İİK'in 89. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen birinci haciz ihbarnamesi ile borçlunun hamiline ait olmayan veya cirosu kabil bir senede müstenit bulunmayan alacak veya sair bir talep hakkının veya üçüncü bir şahıs elindeki menkul bir malın haczi halinde, keyfiyetin üçüncü şahsa duyurulması amaçlandığı- Taşınmazların İİK. 89. maddesine göre haczedilemeyeceği- Somut olayda üçüncü kişi 2. haciz ihbarnamesine verdiği cevapta "ayrıca satış bedeli KDV hariç 462.500 TL olan bir adet daire alacağı vardır" şeklinde beyanda bulunmuş olup, sözleşmeden kaynaklı olarak borçluya 462.500 TL değerinde bir daire teslim borcu olduğunu kabul ettiği ancak 462.500 TL para borcunun bulunduğuna ilişkin bir kabulünün bulunmadığı için bu miktar para borcunun zimmetinde sayılması ve 3. haciz ihbarnamesi gönderilmesinin mümkün olmadığı- İkrar edilen borcun para borcu olmayıp daire teslim borcu olduğu- Daire teslim borcunun 462.500 TL satış bedelli olduğunun bildirilmesi de borcun para borcu olduğu şeklinde yorumlanamayacağı- Şikayet konusu 3. haciz ihbarnamesinin haczin neye ilişkin olduğu, hangi miktar için yapıldığı kısmına 1 ve 2. haciz ihbarnamelerinden farklı olarak "borçlunun nezdinde bulunan KDV hariç 462.500 TL satış bedelli bir adet taşınmaz hak ve alacağının haczi" ifadeleri yazıldığından borcun üçüncü kişinin zimmetinde sayılmasına bu yönde de imkan bulunmadığı-
İİK’nın 91'inci maddesi uyarınca ihtiyati haciz kapsadığı alacak miktarı kadar mahcuzları sınırlandırdığından ve borçluların takibin kesinleşmediği aşamada ihtiyati haciz kararında yazılı alacak miktarını ödediğinden icra müdürünün hacizleri kaldırmasında usulsüzlüğün bulunmadığı, dolayısıyla ihtiyati haciz merasimini düzenleyen İİK’nın 264'üncü maddesi uyarınca ihtiyati haczin hükümsüz kalıp kalmadığının araştırılmasına gerek olmadığı, bu nedenle bozma kararında yer alan “…Diğer taraftan bir kısım borçluların ödeme emrine itirazlarının alacaklıya hangi tarihte tebliğ edildiği ve alacaklının İİK.nın 264/2. maddesinde yazılı 7 günlük sürede itirazın kaldırılmasını isteyip istemediği veya mahkemede itirazın iptali davası açıp açmadığı ve böylece ihtiyati haczin hükümsüz kalıp kalmadığı araştırılmamıştır. Alacaklı tarafından maddede yazılı sürelere riayet edilmesi şartıyla, borçluların ödeme emrine itirazı üzerine İİK.nın 66. maddesi gereğince durdurulması ve asıl alacağın ödenmesi hacizlerin kaldırılmasına neden olmaz. O hâlde mahkemece, icra müdürlüğünün hacizlerin kaldırılmasına yönelik kararı yönünden yukarıda açıklanan ilkeler ışığında araştırma yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde şikayetin kabul edilmesi isabetsizdir…” şeklindeki paragrafların, çıkartılarak yerine “…O hâlde mahkemece, şikâyetin reddi yerine yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir…” sözcüklerinin yazılması gerektiği-
Haciz şerhinin usulsüz konulduğunun saptanması veya lehtarın talebi üzerine kaldırılması mümkün olduğu gibi Türk Medeni Kanununun 1010. maddesi uyarınca borcun ödenmesi, icra takibinin düşmesi ya da herhangi bir sebeple sona ermesi halinde de taşınmaz kaydının terkininin mümkün olduğu- Davacı tarafından açılan tapu iptali ve tescil davası sonucu mahkeme taşınmazın bir bölümünün davacı adına tesciline karar verilmiş ve bu karar kesinleşmişse, bu davadan önce tesis edilen haciz şerhinin terkininin mümkün olmadığı-
Haciz şerhinin usulsüz konulduğunun saptanması veya lehtarın talebi üzerine kaldırılması mümkün olduğu gibi Türk Medeni Kanununun 1010. maddesi uyarınca borcun ödenmesi, icra takibinin düşmesi ya da herhangi bir sebeple sona ermesi halinde de haciz şerhinin terkininin mümkün olduğu- Tapu iptali ve tescil davası nedeniyle dava konusu taşınmazlar üzerine, kayıt malikinin vergi borçları nedeniyle kamu haczi konulmasından sonra ihtiyati tedbir şerhi konması halinde haciz şerhlerinin kaldırılmasına karar verilemeyeceği-
