İİK. nun 97/XVII. maddesi uyarınca, istihkak davasına karşı haczi yaptıran alacaklının –İİK. nun 11.Babı hükümlerine dayanarak- geçici veya kesin aciz belgesi ibraz etmeksizin karşılık dava olarak “iptal davası” açabileceği-
Noter satışından sonra aracın davacı üçüncü kişi adına trafikte tescil edilmemesinin satışı geçersiz kılmayacağı, satışın trafik siciline işlenmesinin idari bir işlem olduğu, araç maliki bulunan davacının açtığı istihkak davasının kabulü gerekirken,kanıtlanmayan muvazaa gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Alacaklının “icra takibinden vazgeçmesi”, “koyduğu haczi kaldırması”, “süresi içinde satış istemeyerek haczin düşmesine neden olması”, “borçlu hakkında verilen iflas kararının kesinleşmesi nedeniyle haczin düşmesi”, “takip konusu borcun ödenmesi” hallerinde, istihkak davasının konusu kalmayacağından, mahkemece konusu kalmayan “dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına” ve “davanın açılmasına neden olan taraftan yargılama giderlerinin alınmasına” karar verilmesi gerektiği-
Ticaret şirketleri, ortaklarından ayrı ve bağımsız bir tüzel kişilik olduğundan mallarının ve alacaklarının ortaklara değil tüzel kişilere ait olduğu, bu nedenle takip alacaklısı ortağın kişisel borcundan dolayı şirket mal varlığına gidilemeyeceği-
Davanın kabulü halinde kural olarak yargılama giderlerinin davalıya yükletileceği, ancak, HMK’ nun 312/2 maddesi uyarınca davalının hal ve davranışıyla davanın açılmasına sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk oturumunda davayı (davacının talep sonucunu) kabul etmiş olması halinde, davalının yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı-
“İstihkak” ve “şikâyet” in, süre, harç, yargılama prosedürü ve temyiz imceleme yeri yönünden farklı usule tabi olduklarından, icra mahkemesince “istihkak” ve “şikayet” in birleştirilerek değil, ayrı ayrı görülmeleri gerekeceği-
Davalı alacaklının, “işlemin danışığa dayalı olduğunu”, yargılamanın her aşamasında ileri sürebileceği ve bu savunmasını tanık dâhil her türlü delille kanıtlayabileceği; bu savunmanın incelenmesi için, alacaklının İİK. nun 277 vd. uyarınca bağımsız olarak ya da İİK. nun 97/XVII maddesi uyarınca karşılık dava olarak “tasarrufun iptali davası” nı açmasına gerek bulunmadığı-
Alacaklı tarafından kendisine verilen 7 günlük süre içinde İİK. nun 99 uyarınca istihkak davası açılmamış olması halinde, 3.kişinin istihkak iddiası alacaklıca kabul edilmiş sayılacağından, 3.kişinin açacağı istihkak davası konusuz kalmış olacağından icra mahkemesince “konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde karar verilmesi gerekeceği-
Boşanmanın, borcun doğumundan sonra anlaşmalı olarak yapıldığının ve boşanmadan sonra beş yıl gibi bir süre geçmesine rağmen, borçlunun halen boşandığı davacı eşi ile birlikte oturduğunun saptanması halinde, mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla davalı alacaklı yararına olduğu kabul edilerek, bu karinenin davacı 3.kişi tarafından kesin ve güçlü delillerle kanıtlanmaması halinde mahkemece “istihkak davasının reddine” karar verilmesi gerekeceği – 3. kişinin açtığı istihkak davasının kabulü üzerine alacaklı aleyhine tazminata hükmedilmesi için, alacaklının kötü niyetinin gerçekleşmiş olması gerektiği; haczin muhtar ve diğer kişilerin gösterdiği adreste yapılmış olması ve salt alacaklının istihkak iddiasına karşı çıkmış olmasının, onun kötü niyetli olduğunu göstermeyeceği-