-
4949 sayılı Kanuna ait Hükümet Tasarısı Gerekçesi
«Maddeyle, hacizli taşınmazın el değiştirmesi hâlinde İcra ve İflâs Kanununun 148/a maddesinin, taşınmazını ipotek ettirenin ya da ipotekli taşınmazı daha sonra satın alanın ya da bunların haleflerinin tapu sicil müdürlüğüne yurt içinde bir tebligat adresi bildirmek zorunda olduklarına ilişkin hükmüne uyum sağlamak ve böylece adres değişikliği hâlinde takiplerin sürüncemede kalmasının önüne geçmek amaçlanmıştır.»
-
3494 sayılı Kanuna ait Hükümet Gerekçesi
«Haczedilen gayrimenkulün kıymet takdirinin ve satışa ilişkin ilânının gayrimenkulün ilgililerine ve bu arada alacaklılara tebliği gerekmektedir. Diğer ilgililerin tapu dairesinde adresleri bulunduğu halde, haciz koyduran alacaklıların adresleri tapuya bildirilmemekte ve bu durum uygulamada güçlükler yaratmaktadır. Gayrimenkulün bütün ilgililerine gereken tebligatın yapılmasını sağlayabilmek için, haciz koyduran alacaklıların ad ve adreslerinin de, hacizle birlikte, tapuya bildirilmesini öngören ve adresi değişen alacaklılara yeni adreslerini bildirme yükümlülüğü getiren bir hükmün maddeye eklenmesi zorunlu bulunmuştur»
-
538 sayılı Kanuna ait Hükümet Tasarısı Gerekçesi
«Medeni kanun hükümlerine göre, haciz bizatihi gayrimenkulün ferağına mâni değildir.
Yalnız mahcuz malın satışının istenmesi o gayrimenkulün ferağına imkân bırakmayacak ve satış bedelinden itibaren bahis mevzuu ferağdan men kaydı tapu siciline geçirilecektir. Bu bakımdan 23. maddede gerekli tâdil yapılmıştır. Haczin tesirleri ise, ancak gayrimenkulün ahara satılması halinde, haczin ona karşı da dermeyan edilmesini mümkün kılmaktan ibaret kalmaktadır. Binaenaleyh, haciz şerhine rağmen, mahcuz gayrimenkul üçüncü şahsa satılabilecek, fakat bu takdirde üçüncü şahıs borcu ödenmedikçe, haczin neticelerine,ezcümle gayrimenkulün evvelki malikin borcu için icra marifetiyle paraya çevrilmesine, boyun eğmek mecburiyetinde kalacaktır. Bu suretle yeni metnimiz evvelki tatbikata nazaran mühim bir değişiklik ortaya koymuş ve eski tatbikat içinde unutulan MK. prensiplerini teyit etmiş bulunmaktadır. Bununla beraber haciz kaydının, yeni hükümler dairesinde ifade edilen mahdut tesiri ile dahi ilânihaye gayrimenkulü takyit etmesi doğru görülmemiştir. Bunun için de haciz kaydının, satış istenmesi üzerine 123. madde mucibince artık ferağdan men şekline girmesi veya iki senenin müruru ile doğrudan doğruya hükümden düşmesi uygun görülmüştür. Bununla mütenasır olarak haciz kaydının iki senenin sonunda nihayet bulacağı keyfiyetinin tapu sicil muhafızlığı tarafından re’sen nazara alınacağı hususu açıklanmış ve bugün tatbikatta ve bilhassa icra takiplerinin büyük bir yekün tuttuğu ve adliye yangınına maruz kalmış İstanbul’da şikâyeti mucip olan, hukukî kıymetini kaybetmiş haciz şerhinin terkini için icra dairesinin müracaatını tahrik etmek lüzumuna nihayet verilmiştir.»
-
6103 sayılı TTK.'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna ait Adalet Komisyonu Gerekçesi
Türk Ticaret Kanununun 1366 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca icra müdürü, ihtiyatî haciz kararını geminin kayıtlı olduğu sicile bildirmekle yükümlüdür. Aynı Kanunun 1382 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kural gemilerin kesin haczinde de uygulanır. Bu sebeple, 2004 sayılı Kanunun 91 inci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde aynı kuralın tekrar edilmesine gerek kalmamıştır. Dolayısıyla, sicile yapılacak bildirim hakkındaki kaydın metinden çıkarılması gerekmiştir.