Eşlerin sadakat yükümlülüğünün evlilik birliği süresince geçerli olduğu ve boşanma yönünde oluşan karar kesin hüküm halini alıncaya kadar bu yükümlülüğün devam edeceği, davacı-karşı davalı (kadın)'ın bu yükümlülüğünü ihlalinin, diğer taraf bakımından boşanma sebebi oluşturacağı, ortaya çıkan bu yeni hadisenin, kocanın davasının sonucunu ve tarafların kusur durumları ile boşanmanın fer'i sonuçlarını etkileyecek nitelikte olduğu-
İhtarın Türk Medeni Kanununun 164. maddesi ile 27.3.1957 günlü 10/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına uygun bulunmamasına göre geçersiz ihtara dayanılarak açılan davanın reddi gerekeceği- Tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davalı kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği-
Evliliğin tespitinin evlenme tarihinde yürürlükte bulunan hükümlere göre yapılacağı-
Evlilik birliğinde eşlerin sadakat yükümlülüğünün evlilik devam ettiği sürece arandığı ve boşanma kararı kesin hüküm halini almadan eşlerden biri bu yükümlülüğe aykırı davranırsa o taraf bakımından kusur oluşturacağı-
Eşlerden birinin sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışı, boşanma davasının açılmasından sonra meydana gelmiş olsa bile, bu hususun diğer eş tarafından iddiadan ibaret kalmayacak şekilde delillendirilmesi durumunda, mahkemece bu iddianın davayı etkileyen önemli bir hadise olduğu kabul edilerek üzerinde durulması gerekeceği, sadakatsizlik iddiasının sabit olması, kusur belirlemesi ve buna bağlı olarak takdir edilecek boşanmanın sonuçlarından olan yoksulluk nafakası (TMK md.175) ve tazminat (TMK md. 174/1-2) taleplerinin bundan etkileneceği-
Her iki tarafın da birliğin mutluluğunu sağlama konusunda özveride bulunmadıkları bu husustaki yasal yükümlülüklerine (TMK.m.185/2) aykırı davrandıkları, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, bu sonuca ulaşılmasında tarafların açıklanan kusurlu tutum ve davranışlarının aynı oranda etkili olduğu görüldüğünden, tarafların eşit kusurlu olduklarının kabul edilmesinin gerekeceği ve bu sebeple, davalı kadın da boşanma davası açmakta haklı olduğundan, kadının karşı boşanma davasının da kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddinin doğru olmadığı - Karşı boşanma davası hakkında, bu yönde hüküm kurulmak, aynı sebeple incelenebilir hale gelen, davalı-davacı (kadın)'ın, maddi ve manevi tazminat, yoksulluk nafakası, vekalet ücreti ve yargılama giderleri bakımından buna göre yeniden hüküm tesis edilmek üzere; karşı boşanma davası hakkındaki hükmün bozulmasının gerektiği-
Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kocanın bir başka kadınla ilişkisi birinci derecede etkili olduğundan, az kusurlu olan davalı-karşı davacı (kadın) yararına TMK 174/1. ve 2. maddesi gereğince uygun miktarda maddi ve manevi tazminat takdiri gerektiği-
Kocanın, ailesinin evlilik birliğine müdahalelerine sessiz kaldığı, birlik görevlerini yerine getirmediği, kocanın annesinin kadına hakaret ettiği, kadının da güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, bu durumda davalı-davacı kadın ağır kusurlu kabul edilip bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davacı-davalı koca lehine manevi tazminat (TMK.m.174/2) takdir edilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu, TMK 185/3. ve 186/3. maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek “dava tarihinden geçerli olmak üzere” kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği-
Boşanma istemli davada, boşanma veya ayrılık davası açılınca hakimin, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, malların yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (resen) almak zorunda olup, TMK 185/3. ve 186/3. maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek “dava tarihinden geçerli olmak üzere” davalı kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği-