Taşınmazın haczi ile tasarruf hakkının TMK. mad. 1010 anlamında tahdide uğrayacağını (İİK. mad. 91), taşınmaz üzerindeki haciz işleminin, taşınmazın tasarruf yetkisi kısıtlamaları arasında yer aldığı ve bu nevi tasarruf kısıtlamalarının tapu siciline şerh verilmekle taşınmaz üzerinde sonradan kazanılan hakların sahiplerine karşı da ileri sürülebileceği, hacizden sonra tapuda meydana gelen değişiklik ilama dayansa bile haciz koydurmuş olan alacaklıların durumunu etkilemeyeceğini ve borç taşınmaza bağlandığı için taşınmazı iktisap edenin kooperatif ortağı olmasının da bu sonucu bertaraf etmeyeceği-
Dava konusu taşınmazı haciz şerhi ile yükümlü olarak satın almış olan kişinin, haczin dayanağı olan takibin düşmesi ile birlikte haczin dayanağının kalmadığını ve yolsuz hale geldiğini MK.nun 1010. maddesi gereğince genel mahkemede dava açarak ileri sürebileceği-
Alacaklı vekili adına tebliğ evrakını alanın çalışanı olmadığı ispat edildiğinden, tebliğ işleminin usulsüz olduğu ve bu durumda, alacaklı vekilinin bildirdiği tarihin onama ilamının tebliğ tarihi kabulü ile bu tarihe göre süresinde olan karar düzeltme itirazlarının incelenmesi gerektiği- Taşınmaz hacizlerinin tapuya şerh verilmek suretiyle tamamlanacağı, taşınırlarda olduğu gibi “fiili haciz” yapılması gerekmeyeceği- Hacizden sonra tapuda meydana gelen değişikliklerin, bu değişiklik ilama dayansa bile, ilamda “haczin kaldırılması” yönünde açık bir hüküm bulunmadığı sürece haciz koymuş olan alacaklının durumunu etkilemeyeceği-
İİK. nun 96 vd. maddelerinde düzenlenmiş olan istihkak iddiasına ilişkin hükümlerin “taşınır mallar” için uygulanacağı, “taşınmaz” üzerine konulan haczin kaldırılması için icra mahkemesine yapılacak başvurunun “şikayet” niteliğinde olduğu ve “istihkak davası” na konu olamayacağı –Takip borçlusunun borcundan dolayı tapu sicilinde 3. kişi adına kayıtlı bulunan bir taşınmazın haczedilmesi halinde 3. kişinin süresiz şikayet yolu ile icra mahkemesinden, bu haczin kaldırılmasını isteyebileceği-
İİK m. 91'e dayanılarak icra müdürlüğünün emri ile taşınmaz mal kaydı üzerine konulan haciz şerhinin eşyayı borca bağımlı kıldığından, malikin tasarruf hakkını da kısıtlayacağı, bu hak kişisel hak sahibince ileride mülkiyetin el değiştirilmesi halinde de ileri sürülebileceğinden, eldeki davanın taşınmazın aynını etkiler bir dava olduğunun kabul edilmesi ve kesin yetki kuralı gereği haciz şerhinin kaldırılmasına yönelik bu davanın taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülmesi gerekeceği-
Medeni Kanunun 686 ve 862. maddeleri koşullarında şikayete konu menkullerin bütünleyici parça ve eklenti dışında kalıp kalmadıkları bilirkişi aracılığı ile tespit olunduktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
İcra dairesinin, alacaklının «haczin kaldırılması»na ilişkin talebini kabul edebilmesini, alacaklı tarafından tahsil harcının yatırılması koşuluna bağlayamayacağı–
Taşınmaz henüz kooperatif tüzel kişiliği adına kayıtlı iken taşınmazın tapu kaydına haciz konulmasından sonra, taşınmazda hak iktisap edenlerin, taşınmazı hacizli olarak iktisap edecekleri ve haczin doğuracağı sonuçlara katlanmak zorunda olacakları, kooperatif ortaklarının da, ferdi mülkiyete geçilmesi halinde, daha önce konulmuş olan hacizden sorumlu olacakları–
Taşınmaz henüz kooperatif adına tescilli iken kooperatif alacaklısı tarafından, kooperatifin borcundan dolayı taşınmazın tapu kaydına haciz konmuş olması halinde, taşınmazda bundan sonra hak iktisap edenlerin bu haczin sonuçlarına katlanmak zorunda oldukları-