İİK.nun 50. maddesi göndermesi ile icra takipleri hakkında da uygulanması gereken, HMK.nun 20. maddesi gereğince; görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi halinde, taraflardan birinin, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerektiğinin, aksi takdirde, bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin hükme bağlandığı-
İtirazın iptali davasını gören mahkeme, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyebilir ancak bunun için davalı borçlu tarafından ödeme emrine itiraz dilekçesinde, icra dairesinin yetkisine ilişkin itirazlarını bildirmesi gerektiği- Eldeki davada, davalının ödeme emrine itiraz dilekçesinde, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı bulunmadığından mahkemece icra dairesinin yetkisine yönelik karar vermesi beklenemeyeceği-
İş kazası sonucu malul kalan çalışanın çalıştığı şirket ait tüm araçların satılarak içinin boşaltıldığı, tasfiye kararı alınan şirkette tasfiye memurunun şirket mevcudunu azaltmak suçundan ceza aldığını, açılan tasarrufun iptali davasının (kısmen) kabulüne karar verildiğini, davalıların şirketin içini boşaltmalarından sonra aynı adreste aynı amaçlı kurulan şirket aleyhine başlatılan takipte yetkiye ve borca itirazlar edildiğini ileri sürerek itirazın iptalini istemiş olup davalılara isnat edilen mal kaçıma eylemleri haksız fiil niteliğinde olduğundan, ve haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkili (HMK. 16) olduğundan, davacıların kendi yerleşim yeri icra müdürlüğünde takip yapabileceği; "takibin davalıların ikametgahında yapılması gerektiği" görüşü ile  "sorumluluk davasın(TTK 553),  TTK. 561 uyarınca şirket merkezinin bulunduğu yer Asliye Ticaret Mahkemesinde açılacağından, davacıların ikamethagında açılan takibin yetkisiz yerde açılmış olduğu" görüşünün isabetsiz olduğu-
Yetki itirazının kabulü halinde, yetkili icra dairesine gelen icra dosyasının ilk takip dosyasının devamı olduğu ve  zamanaşımının hesabında ilk takip tarihi nazara alınacağı- Yetkisiz icra dairesindeki borçlunun kabulü dışındaki hiçbir takip işlemi yetkili icra dairesince geçerli sayılamayacağı- Alacaklı taraf icra takip dosyasının yetkili icra dairesine intikalini sağladıktan sonra, borçluya yeni bir ödeme emri tebliğ ettirmeden, ortada mevcut ve geçerli bir icra takibi olmaması sebebiyle itirazın iptali davası koşulları oluşmadığından bu davanın dinlenemeyeceği-
Takip konusu alacak murisin vefat tarihinden sonraki bir tarihe ilişkin olduğundan borçlu terekenin borcu sebebiyle değil, şahsi borcu nedeniyle takip edildiği- Bu nedenle borçlunun mirasın reddine ilişkin mahkeme kararına dayanarak takibin iptalini istemesinin bir dayanağı olmadığı- Şikâyetin takip hukukunu ilgilendirdiği ve bununla icra ve iflas memurunun takip hukukuna ilişkin hükümleri uygulamadığı veya yanlış uyguladığının ileri sürüldüğü- İtirazda ise alacağa karşı ve dolayısıyla maddi hukuk hükümlerine dayanıldığı- Örneğin alacağın mevcut olmadığı, hükümsüz olduğu, alacağın alacaklının talep ettiği miktarda olmadığının, takas gibi bir sebeple ileri sürüleceği (Pekcanıtez, H.: İcra-İflas Hukukunda Şikayet, Ankara 1986, s. 26)- İcra müdürünün kendiliğinden gözetmesi gereken hususlar dışında kalan takip hukukuna ilişkin sebeplerin itiraz sebebi oluşturacağı-
İİK'nun 50. maddesi göndermesi ile icra takipleri hakkında da uygulanması gereken, HMK'nun 20. maddesi gereğince; görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi halinde, taraflardan birinin, bu karar süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerektiği; aksi takdirde, bu mahkemece "davanın açılmamış sayılması"na karar verilmesi gerektiği-
İstihkak davasının asıl icra takibinin yapıldığı yer mahkemesi ile davalının yerleşim yeri mahkemesinde (davalının birden fazla olması halinde bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde) açılabileceği- 
İtirazın iptali davasının görülebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış, geçerli bir icra takibi olması gerektiği- Ortada, geçerli bir takibin bulunmadığı durumlarda, itirazın iptali davasının görülemeyeceği- İcra dairesinin yetkisine itiraz edildiği hâllerde, bu itiraz usulünce incelenip sonuçlandırılmadığı sürece açıklanan şekilde geçerli bir takibin bulunmayacağı-
Borçlu gerçek kişiler ile alacaklı arasında yapılan yetki sözleşmelerinin geçersiz olduğu (HMK. mad. 17)-
Takibe konu bono incelendiğinde, keşideci ve lehtar, şirket niteliğinde olduklarından ve dolayısıyla tacir sıfatını haiz bulduklarından HMK.nun 17. maddesi gereğince tacirler arasında düzenlenen yetki sözleşmesinin geçerli olduğu, taraflarca aksi kararlaştırılmamışsa takibin yetki sözleşmesinde belirlenen yerde başlatılmasının gerekeceği- Avalist borçlu, tacir olmadığından HMK.nun 17. maddesi uyarınca yapılan yetki sözleşmesinin kendisini bağlamayacağı, bu sebeple yetki itirazının kabulü yönündeki karar, avalist borçlu yönünden doğru olup, icra dosyasının adı geçen borçlu yönünden tefriki ile yetkili icra dairesine gönderilmesine karar verilmesi gerekeceği- Varlığı sona eren tüzel kişinin organı bulunduğundan söz edilemeyeceği gibi hukuki işlemlerin tarafı olarak adına işlemler yapılabileceğinden ve bu kapsamda bir davada taraf ehliyeti bulunduğundan da söz edilemeyeceği- Taraf ehliyetinin dava şartı olduğu, dava sırasında mevcut olan dava şartı, yargılama sırasında ortadan kalkmış ve tamamlanabilir dava şartı ise bunun tamamlanması için ilgili tarafa süre verilmesi gerekeceği-