Davalıya, tanıklarının isim ve adreslerini bildirmesi için verilmiş bir kesin süre bulunmadığından, mahkemeye bildirdiği tanıkların usulünce çağrılıp dinlenmesinden sonra karar verilmesi gerektiği-
Usulüne uygun olarak ön inceleme duruşması yapılmadan hüküm tesisinin hukuki dinlenilme hakkının (HMK. mad. 27) ihlali niteliğinde olduğu-
Davacı erkek dava dilekçesinde tanık deliline dayanmamış olup ön inceleme duruşmasında tanıkları olduğunu bildiren davacı erkeğe delillerini bildirmesi için 2 haftalık kesin süre verilerek tanıklarının dinlenemeyeceği-
Boşanma davası tarihinden önce tarafların ayrı yaşadıkları, dava dilekçesi ve ön inceleme duruşma gün ve saatinin davalı erkeğin ikamet etmediği adrese tebliğ edildiğinden bu adrese yapılan tebligat usulsüz olup ilanen tebliğin geçerli sayılması için, ilan metninin mahkeme ilan tahtasında (divanhanesinde) askı suretiyle ilan edilmiş olması gerekeceği-
Kesin hüküm dava şartı olup, kamu düzenine ilişkin bulunduğundan, yargılamanın her aşamasında mahkemece re'sen gözetilmesi gereken bir husus olup, dava şartlarının HMK'nın 138. maddesine göre de zamanaşımı def'inden önce incelenerek karara bağlanması gerekeceği-
Davacı erkeğin tahkikattan önce bildirmiş olduğu ve açıkça vazgeçmediği tanıkları dinlenilmeden, eksik inceleme ile hüküm tesisinin hatalı olduğu-
Cevaba cevap dilekçesi, ön inceleme duruşma günü ve tahkikat duruşma gününün doğrudan davalının mernis adresine tebligat zarfının üstüne mernis adresi olduğu belirtilerek Tebligat Kanunun 21/2. maddesi uyarınca tebliğ edilmesi halinde, yapılan tebligatların usulsüz olacağı ve davalının savunma hakkı kısıtlanmış sayılacağı-
3. HD. 29.03.2017 T. E: 1656, K: 4219-
HMK. mad. 140 ve 141 uyarınca, ön inceleme duruşmasında saptanan uyuşmazlık birlikte değerlendirildiğinde, davacının, açıkça hile hukuksal sebebine dayalı tapu iptali ve tescil isteğinde bulunduğu anlaşıldığından, taraf delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, hukuki nitelemede hataya düşülerek "muris muvazaası olgusunun ispatlandığı "gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı- Hilenin her türlü delille ispat edilebileceği, iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı olmadığı ve aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi ya da dava yoluyla da kullanılabileceği-
D.çeler aşaması tamamlanmadan mahkemece ön inceleme duruşması ve tahkikat duruşmaları yapılarak karar verilmesinin hatalı olduğu-