Taşınmazları hacizle yükümlü olarak iyi niyetle satın alan şikayetçi üçüncü kişinin, tapu kayıtlarında belirli olan ve kesinleşen haciz miktarı üzerinden sorumlu olduğu- Alacaklının icra takibinde talep ettiği miktar (300.000 USD), tapu kayıtlarına şerh edilmediği veya ek tamamlayıcı bir haciz yapılmadığı sürece, bu hususun iyi niyetli üçüncü kişi aleyhine sonuç doğurmayacağı- Şikayetçi üçüncü kişinin, taşınmazların tapu kaydında bulunan tutar kadar (müzekkerelerde yer alan 1.063.950 TL tutarında) ihtiyati haciz kararından sorumlu olduğu, ihtiyati haciz miktarı, faiz ve masrafları ödendiği takdirde, tapu kaydında bulunan (ihtiyati) hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-
Hacizde gözetilecek tarihin haczin tapu kaydına işlendiği tarih olduğu, bu hususun İcra ve İflas Kanunu'nun taşınmaz haczini düzenleyen 91. maddesi ve Türk Medeni Kanunu'nun tapu sicilinde tasarruf yetkisinin hangi koşullarda sicile işleneceğini düzenleyen 1010. maddesinin gereği olduğu, bu durumda, mahkemece, şikayetçi alacaklının satış isteme süresinde avansını yatırarak satış isteminde bulunmuş olduğu ve haczinin ayakta olduğu hususu değerlendirilerek ve şikayet olunanların haciz tarihleri ve hacizlerinin sıhhatleri de araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davalının hakkında yapılan sosyal ekonomik durum araştırmasına göre tespit edilen ekonomik durumu ile uyumsuz şekilde; aynı binadaki başkaca borçlu yükleniciye ait bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarına da haciz şerhi tesis ettirdiği ve önceki şerhler nedeniyle kendisine pay kalmayacağını hesap edebildiği halde, yüksek miktarlarda masraf yaparak bağımsız bölümlerin cebri icra kanalıyla satışını gerçekleştirdiğinin anlaşıldığı, tespiti yapılan tüm bu hususlar ile tanık beyanlarının da davacı iddiasını desteklemesi nedenleriyle mahkemece, davalının taşınmaza konulan haciz bakımından iyiniyetli olmadığının ve davaya konu haczin muvazaalı olduğunun kabulü gerekeceği-
Yüklenicinin tapu devrinden kaçınmak adına muvazaalı olarak tapu kaydına haciz şerhi konulduğu iddiasına dayalı haczin fekki istemi- Dava dışı borçlu şirket aleyhine yaptığı takipte, borcun sebebini "15.07.2013 tarihli 150.000,00 TL" alacak olarak gösteren davalının alacağın sebebine, varlığına, haklılığına dair bir savunma yapmadığı, alacağın tarihi 15.07.2013 olarak bildirilmişken, takibin 07.03.2016 günü başlatıldığı, çalışmamakta olan davalının kira gelirleriyle geçindiği ve aylık 3.000 TL gelirle bakmakla yükümlü olduğu iki çocuğu bulunduğu, buna uyumsuz şekilde; aynı binada borçlu yükleniciye ait başka bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarına da haciz şerhi tesis ettirdiği ve önceki şerhler nedeniyle kendisine pay kalmayacağını hesap edebildiği halde, yüksek miktarlarda masraf yaparak bağımsız bölümlerin cebri icra kanalıyla satışını gerçekleştirdiği anlaşıldığından, mahkemece, taşınmaza konulan haciz bakımından davalının iyiniyetli olmadığı ve davaya konu haczin muvazaalı olduğunun kabulü ile kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-
Hacizlerin konulduğu tarihlerde taşınmazlar dava dışı arsa sahibi adına kayıtlı olup, tapuda kat karşılığı inşaat sözleşmesine ilişkin herhangi bir kayıt ya da şerhin bulunmadığı bir aşamada, arsa sahibinin kefil olduğu dava dışı şirketlerin bankalara olan borçları nedeniyle taşınmazlara hacizler konulduğu-  Tapu sicilinin aleniliği ve tapuya güven ilkesi gereğince, tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak haciz koyduran davalı bankalardan bağımsız bölümler üzerinde inceleme yaparak kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, inşaatın devam ettiğini ve bu taşınmazların yükleniciye ait olduğunu araştırmalarının beklenemeyeceği- Tapudaki kayda güvenerek haciz koyduran davalı bankaların iyiniyetli üçüncü kişi olarak kabul edilecekleri ve haciz şerhlerinin kaldırılmasına ilişkin istemin reddi gerektiği- "Davacı yüklenicinin edimlerini yerine getirerek kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre kendisine