3. HD. 28.11.2017 T. E: 7106, K: 16616-
Davacının dava konusu taşınmazda kiracı olduğunu iddia ederek genel mahkemede "kiracılık sıfatının tespiti" davası açtığı, mahkemece dosya üzerinden davanın reddine karar verildiği, icra hukuk mahkemesinin icra dosyasında verilen davalının tahliyenin infazının gerçekleştirilmesine yönelik talebinin reddine ilişkin icra memurunun işleminin şikayet edildiği görülmekle, dava konusu iddialar etraflıca incelenmeden dar yetkili mahkeme tarafından verilen bu kararın derdestliğe konu edilmesinin hatalı olduğu- D.çelerin karşılıklı verilmesi aşaması tamamlandıktan sonra, öncelikle dosya üzerinden dava şartları ve ilk itirazların incelenerek olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi; dosya üzerinden karar verilemeyen dava şartları ile ilk itirazlar hakkında karar verilmek ve diğer ön inceleme işlemlerini yapmak üzere tarafların öninceleme duruşmasına davet edilmesi, öninceleme duruşmasında gerekli usul işlemleri yapıldıktan sonra gerekli görülmesi halinde tahkikat duruşmasına geçilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, öninceleme duruşması yapılmadan talebin esasına yönelik karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davalı şirketin dava açılmadan önce tasfiyeye girdiğinden, dava dilekçesinin şirketin tasfiyesi için atanan tasfiye memuruna tebliği ve HMK.'nın 140.maddesindeki usuli işlemler tamamlandıktan sonra işin esasına girilmesi gerekirken, davalı tarafın savunma hakkı kısıtlanarak Tebliğat Kanununun 35.maddesine göre tasfiyeye giren şirkete tebligat yapılarak alacak davasının sonuçlandırılmasının hatalı olduğu-
İstanbul/Yeşilköy'de satın almayı düşündüğü taşınmazların bedellerine mahsuben; taşınmaz maliklerine iletilmek üzere, davalıya, 35.000 USD ve 15.000 USD olmak üzere toplam 50.000 USD verdiğini, ancak davalının taşınmaz malikleri ile kendisini tanıştırmadığı gibi alım-satım işlemini de sonuçlandırmadığını, bu şekilde kendisini dolandırdığını, verdiği paranın iadesi için başlattığı takibe, davalının itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına-
Mahkemece iddia ve savunmalarını ispatlamaları için HMK m. 140/5 gereğince taraflara süre verilerek tanık isim ve adreslerinin bildirilmesi olanağının tanınması, bildirilen tanıkların usulen dinlenerek murisin temlikteki kastının açık ve tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenmesi gerekirken, mahkemece buna imkan vermeden ön inceleme duruşmasında tahkikat aşamasına geçilerek davalının şartlı kabul yönündeki beyanı yanılgılı değerlendirilerek davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu-
Muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya Teb. K. mad. 21/2 uyarınca tebligat çıkartılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davacının dinlenilmesinden vazgeçtiği tanıklar hakkında davalının beyanının alınmamasının ve davalının ilk tanık listesinde gösterdiği tanığın dinlenmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Ön inceleme duruşmasında davalı vekilinin mazeretinin kabul edilmesi ve duruşmanın bir başka güne bırakılmasına karar verilmesi halinde ön incelemenin o gün tamamlanmamış olduğu ve zorunlu sebeple yeni bir duruşma günü tayin edilmiş olduğundan, yasanın ön inceleme duruşmasında yapılmasını öngördüğü işlemlerin, mahkemece yeniden belirlenen duruşma gününde tamamlanması gerektiği- Davalı vekilinin mazeretinin kabul edildiği gün ön inceleme duruşması yapılıp tahkikat aşamasına geçilmesinin hatalı olduğu-
Dava dilekçesi davalıya tebliğ edilip dilekçeler aşaması tamamlanmadan "görevsizlik" nedeniyle usulden ret kararı verilemeyeceği-
Davalı tarafın tanıkları dahil delillerini bildirmesi için iki haftalık kesin süre verilmesine karşın davalı vekili duruşmada hazır olmasına rağmen kesin sürenin sonuçlarının ihtar edilmediğinden usulüne uygun bir kesin süre verilmediği- Davalı vekili tarafından temyiz dilekçesi ekinde sunulan bordrolar hakkı ortadan kaldıran ödeme savunması niteliğinde olduğundan üzerinde durularak değerlendirmeye tabi tutulduktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-