Mahkemece dava dilekçesi davalıya usulsüz şekilde tebliğ edilmiş ve dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşaması tamamlanmadan ön inceleme duruşma günü için de hiç tebligat yapılmadan davalının yokluğunda ön inceleme duruşması yapıldığı görülmüş ve bu haliyle yapılan tebligatın usulsüz olduğu anlaşıldığından davalının savunma hakkını kısıtladığı-
Mahkemece dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmeden ve dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşaması tamamlanmadan ön inceleme duruşma günü verildiği ve davalının yokluğunda ön inceleme duruşması yapıldığı görülmüş ayrıca davalı tarafa ön inceleme duruşma günü tebliğine dair tebligat Tebligat Kanununun 21/1. maddesi uyarınca yapılmış tebliğine ilişkin mazbatada, tebligattan haberdar edilen kişi sadece imzadan imtina etmek hakkına sahipken isim vermekten de imtina ettiğinden, bu haliyle davalıya yapılan tebligatın adil yargılama hakkını kısıtladığından geçersiz olduğu-
Mahkemece taraflar eşit kusurlu kabul edilerek boşanmalarına karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden davacı erkeğin dilekçeler aşamasında davalı kadının hakaret ettiği vakıasına dayanmadığı anlaşıldığından, tarafların dayanmadığı vakıaların hükme esas alınmasının mümkün olmadığı- Davalı kadın yasal süreden sonra sunduğu cevap dilekçesi ile tazminat talep ettiğinden, mahkemece kadının süresinde olmayan bu talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği-
Ön inceleme duruşmasından önce davacı-davalı erkek, "Davanın çekişmeli boşanma davasına dönüşmesi talebini ve vakıaları" içeren 29/01/2015 tarihli dilekçe ibraz etmiş ancak bu dilekçe, davalı-davacı kadına tebliğ edilmeden ve dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşaması tamamlanmadan ön inceleme duruşması yapılması ve devamında tahkikata geçilerek yazılı şekilde karar verilmesinin kanuna aykırı olduğu-
Mahkemece, usulüne uygun şekilde dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşaması tamamlanıp yine usulüne uygun şekilde ön inceleme yapılmadan tahkikata geçilerek işin esası hakkında karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davalı erkeğe dava dilekçesi tebliği Tebligat Kanunu 21/1. maddesine göre yapıldığı anlaşıldığı ancak davalı erkek Alman vatandaşı olup tebligatların Almanya adresine yapılması gerektiğinden, dava dilekçesinin tebliği usulsüz olup, davalının savunma hakkının kısıtlandığı-
Davalının bilinen en son adresinin, tebliğe elverişli olmadığı anlaşılmadan veya bu adreste tebligat yapılamadığı görülmeden doğrudan mernis adresinde ve hasma tebligatın yapılması; yapılan tebligatı usulsüz kılacağından, temyizin süresinde olduğu-
Mahkemece davalının tebligata elverişli bilinen en son adresi konusunda herhangi bir araştırma yapılmaksızın doğrudan davalının adres kayıt sistemindeki adresi olan "............... " adresine tebligat zarfının üzerinde "mernis" adresi de olduğu belirtilmek suretiyle tebliğe çıkarılmış, bu adreste Tebligat Kanunu'nun 21/2 maddesine göre evrak 22.09.2015 tarihinde muhtara tebliğ edilmiş olması usulsüz tebligat teşkil edeceği için kurulan hükmün hukuki dinlenilme hakkını ihlal ettiği-
Davalı-davacı erkeğin birleşen dava dilekçesi davacı-davalı kadına tebliğ edilememiştir, dilekçeler aşaması tamamlanmadan mahkemece ön inceleme duruşması ve tahkikat duruşmaları yapılarak karar verilmesinin, kanuna aykırı olduğu- Davacı-davalı kadının ziynet alacağı istemi hakkında açılmış bir dava bulunmakla birlikte, gösterilen değer üzerinden nispi harç tamamlanmadığından, davacı-davalı kadına dava dilekçesinde yer alan bu istekleri ile ilgili olarak nispi harcın tamamlanması için süre verilmesi (Harçlar Kanunu m. 30 - 32) ve harç eksikliği tamamlandıktan sonra, bir karar verilmesi gerektiği-
Yargılama, isticvabına karar verilen tarafın yokluğunda devam etmekte olsa bile, o tarafa isticvap davetiyesi gönderilebileceği- Ç.lan taraf özürsüz olarak gelmediği veya gelip de soruları cevapsız bıraktığı takdirde, mahkemece sorulan vakıaların ikrar edilmiş sayılacağı- Davacının ... tarihinde 170.000 TL'yi "konut bedeli" açıklaması ile dava dışı A.Ş.'nin banka hesabına yatırdığı ve aynı tarihte sözleşmede 310.000 TL bedelle satıldığı belirtilen A.Ş. adına kayıtlı bağımsız bölümün tapuda davacı adına tescil edildiği hususları bir arada değerlendirildiğinde; davacının davalıdan haricen devraldığı taşınmaz bedelinin 310,000 TL olduğunu ispat ettiği, davacı adına tescil edilen taşınmaz için yaptığı ödemelerin davalı tarafından kabul edilen kişinin ise anılan sözleşmeyi teyzesi olan davacı nam ve hesabına yapan ve bazı edimleri onun adına ifa eden kişi konumunda olduğu-