isabet eden dava konusu bağımsız bölümleri almaya hak kazandığı, dava dışı arsa sahibinin taşınmazlar üzerinde hak sahibi olmadığı, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin tapu kaydına şerh olarak konulmamış olmasının hacizlerin kaldırılmasına engel teşkil etmeyeceği ve haciz şerhlerinin kaldırılması gerektiği" (direnme kararının değişik gerekçeyle onanması görüşü) görüşü ile "haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı taşınmaz için mülkiyet iddiasında bulunan şikâyetçinin icra hukuk mahkemesinde haczin kaldırılmasını isteyebileceği, istihkak davası açamayacağı, davalı bankalar tarafından haciz şerhlerinin konulduğu tarihlerde dava konusu bağımsız bölümlerin dava dışı arsa sahibi adına kayıtlı olduğu, tapuya güven ilkesi gereğince hacizlerin geçerli olduğu" (genişletilmiş gerekçeli) görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
14.11.2016 ve 19.06.2017 tarihlerinde borçlu adına kayıtlı olan taşınmaz üzerine haciz şerhi işlendiği, bu tarihlerden önce taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulmuşsa da aile konutu şerhinin hacze engel olmadığı, İİK'nın 82/1-12 maddesi uyarınca meskeniyet şikayetinde bulunma hakkının takip borçlusuna ait olduğu, ibranameye dayalı borcun sona erdiği iddiasının takip borçlusu tarafından ileri sürülebileceği, ................... Asliye Hukuk Mahkeme'sinin ............... sayılı dosyası ile taşınmazın borçlu adına olan tapu kaydı iptal edilerek, şikayetçi adına tescil edilmişse de kararın haciz tarihinden sonra verilmesi ve şikayetçinin taşınmazı üzerindeki takyidatlarla birlikte iktisap ettiği dolayısıyla hacizlerin kaldırılması talebinin reddedilmesinin hukuka uygun olduğu-
Taşınmaz malın haczedilmesi ile birlikte İİK 91. maddesi ve TMK'nın 1010. maddesi gereği tasarruf yetkisinin kısıtlandığı, hacizli taşınmazı devralan kişinin haczi koyduran alacaklının söz konusu taşınmazı paraya çevirmek suretiyle alacağını elde etmesine katlanmak zorunda olduğu, taşınmazın haczedildiği tapu kütüğünden anlaşılmakta ve borçlu ile işlem yapan kimsenin de bu haczi bilerek ve sonuçlarını göze alarak devraldığı, ........... tarihli ............ İcra Müdürlüğü'nün ihtarnamesinde taşınmazların hacizli olarak devralındığı, hacizden kaynaklı borçtan şikayetçinin sorumlu olduğu belirtilmiş olup iptali gerektirir bir husus bulunmadığı-
Haciz tarihinden sonra taşınmazın üçüncü kişi lehine tapu iptal tescil kararı verilip kesinleşmesinin haciz tarihindeki mülkiyetin durumuna bir etkisinin olmadığı, tescil kararı hacizden sonra verildiğinden ve tapu kaydındaki hacizlerin kaldırılması yönünde bir hüküm bulunmadığından bu karar sebebi ile ihalenin feshine karar verilmesinin isabetsiz olduğu, taşınmaz ihalesinde takibin tarafları dışında taşınmazı ihalede satın alan üçüncü kişilerin de menfaatinin korunması gerektiği, aksinin kabulü hâlinde ihaleye olan talep ve talip azalacağından, icra takibinin ve borçlunun sorumluluğunun etkisizleşmesine yol açacağı-
Haciz tarihi itibariyle satış vaadi sözleşmesinin tapuya şerh edilmiş ve süresinde satış vaadi alacaklısınca dava açılmış olması, devamında taşınmazın şikayetçi tarafından satın alınması nedeniyle haczi kendisine karşı geçerli olmayacağından haczin kaldırılması" talebine ilişkin 3. kişinin icra mahkemesine başvurusunda, icra mahkemesince, işin esasına girilerek sonuca göre kabul yada ret kararı verilmesi gerekirken, genel mahkemelerin görevli olduğu gerekçesi ile istemin "görev yönünden reddinin" isabetsiz olduğu-
Şikâyetçi vakfın dayanak yaptığı tescile ilişkin mahkeme kararı tapu kütüğüne tescil edilmediğinden vakfın şikâyet hakkı doğmadığı; dolayısıyla şikâyetçi vakfın haczin kaldırılmasını talep edemeyeceği- Bu hususun icra mahkemesince kendiliğinden gözetileceği- Şikâyetçinin mülkiyet hakkını tapu kütüğüne tescil ettirmek sureti ile her zaman şikâyet yolu ile haczin kaldırılmasını isteme hakkına sahip olduğu- Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerektiği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • kayıt gösteriliyor