Davalı kadının cevap dilekçesinin davacı erkeğe usulünce tebliği ile davacı erkeğe cevaba cevap dilekçesi sunma hakkı tanınması, dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşaması tamamlandıktan sonra ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların tespiti, taraflarca üzerinde anlaşılamayan ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar için usulüne uygun şekilde delil gösterildiği takdirde tahkikat aşamasına geçilerek gösterilen deliller toplanıp, birlikte değerlendirerek bir sonuca ulaşılması gerektiği-
Mahkemece yapılan ön inceleme duruşmasından önce davalı vekilinin mahkemeye mazeret dilekçesi sunduğu, davalı vekilinin cevap dilekçesi ile ve devamında ısrarlı bir şekilde davanın reddine karar verilmesini istemesi ve delillerini bildirmek üzere süre talep etmesi, ilk celse ve devamında da davanın kabulüne karar verilmesine dair beyanının sehven dilekçede yer aldığına dair ısrarlı beyanı ve HMK mad. 311 hükmü dikkate alındığında, mahkemece bu mazeret beyanının hatalı değerlendirilerek davalı tarafın yokluğunda ön inceleme duruşması yapılıp, tahkikat aşamasına geçildiği ve yazılı şekilde mazeret dilekçesindeki sehven yazılan kabul beyanına itibar edilerek karar verildiği dosya kapsamından anlaşıldığından, ön inceleme duruşmasında davalı vekilinin gerekçelendirilmiş mazeretinin kabulü ile ön inceleme duruşmasının HMK mad. 140/4 gereğince başka bir güne bırakılmasına karar verilmesi, yasanın ön inceleme duruşmasında yapılmasını öngördüğü işlemlerin, mahkemece yeniden belirlenen duruşma gününde tamamlanması, taraf delillerinin toplanması ile hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
İlk derece mahkemesince ön inceleme duruşmasında uyuşmazlık konusu “Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesi uyarınca şiddetli geçimsizlik nedeni ile boşanma ve boşanmanın fer'i niteliğindeki maddi, manevi tazminat taleplerine ilişkin olduğu anlaşılmıştır" şeklinde tespit edilerek; tutanağın hazır bulunanlarca imza altına alındığı, yasaya uygun olarak ön inceleme duruşmasının tamamlandığı, tahkikata geçildiği ve tahkikat için duruşma günü verildiği, tahkikat, ön incelemede saptanan çekişmeli hususlar üzerinden yürütüleceğine göre bölge adliye mahkemesince yapılacak olan işlem; kadın yararına hükmolunan maddi tazminatın esası hakkında olumlu olumsuz bir karar vermekten ibaretken yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve kanuna aykırı olduğu-
6100 sayılı HMK'nin ön incelemenin kapsamı başlıklı, 137. maddesinde dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılacağı, 138. madde dikkate alınarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verileceği, dava şartları ve ilk itirazlar hakkında gerektiği takdirde kararını vermeden önce bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebileceği ön inceleme duruşmasında tarafların iddia ve savunmaları kapsamında uyuşmazlık konularını tam olarak belirleyeceği, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapacağı, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulha veya arabuluculuğa teşvik edeceği ve bu hususların tutanağa geçirileceği, aynı maddenin 2. fıkrasında ise ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemeyeceği ve duruşma günü verilemeyeceğinin belirtilmiş olduğu-
Ön inceleme duruşmasında, "tarafların sulh ve arabuluculuktan yararlanıp yararlanmayacakları" sorulduktan sonra imzaları alınmış, taraflar arasındaki uyuşmazlık noktaları tespit edilmediği, karar verilen celseden önceki duruşmada, sadece davacı vekili hazır olduğu halde "karar verilmek üzere incelemeye alınmasına" karar verilmiş, "bir sonraki celse sözlü yargılamaya geçileceği" hususu belirtilmemiş ve taraflara bu yönde kanunun aradığı şekilde ihtaratlı bir bildirim de yapılmamış olup, davacı vekili ile davalı vekilinin beyanları alınarak, "tahkikatın bittiği ve sözlü yargılama aşamasına geçildiği" bildirilmeden ve son sözleri sorulmadan(HMK.m.186/(2) ve 321/(1)) davanın reddine dair karar verildiği anlaşılmakla, HMK ile öngörülen yargılama aşamalarına uyulmadan, usulüne uygun sözlü yargılama yapılmadan tarafların savunma hakkını kısıtlayacak ve adil yargılanma hakkını etkileyecek şekilde yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu- Borcun doğumunun tasarruf tarihinden sonra ödenmemiş kart borcunun doğum tarihi olarak kabul edilmişse de borçlu ile alacaklı arasındaki kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihten itibaren sürekli yenilenen bir borç ilişkisi meydana geldiğinden, borcun doğumunun yenilenen ilişki tarihi değil sözleşmenin imza tarihi olarak kabulü gerektiği-
Gerek davacı gerekse davalı tarafça dava konusu araca ilişkin olarak usulüne uygun harcı yatırılarak açılmış bir dava bulunmadığı halde, mahkemece ortada açılmış bir dava olmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi, davalının harçlandırılmış bir davası bulunmadığı da gözden kaçırılarak aracın davalıya ait olduğunun tespiti ile davacı tarafından aracın kaydının davalıya devredilmesine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Davacı, davada hasım konumunda olduğundan, davalıya aynı zamanda davacının ikamet ettiği adreste yapılan tebligatların usulsüz olduğu ve kararın kesinleşmeyeceği- Evlilik ölümle sona ermiş olup davalı mirasçılarının kararın kendilerine tebliğinden sonra süresinde davayı takip ettiklerini bildirip temyiz yoluna başvurdukları- Boşanma davasının konusuz kaldığından bahisle "karar verilmesine yer olmadığına" hükmedilmesi gerektiği- Mirasçıların davaya kusur belirlemesi yönünden devam ettikleri, bu nedenle kusur, nafakalar ve tazminatlar yönünden hüküm tesis edileceği-
Esasa etkili olması halinde dahi kesin süre içinde sunulmayan belgelerin tahkikat aşamasında dikkate alınmayacağı-
Dava dilekçesi, davalının "mernis" adresine tebliğe çıkarılmış olup bu adreste tanınmadığı belirtilerek evrakın muhtara teslim edildiği, davalının aynı tarihte hükümlü olarak cezaevinde bulunduğu, vasiye yapılması gereken tebligatın asile yapılmasının usulsüz olduğu- Öninceleme duruşma günü tebliğinin, davalı asılın tahliye olması nedeniyle usule uygun olmadığı -Yargılamanın devam eden aşamalarında davalı asıl adına tebligatların usule aykırı şekilde doğrudan mernis adresine yapılmaya devam edilmesinin hukuki dinlenilme hakkına aykırılık teşkil ettiği-
D.çelerin karşılıklı verilmesi aşaması tamamlandıktan sonra, ön inceleme yapılmadan tahkikata geçilip, işin esası hakkında karar verilemeyeceği- Tüm taleplere ilişkin yalnızca tek peşin karar harcının alındığı,mahkemece yatırılan harcın hangi davaya yönelik olduğu hususunun aydınlatılarak peşin harç noksanlığının Harçlar Kanunu'nun 30-32. maddeleri gereğince tamamlanmasının gerektiği-