İİK'nın 50. maddesi göndermesi ile icra takipleri hakkında da uygulanması gereken, HMK'nın 20. maddesi gereğince; görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi halinde, taraflardan birinin, bu karar süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekeceği- Aksi takdirde, bu mahkemece "davanın açılmamış sayılmasına" karar verileceği- Aynı kuralın, takip hukukunda da geçerli olduğu-
HMK'nın 20. maddesinin, İİK'nın 50. maddesinin göndermesi ile genel haciz yolu ile ilamsız takiplerde de uygulanabileceği-
İtirazın iptali davasının takip talebiyle sıkı sıkıya bağlantılı olduğu ve takip talebinde dayanılan borç ve borcun sebebi ile bağlılığın asıl olduğu belirtildiği, bu anlamda borcun sebebinin gösterilmemesinin usule aykırı olduğu-
Alacaklının franchise sözleşmesine ve teminat senedine dayanarak ilamsız takibe başladığı, sözleşmenin 18. maddesinde ve dayanak senette İstanbul mahkemelerinin (icra dairelerinin) yetkili kılındığı, sözleşmenin taraflarca imzalandığı, senette de alacaklının lehtar ve borçlunun keşideci olduğu, tarafların ticaret şirketi olduğu bu durumda, sözleşmede ve senette düzenlenen yetki anlaşmasının tarafları bağladığının kabulü gerekeceği, aynı maddeye göre, taraflarca aksi kararlaştırılmamışsa takibin yetki sözleşmesinde belirlenen yerde başlatılması gerekeceği, borcun dayanağı olan sözleşme ve senette yetkili yer olarak ............... İcra mahkemelerinin belirlendiğinin ve kanunen yetkili kılınan genel veya özel yetkili icra dairelerinin de yetkisini devam ettirmek istedikleri yönünde bir ibare bulunmadığının görüldüğü, alacaklının, HMK’nın 17. maddesine uygun bir şekilde yetkili olan İstanbul İcra Müdürlüğünde takibe başladığı, HMK'nın 17. maddesinde düzenlenen yetki, kesin yetki niteliğinde olup, alacaklı tarafından sözleşmede belirlenen yerde takip başlatılmasının zorunlu olduğu- Borçlu yetki itirazı ile birlikte borca, faize ve faiz oranına itiraz etmiş olup alacaklı ile arasındaki akdi ilişkiyi (sözleşmeyi) açıkça inkar etmediği, akdi ilişkinin kabulüne ilişkin beyan bulunmaması borca itiraza etkili olmadığı gibi, borca itiraz, borcun olmadığı itirazı, akdi ilişkinin inkarı anlamına gelmeyeceğinden Bölge Adliye Mahkemesinin TBK'nın 89. maddesi yönünden yanılgılı değerlendirmesinin doğru olmadığı, o halde, incelenen İlk Derece Mahkemesinin davanın kabulü ile borçlunun yetki itirazının kaldırılmasına ilişkin kararının yerinde olduğu-
Eczaneler ticari işletme olduğu için, eczaneyi işleten eczacıların da TTK md. 12/1 hükmü gereğince “tacir” olduğu, tacir sıfatının, kanun koyucunun bir ticari işletmenin işletilmesi olgusuna bağladığı bir sonuç olduğu, buna göre eczacıların gerçek kişi tacir olduğu, o halde, eczacılar tacir olup bononun lehtarı da bir tacir olduğundan yetki sözleşmesinin geçerli olduğu-
Alacaklı vekili tarafından HMK'nın 20. maddesinde öngörülen iki haftalık yasal süre geçtikten sonra, ................ tarihinde dosyanın yetkili İstanbul İcra Müdürlüğüne gönderilmesinin talep edildiği ve icra müdürlüğünce dosyanın gönderilmesine karar verildiği, bu tarih itibari ile başvurunun HMK.'nun 20. maddesinde öngörülen iki haftalık kesin süre içerisinde olmadığı görüldüğünden, İlk Derece Mahkemesince; kamu düzeni ile ilgili olan HMK'nın 20. maddesi uyarınca re’sen takibin açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Alacaklının bir adet bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe başladığı, takip dayanağı bonoda, İstanbul Mahkemelerinin yetkili kılındığı ve tarafların tacir oldukları görülmekle, Anadolu İcra Dairelerinde takip başlatmasının usulsüz olduğu-
Yetkisizlik kararının kesinleşmesinden önce alacaklının dosyanın yetkili yere gönderilmesi talebinde bulunması geçerli olmakla birlikte, yetkisizlik kararının kesinleşmeden icra dosyası yetkili yere gönderilemeyeceği, gönderilmesi halinde ise ödeme emrinin iptalinin gerektiği - İlk Derece Mahkemesince, yetki itirazına ilişkin karar kesinleşmeden dosyanın yetkili yere gönderilmesine karar verildiğinin açık olduğu, bu nedenle söz konusu borca itiraz başvurusu üzerine muteriz borçlu hakkındaki ödeme emrinin iptali ile itirazların esasının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde istemin esası incelenerek sonuca gidilmesinin isabetli olmadığı-
Yetkisizlik kararının kesinleşmesinden önce alacaklının dosyanın yetkili yere gönderilmesi talebinde bulunması geçerli olmakla birlikte, yetkisizlik kararı kesinleşmeden icra dosyasının yetkili yere gönderilemeyeceği, gönderilmesi halinde ise ödeme emrinin iptalinin gerekeceği, o halde, İlk Derece Mahkemesince, yetki itirazına ilişkin karar kesinleşmeden dosyanın yetkili yere gönderilmesine karar verildiği açık olduğundan, iş bu borca itiraz başvurusu üzerine muteriz borçlu hakkındaki ödeme emrinin iptali ile itirazların esasının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekeceği-
Dava dosyasının incelenmesinde; davalı borçlunun hakkında başlatılan icra takibine "Takibe konu edilmiş işbu dekontlarda görüleceği üzere müvekkile gönderilmiş olan bedeller her ne kadar açıklamalarında "borç" yazılsa da, borç verme amacı ile gönderilmemiştir. Bu nedenle müvekkilin alacaklı tarafa karşı herhangi bir borcu bulunmamaktadır. Müvekkil aleyhine başlatılan işbu haksız ve mesnetsiz icra takibinde TAKİBE, ASIL ALACAĞA, FAİZ VE FER'İLERİNE; GÖREV VE YETKİYE AÇIKÇA İTİRAZ EDİYORUZ." şeklinde itiraz ettiği, yetkili icra dairesini belirtmediği, icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın usule uygun olmadığı-