Hakim toplanabilecek tüm delilleri toplamış ve tanıkları dinlemiş, davacı-avukatın azlinin haklı olduğu kanaatine vararak bitmiş işler yönünden hesap bilirkişinin raporuna ve bozma ilamındaki kazanılmış haklara göre hüküm kurmuş sonuçta bilirkişi incelemesi yaptırılarak, hüküm oluşturulması, yapılan işlemler ve faaliyetin hakimin yargılama yetkisi içinde kaldığı ve usul ve yasa hükümlerine uygun olduğunda hukuka aykırılık oluşturmadığı, böylelikle ihbar olunan hakimin kanunun açık hükmünü ihlal ettiğine dair iddiaların da kanıtlanamadığı; hakimin hukuki sorumluluğuna dayalı olarak maddi tazminat istemine ilişkin davanın reddi gerektiği-
Avukatlık ücret sözleşmesinde iş sahiplerinin sözleşme konusu hukuki ihtilafların sulhle bitirilmesini istemesi durumunda avukatlara yazılı olarak bildirim yapacakları kararlaştırılmış olduğundan ve dosya kapsamından davalıların belediye ile sulh olunması hususunda davacılara yazılı talimat vermedikleri anlaşıldığından, ibranamede ise, "hangi parsellere ilişkin belediyeden para tahsil edildiği, tahsil edilen paranın ne kadar olduğu, ibranameye konu hukuki ilişkinin ne olduğu" hususlarında herhangi bir açıklama bulunmadığından, yani, adı geçen belge bir "makbuz" niteliğinde olup, ibraname şartlarını taşımadığından davacı avukatların sözleşmeye aykırı davrandıkları ve davalı müvekkillerin davacıları azletmekte haklı olduklarının kabulü gerektiği- Haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebileceğinden ve azil tarihinde davacı avukatlar tarafından takip edilen dava dosyası sonuçlanıp kesinleşmediğinden, davanın tümden reddine karar verilmesi gerektiği-
Avukat olduğunu, Kartal 4.İş Mahkemesi'nin 2008/598 e. Sayılı dava dosyası ile Pendik 2. İcra Müdürlüğü'nün 2007/1183 ve İstanbul 37. İcra Müdürlüğü'nün 2010/18031 sayılı takip dosyalarında davalının vekilliğini yaptığını, ancak davalının kendisini haksız olarak vekaletten azlettiğini ileri sürerek, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla bakiye ücret, karşı yan vekalet ücreti ve masraf alacaklarından şimdilik 1.000 TL'nin tahsiline-
İtirazın iptali davası-
Avukat azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil, avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü olmadığı, 13. Hukuk Dairesinin kökleşmiş içtihatlarına göre haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebileceği, buna karşılık haksız azil halinde ise avukat, hangi aşamada olursa olsun, üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahip olacağı-
Azil ve feshin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü olmadığı- Haklı azil ve fesih halinde, ancak fesih tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebileceği; vekalet ilişkisi bir bütün olup azil ve feshin, taraflar arasındaki tüm dava ve takiplere sirayet edeceği- Azil tarihinde davacı hakkında yürütülen soruşturmanın güven sarsıcı olduğu sabit olup, haklı azil sonucunu doğurduğu anlaşıldığından ve azil tarihinde kesinleşmiş iş bulunmamasına göre davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasında düzenlenmiş 15.11.2010 tarihli Avukatlık Ücret Sözleşmesi'n 1de,”... Batman İş Mahkemesi'nde görülmekte olan dava sonucunda, elde edeceğim net alacağın % 12'sini ... avukatlık ücreti olarak ödeyeceğimi...” şeklinde düzenlemenin kararlaştırılmış olduğu görüldüğünden azlin haksız olduğunun kabulü nedeniyle davacının talep edebileceği ücretin dosyadaki avukatlık ücret sözleşmesine göre belirlenmesi gerektiği-
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalı tarafından sunulan belgeler incelenmeden, belgelerdeki miktarlar davacının vekalet ücreti alacağından mahsup edilmesinin doğru olmadığı, davalı tarafça sunulan ödeme belgeleri üzerinde yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle bunların davalı tarafından davacıya vekalet ücreti kapsamında ödenip ödenmediğinin araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği - İİK.nun 67/2. maddesi hükmünce icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının icra hakimliğine başvurmadan alacağının mahkemede dava ederek haklı çıkması, bunlardan ayrı olarak alacağın likit ve belli olması, daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenebilmek için bütün unsurlar bilinmekte veya bilinmesi mümkün nitelikte bulunması yeterli olup, borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulünün zorunlu olduğu, öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olmasının da şart olmadığı-
Azlin haklı yahut haksız olduğu hususunda bir değerlendirme yapılarak konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişi heyeti tarafından, taraflar arasında varsa vekâlet ücreti sözleşmesi de dikkate alınarak bir inceleme yapılıp; davacının talep hakkının varlığı ve buna bağlı olarak talep edilecek miktar hususlarının rapor tanzimi sonrası mahkemece değerlendirilip sonucuna uygun karar verilmesi gerektiği-
Taraflar arasında vekalet ilişkisi devam ederken, davacı tarafından davalıya verilen muvafakat belgesinde ceza dosyasına başka bir avukatın katılması kabul edilmiş olduğundan, bu muvafakatnamenin davacıyı bağlayacağı ve ceza davası yönünden davacı avukatın, haklı istifasından söz edilemeyeceği-. Mahkemece, Avukatlık Kanunu  mad. 174 gözetilerek ceza davasına yönelik vekalet ücreti talebinin reddine karar verilmesi gerektiği-