Taşınmaz mülkiyetinin tescille kazanılacağı, miras, mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma halleri ile kanunda öngörülen diğer hallerde, mülkiyetin tescilden önce kazanılacağı, bu hallerin varlığında malikin tasarruf işlemleri yapabilmesinin mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlı olduğu-
Yetki belgesine istinaden alacaklı tarafından açılan ortaklığın giderilmesi istemine ilişkin davada, HUMK mülga mad.440 uyarınca sulh hukuk mahkemelerinin kararları karar düzeltmeye tabi olmasa da, dairenin hükmün düzeltilerek onanmasına ilişkin kararında maddi hata bulunması nedeniyle davalının karar düzeltme isteminin incelenmesi gerektiği- Ortaklığın giderilmesi davasına dayanak teşkil eden takip dosyasının takipsizlik nedeniyle işlemden kaldırıldığı, icra dosyasının incelenmesinde ise taşınmazın bağımsız bölümü üzerinde bulunan haciz şerhinin düştüğü belirtilerek kaldırılması için Tapu Müdürlüğüne yazı yazıldığı, UYAP üzerinde yapılan kontrolde dava konusu bağımsız bölümün tapu kaydı üzerindeki haciz şerhinin de kaldırıldığının anlaşıldığı, haczin yenilendiğine ilişkin bir belge ve bilgi bulunamadığı bu nedenle, davacının dava açmakta hukuki yararı kalmadığı-
Tapu iptali ve tescil davasının, taşınmazın davalı adına kayıtlıyken haciz şerhi konulduktan sonra açılması ve haciz şerhinin usulsüz konulduğunun kanıtlanamaması gibi, davacı tarafından davalı (borçlu) aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının kabulle sonuçlanıp temyiz edilmeksizin kesinleşmesi de gözetildiğinde mahkemece, koşulları oluşmayan haciz şerhinin kaldırılmasına yönelik davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Para alacağının korunması için ihtiyati tedbir yoluna değil, ihtiyati haciz yoluna başvurulabileceği- Davacı vekili her ne kadar isteminde "ihtiyati tedbir" istemişse de, davacının amacı (iş kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemiyle davalı) para alacağını teminat altına almak olduğundan HMK. mad. 33 gereğince, talep hakkında ihtiyati haciz hükümlerinin uygulanması ve bu hükümler çerçevesinde talebin değerlendirilmesi gerektiği- Haksız bir fiile dayalı olarak bir zararın meydana geldiği açık olup, sadece maluliyet oranı ve kusur durumu çekişmeli olduğundan ve haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında tazmin yükümlülüğü olay tarihi itibariyle muaccel hale geleceğinden, ihtiyati hacizde yakın ispat koşulu gerçekleşmiş olup, mahkemece davacının ihtiyati haciz isteminin hangi alacaklara ve taşınmaz veya taşınmazlara ilişkin olduğu somut olarak açıklatıldıktan sonra, davacının tazminat talebi ile orantılı ve davalı şirketin ticari hayatını etkilemeyecek biçimde "tedbirde ölçülülük" ilkesine uygun bir ihtiyati hacize karar verilmesi gerektiği- Yargılamanın her aşamasında toplanan delillerin niteliğine göre yeniden ihtiyati tedbir yada ihtiyati haciz talep edilmesi ve bunun yeniden değerlendirilmesi mümkün olduğu-  HMK. mad. 341/1 gereğince, ihtiyati haciz talebinin reddi yada ihtiyati haciz talebinin kabulü halinde itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabileceği-
Arsa sahibi aleyhine açılan tapu iptali ve tescili davasında yargılama aşamasında tüketici mahkemesinin yazısı ile tapu kaydına "kesinleşmemiş mahkeme kararı vardır" şerhi yazılması halinde önceden tesis edilen ipotek ve haciz şerhlerinin kaldırılması olanağı bulunmadığı- Hükmün kesinleşmesinden sonra tapu kaydına yazılan şerhlerin lehdarlarının tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka ayni hak kazanan üçüncü kişi konumunda sayılmayıp TMK mad. 1023'ün korumasından yararlanamayacakları-
Gayrimenkulün haczi ile tasarruf hakkının kısıtlanacağı, tasarruf yetkisi kısıtlamalarının şerh verilmekle taşınmaz üzerinde sonradan kazanılan hakların sahiplerine karşı da ileri sürülebileceği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • kayıt gösteriliyor