Noter satışından sonra önceki malikin borcu nedeniyle araç kaydına konan haczin kaldırılması talebinin şikayet değil istihkak olarak değerlendirilmesinin gerekeceği-
Haciz sırasında -haciz baskısı ile- yatırılan paraya ilişkin olarak istihkak davası açılabileceği-
Dava konusu haciz adresinde başka takip dosyasından yapılan hacizde borçlu yetkilisinin hazır ve borca kefil olduğu, borçlu şirketin gidilen yerde faaliyet gösterdiğine dair vergi levhasının görülmüş olduğu dava konusu haciz ise bundan kısa bir süre sonra yapılmış olduğu ve önceki hacze konu mallarla benzer nitelikte eşyalar haczedilmiş olup; davalı üçüncü kişi ise borçluyu tanımadığını beyan ederek istihkak iddiasında bulunduğundan haczin İİK'nun 97. maddesi gereğince yapılması gerekirken aynı Kanun'un 99. maddesinin uygulanmasının hukuka aykırı olacağı-
Üçüncü kişinin açtığı “istihkak” ve İİK. mad. 97/17 gereğince karşı dava olarak açılan “tasarrufun iptali” davası niteliğindeki davada, ihtiyati haczin konulmasından sonra, alacaklı taraf 10 günlük yasal süresi içinde (İİK mad. 261/1), asıl takibe geçilmiş olduğundan, işin esasına girilerek tasarrufun iptali davasının görülmesi gerekeceği-
Üçüncü kişinin, aynı tarihli satış sözleşmeleriyle borçlunun ticari nitelikli iki aracını, kasko satış değerinden daha düşük bir bedelle satın aldığı, borçlu şirkete ait bir çok aracın da borcun doğum tarihinden sonra başka şirketlere satıldığı anlaşıldığından, tasarrufun iptaline konu olan araçların ticari mahiyette olduğu dikkate alınarak, mülkiyetleri borçlu şirket ortaklarına ait olsa da vergilerin kim tarafından ödendiği, şirket defterlerinde araçlarla ilgili kayıt bulunup bulunmadığı araştırılarak, İİK.nun 280/son maddesi göz önünde bulundurulmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, noter satışlarından sonra haciz konulduğu, mülkiyetin satışla üçüncü kişiye geçtiği gerekçesiyle istihkak iddiasının kabulü ve iptali davasının reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davacı ve borçlu şirketler arasında organik bağ bulunduğu, borçlu ile davacı 3.kişi şirketin aralarında alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik danışıklı işlemler yaptıkları, mahcuzları birlikte elde bulundurduklarından İİK.nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, bu yasal karinenin aksinin de davacı 3.kişi tarafından kesin ve güçlü delillerle ispatlanması gerektiği-
İstihkak iddiasının ileri sürülebilmesi (istihkak davasının dinlenebilmesi) için, ortada yetkili icra dairesi tarafından yapılmış geçerli bir haciz bulunmasının zorunlu olduğu, bu nedenle "takip konusu borcun ödenmiş olması", "icra dosyasında geçerli bir haciz tutanağı bulunmaması", "ödeme emrinin iptal edilmiş olması", "takibin iptal edilmiş olması", "konulmuş olan haczin süresi içinde satış istenmemiş olması nedeniyle düşmüş olması nedeniyle", "takip konusu kambiyo senedindeki imzaya yönelik itirazın kabul edilmiş ve bu kararın kesinleşmiş olması", "haczin kaldırılmış olması", "takipten feragat edilmiş olması", "istihkak iddiasından vazgeçilmiş olması", "haczedilen taşınırın bütünleyici parça niteliğinde bulunması" h a l l e r i n d e açılmış olan davanın "hukuki yarar yokluğu (veya "davanın konusuz kalması") nedeniyle reddedilmesi gerekeceği çünkü "geçerli bir haciz bulunma" koşulunun "dava koşulu" olup mahkemece yargılamanın her aşamasında re'sen gözetileceği-
İcra mahkemelerince verilecek kararların temyiz edilebilmesi için, dava değeri parasal sınırıyla ilgili 12.11.2010 gün ve 27757 sayılı Resmi Gazete’de ilan edilen Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde, 2010 yılı için belirlenen yeniden değerlendirme oranının % 7,7 olarak öngörüldüğü, buna göre; 2011 yılında icra mahkemelerince istihkak davaları sonucunda verilecek kararların temyiz edilebilmesi için, temyize konu dava değerinin 4.420,00 TL’sını geçmesi gerektiği, ayrıca istihkak davalarında dava değeri, alacak miktarı ile hacizli malın değerinden hangisi daha azsa ona göre belirleneceği, iki ayrı hacze yönelik aynı davada istihkak iddia edildiğine göre; dava değerinin her bir haciz açısından ayrı ayrı ele alınıp tayininin gerektiği-
Dava konusu haciz, borçlunun eski faaliyet adresinde yapılmış olduğundan; İİK'nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulü gerekeceği-