Zamanaşımı süresi dolmadan 16.03.2015 tarihinde icra takibi başlatılmış ise de, davalının icra dairesinin yetkisine ve borca itirazı üzerine açılan itirazın kaldırılması davasında 02.05.2017 tarihinde icra dairesinin yetkisiz olduğu gerekçesiyle tarafların yüzüne karşı yetki itirazının reddine karar verildiği, on günlük süresinde kararı istinaf eden davacının daha sonra 28.06.2017 tarihinde istinaf isteminden feragat etmesi üzerine de icra mahkemesince 14.07.2017 tarihinde verilen ek kararla davalının istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verildiği ve böylelikle istinaf başvurusu yapılmamış sayılmakla icra mahkemesi kararının tefhimden itibaren on günlük sürenin sonunda 13.05.2017 tarihinde kesinleşmiş olduğu anlaşıldığından yetkisizlik kararının istinaf süresinin sonunda kesinleşmiş olması halinde iki haftalık süre içinde dosyanın yetkili icra dairesine gönderilmesinin 24/10/2017 tarihinde talep edildiiği ve bu tarih itibarıyla iki haftalık süre davanın kesinleştiği tarihi itibarıyla geçmiş olduğu gibi, davacının istinaftan feragat ettiği tarih esas alınsa bile yine geçtiğinden takibin yapılmamış sayılması gerektiği bu nedenle takip ve bu takibe yapılan itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasındaki her yargısal işlemin de zamanaşımını kesmediğinin kabul edileceği-
Borçlu icra dairesine yaptığı itirazda sözleşmeye itiraz etmemiş olup kira borçları, alacaklıya götürülecek borçlardan olduğundan, alacaklının, kira alacağı için ikamet ettiği yerdeki icra dairesinde takip yapabileceği-
12. HD. 08.06.2023 T. E: 2022/12359, K: 4131
Bonoda düzenleme yerinin Bakırköy olması sebebiyle takibin yetkili icra müdürlüğünde başlatıldığı, açığa bono düzenlenmesi mümkün olmakla senedin sonradan anlaşmaya aykırı olarak düzenlendiği iddiasının yazılı delille ispatlanması gerektiği, borçlunun borcu olmadığı iddiasını da İİK'nın 169/a maddesinde yazılı olan delillerle ispatlayamadığından ve............... Ağır Ceza Mahkemesi'nin ................... sayılı dosyasında da borçlu iddialarını destekler delil bulunmadığından davacının istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Borçlu tarafından süresi içinde yetkiye, borca ve faize itiraz edildiği, çekin keşide yerinde İstanbul yazılı olması sebebiyle takibin yetkili yerde başlatıldığı, borca itiraz konusunda İİK'nın 169/a maddesinde sayılı belgelerle borcun olmadığının ispatlanamadığı, mahkeme dosyasında alınan ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporuna göre talep edilen faiz miktarı ve oranının yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Taraflar arasındaki yetki sözleşmesinin münhasır olmayan yetki sözleşmesi olması ve borçluların ikametgahları ile takip dayanağı bononun düzenleme yerinin Ankara olması nedeniyle borçluların yetki itirazlarının yerinde olmadığı, İİK'nın 169/a-1 maddesi gereğince borçluların ödeme iddialarını takip konusu senede atıf yapan bir ödeme belgesi ile ispatlayamadıkları ve mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporundaki hesabın doğru olduğu gerekçeleri ile borçluların istinaf başvurularının esastan reddine hükmedilmesinin isabetli olduğu-
Yasada yetki hususunun en geç Bölge Adliye Mahkemesi kararıyla çözümlenmesi sisteminin benimsendiği açıkça görüldüğünden, yetki hususunu inceleyen Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı özellikle HMK.'nin 362/1-c madde hükmü de gözetildiğinde, 'temyiz yoluna başvurulmasının mümkün olmadığı' sonucuna varılması gerekeceği-
İİK.'nin 50. maddesi göndermesi ile icra takipleri hakkında da uygulanması gereken, HMK.'nin 20. maddesi gereğince; görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi ve taraflardan birinin, bu karar süresi içinde kanun yoluna başvurmaması sonucu, kararın kesinleşmesi halinde, kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak 'dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini' talep etmesi gerekeceği- Aksi takdirde, bu mahkemece 'davanın açılmamış sayılmasına' karar verileceği- Aynı kuralın, takip hukukunda da geçerli olduğu-
Takip dayanağı çeklerdeki keşide yeri ve muhatap bankanın bulunduğu yerin İstanbul olduğu gerekçesiyle davacının yetki itirazının reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
İcra ve İflas Kanunu'nun 50/1. maddesine göre para ve teminat borçlularına ilişkin icra takiplerinde yetkili icra dairesinin HMK'nın 447/2 . maddesi atfı ile HMK'nın yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile uygulanmak suretiyle belirleneceği- Takip dayanağı olan akdin yapıldığı icra dairesinin de takipte yetkili olduğu, buna göre; çeke dayalı takip, genel yetkili yer olan borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesinde muhatap bankanın bulunduğu yer ödeme yeri sayıldığından buradaki icra dairesinde ve ayrıca İİK'nın 50/1 maddesi uyarınca çekin keşide edildiği yerdeki icra dairesinde yapılabileceği-