesine ilişkin davada, davalı belediyenin çalışma alanı içerisinde yardımcı iş kategorisinde değerlendirilebilecek hizmet sektöründe çalıştığı, davalılar arasındaki hizmet alım sözleşmesinin “destek personel” alımına ilişkin olduğu anlaşıldığı, davalı belediyenin, yardımcı işlerinden olan temizlik, büro, kat görevi, şoförlük, mutfak ve bahçe çalışması gibi destek hizmetlerini alt işverene vermesi 4857 sayılı Kanun'un 2/6-7. maddesi ve 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 67. maddesine göre mümkün olduğundan bir asıl işveren-alt işveren ilişkisinin bulunmadığı kabul edilmesi gerekti, bu anlamda, mahkemece, feshin geçerli sebebe dayanmadığının kabulü doğru ise de, davacı işçinin alt işveren nezdindeki işyerine iadesine ve iş güvencesi hükümlerinin mali sonuçlarından her iki davalının müştereken sorumluluğuna hükmedilmesi gerekirken; asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğu sonucuna varılarak, davacının davalı belediyeye ait işyerine iadesi doğru olmadığı-
Eldeki davayla benzer mahiyetteki uyuşmazlıklarda, Yargıtay'ın iş kolu tespitine ilişkin kararı neticesinde, Türk Telekomünikasyon A.Ş. ve A. Rehberlik ve Müş. Hiz. A.Ş. arasındaki ilişkide muvaza olgusunun ortadan kalktığı; ancak anılan iş kolu tespiti kararından önceki dönemler için bu ilişkinin muvazaalı olduğu kabul edilerek uygulamalar yapılmış olduğundan iş kolu tespiti kararına kadar olan dönem için, muvazaa olgusu konusundaki istikrar kazanan yargısal uygulamalar dikkate alınmalı ve bu döneme ait davacının istekleri, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğu kabul edilerek değerlendirilmesi gerektiği- Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğu dönemle ilgili olarak davacının taraf sendikaya üye olmaması ve dayanışma aidatı da ödememesi sebebiyle, davalı şirketin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlanması mümkün olmayıp, ancak, dava dilekçesinde, davalı bünyesinde çalışan emsal işçilere ödenen ücret ve sağlanan haklara dayanılarak talepte bulunulmuş olması karşısında, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğu dönemle ilgili olarak, davalının bünyesinde çalışan emsal işçi bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği-