Davalı kadın tarafından cevap dilekçesi verilmediği anlaşıldığı ve usulüne uygun şekilde süresinde ileri sürülmeyen ve çekişmeli olarak belirlenmeyen (HMK m.137., 140/3, 187) vakıa esas alınarak davacı erkeğe kusur yüklenemeyeceğinden, evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan olaylarda, davalı kadının tam kusurlu olduğunun kabulünün gerektiği- Davalı kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakasının, davalı kadın tam kusurlu olduğundan reddinin gerektiği-
Yapılan yargılama ve toplanan delillerden davalı kadına kusur olarak yüklenen vakıalara, davacı erkeğin dava dilekçesinde dayanmadığı görüldüğünden; mahkemece, usulüne uygun şekilde ileri sürülmeyen ve çekişmeli olarak belirlenmeyen (HMK m. 137, 140/3, 187) vakıalar esas alınarak karar verilemeyeceği-
Davalı erkeğin süresinde sunmuş olduğu 13.03.2015 tarihli cevap dilekçesi karşı tarafa tebliğ edilmediği için dilekçelerinin karşılıklı verilmesi aşamasının usulünce tamamlanmadığı- Mahkemece, dilekçelerin karşılıklı verilmesi ve ön inceleme aşamaları usulüne uygun olarak tamamlanmadan, tahkikat aşamasına geçilerek esas hakkında hüküm verilmesinin kanuna aykırı olduğu-
Mahkemece dava dilekçesi davalıya usulsüz şekilde tebliğ edilmiş ve dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşaması tamamlanmadan ön inceleme duruşma günü için de hiç tebligat yapılmadan davalının yokluğunda ön inceleme duruşması yapıldığı görülmüş ve bu haliyle yapılan tebligatın usulsüz olduğu anlaşıldığından davalının savunma hakkını kısıtladığı-
Mahkemece dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmeden ve dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşaması tamamlanmadan ön inceleme duruşma günü verildiği ve davalının yokluğunda ön inceleme duruşması yapıldığı görülmüş ayrıca davalı tarafa ön inceleme duruşma günü tebliğine dair tebligat Tebligat Kanununun 21/1. maddesi uyarınca yapılmış tebliğine ilişkin mazbatada, tebligattan haberdar edilen kişi sadece imzadan imtina etmek hakkına sahipken isim vermekten de imtina ettiğinden, bu haliyle davalıya yapılan tebligatın adil yargılama hakkını kısıtladığından geçersiz olduğu-
Mahkemece taraflar eşit kusurlu kabul edilerek boşanmalarına karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden davacı erkeğin dilekçeler aşamasında davalı kadının hakaret ettiği vakıasına dayanmadığı anlaşıldığından, tarafların dayanmadığı vakıaların hükme esas alınmasının mümkün olmadığı- Davalı kadın yasal süreden sonra sunduğu cevap dilekçesi ile tazminat talep ettiğinden, mahkemece kadının süresinde olmayan bu talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği-
Ön inceleme duruşmasından önce davacı-davalı erkek, "Davanın çekişmeli boşanma davasına dönüşmesi talebini ve vakıaları" içeren 29/01/2015 tarihli dilekçe ibraz etmiş ancak bu dilekçe, davalı-davacı kadına tebliğ edilmeden ve dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşaması tamamlanmadan ön inceleme duruşması yapılması ve devamında tahkikata geçilerek yazılı şekilde karar verilmesinin kanuna aykırı olduğu-
Mahkemece, usulüne uygun şekilde dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşaması tamamlanıp yine usulüne uygun şekilde ön inceleme yapılmadan tahkikata geçilerek işin esası hakkında karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davalı erkeğe dava dilekçesi tebliği Tebligat Kanunu 21/1. maddesine göre yapıldığı anlaşıldığı ancak davalı erkek Alman vatandaşı olup tebligatların Almanya adresine yapılması gerektiğinden, dava dilekçesinin tebliği usulsüz olup, davalının savunma hakkının kısıtlandığı-
Davalının bilinen en son adresinin, tebliğe elverişli olmadığı anlaşılmadan veya bu adreste tebligat yapılamadığı görülmeden doğrudan mernis adresinde ve hasma tebligatın yapılması; yapılan tebligatı usulsüz kılacağından, temyizin süresinde olduğu-