"Yasal hasım olan davalı borçluya tebliğ edilerek taraf teşkilinin sağlanması, davalı borçlunun dava konusu aracı ile birlikte başka araçlarını da dava dışı kişilere satması nedeniyle İİK'nin 280/son maddesinin söz konusu olduğu, davacı üçüncü kişi ile borçlu arasında alacaklıdan mal kaçırma amacıyla muvazaalı işlemler bulunduğu" gerekçesiyle yapılan bozma sonrası yargılama sırasında borçlu şirketin iflasına karar verildiği ve kararın kesinleştiği anlaşıldığından, İİK. mad. 193 uyarınca borçlu hakkındaki takiplerin düşeceği, istihkak davası ve buna karşılık olarak açılan tasarrufun iptali davasının konusuz kaldığı ve bu durumda asıl ve karşı davalar hakkında "karar verilmesine yer olmadığı" şeklinde karar verilmesi gerektiği-
İstihkak davasına karşı dava olarak açılan tasarrufun iptali davasında verilen hükmün bozulması üzerine yapılan yargılama sırasında borçlu şirketin iflasına karar verildiği ve kararın kesinleştiği, İİK. mad. 193 uyarınca, borçlu hakkındaki takiplerin düştüğü, istihkak davası ve buna bağlı olarak açılan tasarrufun iptali davasının konusuz kaldığı anlaşıldığından, "konusu kalmayan asıl ve karşı davalar hakkında karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde karar verilmesinin isabetli olduğu-
İcra mahkemesince takibin ertelenmesine karar verilmiş olmasına karşın üçünü kişiden teminat alınmasını kararlaştırmamış veya karar altına almış olsa bile bu teminat üçüncü kişi tarafından yatırılmamışsa, icra müdürlüğünün takibe devam edeceği ve böyle bir durumda istihkak davası yüzünden alacağın tahsilinin geciktiğinden söz edilemeyeceğinden, davacı üçüncü kişinin %40 (şimdi; %20) tazminatla sorumlu tutulmasına ilişkin İİK. mad. 97/13’deki koşulların alacaklı yararına oluştuğundan söz edilemeyeceği-
İstihkak davası üzerine takibin talikine karar verilmesi ve neticede davanın reddedilmesi halinde alacaklı lehine hükmedilecek olan tazminat oranının %20 olarak değiştirildiği - (6352 s. mad. 19, İİK. mad. 97/XIII)- 02.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren bu değişiklik nedeniyle bu tarihten itibaren tazminat oranının %20 olarak uygulanması gerekeceği-
Teminatın yatırılmış olması nedeni ile takip durduğundan, İİK'nun değişik 97/13. maddesi gereğince % 20 oranı ile davalı alacaklı yararına tazminata karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresinde yapılan haciz mahallinde borçlu şirketlere ait belgeler ele geçirilmiş, davacı üçüncü kişi tarafından İİK. mad. 97/a’daki karinenin aksi güçlü ve inandırıcı delillere ispatlanamamış, ortaklarının akraba olduğu anlaşılan davacı ve borçlu şirket arasında alacaklıdan mal kaçırma amacıya yapılan muvazaalı işlemler olduğu anlaşılmış olduğundan, dava sırasında hacizlerin icra müdürlüğünce kaldırılmasıyla, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmişse de, davaya sebebiyet vermeyen davalı alacaklı yararına daha az olan takip konusu alacak miktarı üzerinden nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken üçüncü kişi davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olacağı-
Çeklerin ileri tarihli olarak düzenlenmesi ticari yaşam içinde sıklıkla karşılaşılan bir durum olduğu- Dava konusu araç satışının, çekten yaklaşık 20 gün kadar önce yapılması, bu kısa süre içinde borçlu üçüncü kişiye ticari emtiasının çok büyük bir bölümünü de devretmesi ve aynı gün içinde üçüncü kişiye dava konusu aracın yanı sıra üç aracın daha satılmış olması karşısında, -dairemizin bir süredir istikrar kazanan uygulaması göre- yapılan satışın borcun doğumundan sonra alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik danışıklı işlem niteliğinde bulunduğunun kabulü gerekeceği-
Malın üçüncü kişinin elinde bulunması halinde istihkak davası açma yükümlülüğünün İİK. mad. 99 uyarınca üçüncü kişiye ait olduğu ve bu şekilde açılan istihkak davasının kabulü halinde temyizin icra takibine etkisi bakımından İİK. mad. 97/14 hükmü değil, ‘temyizin satıştan başka icra muamelelerini durdurmayacağına’ ilişkin İİK. mad. 364/3. hükmünün uygulanması gerektiği, istihkak davasının kabulüne ilişkin karar kesinleşmedikçe alacaklının hacizli malın satışını talep edemeyeceği, İİK. mad. 99. hükmünde 97/14. maddesi hükmünde olduğu gibi 36. maddeye atıfta bulunulmamış olduğu, İİK. mad. 36'da öngörülen prosedüre gerek olmaksızın istihkak davasının kabulüne ilişkin kararın temyizi halinde satışın İİK. mad. 364/3 uyarınca kendiliğinden durması gerekeceği, öte yandan, icra mahkemesince takibin devamı veya ertelenmesi hakkında bir karar verilmesine gerek olmaksızın üçüncü kişinin istihkak iddiasında bulunmasının kendiliğinden takibin durması sonucunu doğuracağı, bu sonucun ise icra mahkemesinin davanın kabulüne karar vermesi ile değil ancak kararın kesinleşmesi ile ortadan kalkabileceği, başka bir deyişle, mal üzerine konulmuş olan haczin haklı olduğu, ancak istihkak davası sonucu verilen kararın kesinleşmesi üzerine anlaşılabileceği, dolayısıyla istihkak davasının kabulü ile temyiz eden üçüncü kişinin haczedilen malın satışını durdurmak için İİK'nın 36. maddesine göre teminat göstererek Yargıtay'dan icranın durdurulması kararı getirmesine gerek bulunmadığı-
İstihkak davasının kabulüne ilişkin kararların, tesbit ilâmı niteliğinde olduğundan 12.11.1979 tarih ve 1-3 sayılı İBK. uyarınca kesinleşmeden infazının mümkün olmadığı- Somut olayda, istihkaka ilişkin mahkeme kararına dayanılarak menkullerle ilgili haczin kaldırılması ve menkullerin iadesi talep edildiğinden, buna ilişkin istihkak davasının kabulüne dair karar kesinleşmeden işlem yapılamayacağı-