Yerleşmiş Yargıtay uygulamalarına göre asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunmasının yoksulluk nafakası bağlanmasına engel olmadığı gibi nafakanın kaldırılmasına gerektirici sebep olarak da kabul edilmeyeceği, dava tarihi itibariyle tarafların gelirleri karşılıklı olarak değerlendirilerek nafakanın kaldırılması yerine indirilmesi hususunun da düşünülerek hüküm kurulması gerekeceği-
Emekli olan ve sürekli ve düzenli geliri olan davacı için yoksulluğa düşme şartları gerçekleşmeyeceğinden yoksulluk nafakası isteğinin reddi gerekeceği-
Boşanma ile birlikte davalının, daha önceden almış olduğu, yetim maaşından yararlanacağı bilinerek yoksulluk nafakasına hükmedildiği gibi, dul ve yetim maaşının miktar itibariyle yoksulluğu ortadan kaldırmadığı böylece yoksulluk nafakasının tamamen kaldırılması isteminin reddi gerekeceği-
Hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesi için, kişinin kendisini yoksulluktan kurtaracak düzeyde güvenli, düzenli ve devamlı bir gelirin varlığının kanıtlanması gerekeceği-
Yoksulluk nafakasının kaldırılması koşullarının oluşmadığı dikkate alınmaksızın nafakanın tümden kaldırılmasının doğru olmayacağı, ancak, karşı davalının çalışması sonucunda mali durumunun olumlu yönde değiştiği dikkate alınarak nafakanın TMK'nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesine uygun bir oranda indirilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Dava tarihinde nafaka tedbir nafakası mahiyetinde olup kararın kesinleşmesi ile yoksulluk nafakasına dönüştüğüne göre anılan kararın kesin hüküm olması göz ardı edilerek nafakanın dava tarihi tarihinden itibaren kaldırılmasına karar verilmesinin doğru olmayacağı, mahkemece iddianın sabit olması halinde boşanma kararının kesinleşme tarihinden itibaren hüküm ifade etmek üzere yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Sırf boşanmayı sağlayabilmek için, bilerek ve isteyerek mali gücünün üzerinde bir yükümlülüğü üstlenen ya da karşı tarafın mali durumunun iyi olduğunu ve geçinmek için nafakaya ihtiyacı olmadığını bilen kişinin, sonradan bu yükümlülüğün kaldırılması veya azaltılması yönünde talepte bulunması da iyiniyet, doğruluk-dürüstlük ve sözleşmeye bağlılık ilkeleri ile bağdaşmayacağı-Ancak Borçlar Kanununun 19 ve 20. Maddelerine aykırı bulunmayan karşılıklı sözleşmelerde, edimler arasındaki denge, umulmadık gelişmeler yüzünden sonradan bozulacak olursa, sözleşme koşullarının değişen koşullara uyarlanacağı-
Davada, aylık 100.-YTL fark üzerinden yıllık toplam 1.200.-YTL (fark) yoksulluk nafakası istenmiş olup bu miktar direnme kararının verildiği tarihte yasal temyiz edilebilirlik sınırının altında kalmakta ise de nafaka davalarının hukuki niteliği ve hükmedilecek miktarın takip eden yıllar için istenebilecek nafaka miktarına etkisinin ard etkisi kapsamında değerlendirilmesinin gerekeceği-
Boşanma kararından sonra davalının isteğe bağlı sigortalı olarak çalışmaya başlaması, kendisini geçindirecek kadar kazancının olması, nafaka alacağının birikmesi ve bu durumun taraflar arasında tehdit ve müessir fiil olaylarına sebep olacak boyuta ulaşması nazara alınmadan ve bu hususlar tartışılmadan yetersiz gerekçe ile yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin reddinin doğru olmayacağı-