6183 sayılı kanundan kaynaklanan istihkak davalarında Yargıtay incelemesini yapacak olan dairenin 21. Hukuk Dairesi olduğu-
'Takip konusu alacak miktarı' ile 'haczedilen malın kıymeti'nden az olanının, istihkak davalarında davanın değerini oluşturduğu kabul edildiğinden, o değer üzerinden avukatlık ücreti ve tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
İİK.’nun 97/XIII maddesi uyarınca alacaklı yararına tazminata hükmedilebilmesi için, davacı üçüncü kişinin teminat yatırması halinde mahkemece takibin durdurulmasına karar verilmiş olması ve bu kararın uygulanmış olması gerekeceği; icra mahkemesince takibin ertelenmesine karar verilmiş olmasına rağmen üçüncü kişiden teminat alınması kararlaştırılmamış veya karar altına alınmış olsa bile bu teminat üçüncü kişi tarafından yatırılmamışsa, bu durumda takibe devam edileceğinden, istihkak davası yüzünden alacağın tahsilinin geciktiğinden söz edilemeyeceğinden alacaklı lehine tazminata hükmedilemeyeceği-
Tasarrufun iptali davasının, karşı dava şeklinde kural olarak 10 günlük cevap süresi içinde ya da en geç ilk oturuma kadar açılabileceği- İstihkak davasının hiç açılmamış sayıldığı durumlarda, karşı dava olarak açılan tasarrufun iptali davasının ayrılmasına yönelik verilen kararın yerinde olduğu, ayırma işleminden sonra tasarrufun iptali davasının asıl davadan bağımsız bir hal aldığından, İİK mad. 281 uyarınca genel mahkemelerde görülerek sonuçlandırılabilmesi için görevsizlik kararı verilmesi gerektiği-
Basit yargılama usulüne tabi (İİK. mad. 97/11) istihkak davalarında tarafların uyarılı davetiye ile duruşma gününden haberdar edilerek öncelikle taraf teşkilinin sağlanması, kendilerine davayı takip etme ve delillerini sunma imkânının verilmesi ve davaya ilişkin son diyeceklerini bildirme olanağının da tanınması (HMK. mad. 321) gerektiği, dava değerinin hacizli malın değeri ile alacak miktarından hangisi az ise ona göre belirleneceği, yargılama usulü farklı olduğu için istihkak davası ile birlikte ileri sürülen aşkın haciz ve kıymet takdiri ile ilgili şikayet başvurularının asıl davadan ayrılarak yargılamaya devam edilmesi gerektiği-
Temyiz defterine kaydedilmeyen ve harcı yatırılmayan “müddeti muhafaza dilekçesi”nin temyiz süresini kesmeyeceği-
Haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı taşınmaz için 3. kişinin açmış olduğu tapu iptal ve tescil davasının kabul edilip kesinleşmesi halinde bile bu durumun, haciz tarihindeki mülkiyet durumuna etkisi olmayacağı-. Tescil kararı hacizden sonra verildiğinden ve tapudaki hacizlerin kaldırılması yönünde bir hüküm taşımadığından, "haczin kaldırılması istemi"nin 3. kişinin genel mahkemede açacağı davada tartışılabileceği, icra mahkemesince bu konuda yapılan şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, tescil davasının sonucu beklenip, "istihkak davası" şeklinde nitelendirme yapılarak şikayetin kabulü ile "haczin kaldırılması" yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu- 
Takip borçlusunun iflas etmiş olması ve iflas kararının kesinleşmiş olması halinde İİK.nun 193/II maddesine göre haczin düşeceği ve davanın konusu kalmamış olacağından mahkemece "davanın konusu kalmadığından, dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde karar verilmesi ve yargılama giderlerinin davanın açılmasına neden olan tarafa yüklenmesi gerekeceği- Rehin kapsamındaki malların satışından sonra elde edilen gelirden rehin tutarı öncelikle ödenip artan kalır ise, kalan kısım masaya verileceğinden, İİK'nin 193/2. maddesinin uygulama imkanı bulunmadığı-