Borçluya ödeme emri tebligatı dışında kıymet takdiri raporunun da tebliğ edildiğinin, borçlunun şikayet dilekçesinde kıymet takdir raporu tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik bir iddiasının bulunmadığının anlaşıldığı, buna göre, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince borçlunun ödeme emrinden en geç kıymet takdir raporunun tebliğ edildiği 26.5.2014 tarihinde haberdar olduğunun kabul edilmesinin gerekeceği-
Ödeme emrinin bila tebliğ edilmesi üzerine, T.K md 21/2 uyarınca yeniden çıkarılan tebligat zarfı üzerine bu hususun şerh edilmesi gerektiği-
Öğrenme tarihinin aksi tanık beyanı ile ispat edilemez ise de, şikayetçinin ödeme emrinden haberdar olduğu yazılı bir belge ile kanıtlandığı takdirde, öğrenme tarihi olarak adı geçenin beyanına itibar edilemeyeceği-
Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde yayınlanan ilanda, yönetici olarak şirketi temsil ve ilzama yetkili olduğu belirtildiğinden ve bu kişinin şirket adına söz konusu tebligatı almaya yetkili olduğunun anlaşıldığından, mahkemece, bu kişinin tebliğ tarihi itibariyle şirketi temsil ve ilzama ilişkin yetkisinin yöntemince araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesinin gerekeceği-
TK.nun 10/1. maddesi gereğince muhatabın bilinen adresine çıkarılan tebligatın bilâ tebliğ iadesi halinde, aynı maddenin 2. fıkrası gereğince aynı Kanun’un 21/2. fıkrasına göre tebligat çıkartılabileceği, ilk defa bildirilen adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi veya başka bir adresi olması arasında fark bulunmadığı, her iki adresin de Tebligat Kanunu’nun 10/1. maddesi kapsamında bilinen adres olduğu, somut olayda bilinen adrese çıkarılan tebligat bilâ tebliğ iade edildiğine göre, muhatabın adrese dayalı nüfus kayıt sistemindeki adresine normal değil, TK'nun 21/2. maddesine göre tebligat çıkarılmasının gerekeceği-
3. kişi şirket adına çıkarılan haciz ihbarnamesi tebligatının muhatabın adresten ayrıldığının tespiti ile 07.05.2014 tarihinde iade edildiği, bilahare İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü'nden şirketin kayıtlı adresinin sorulduğu ve iade gelen tebligatın ticaret sicilinde belirtilen adrese çıkmış olduğunun görüldüğü, bunun üzerine alacaklı tarafından aynı adrese 35. maddeye göre tebligat çıkarılmasının istenildiğinin anlaşıldığı, Tebligat Kanunu'nun (Değişik fıkra: 11/01/2011-6099 S.K./9.mad.) 35/4. maddesi gereğince, daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmi kayıtlardaki adreslerinin esas alınacağı ve bu madde hükümlerinin uygulanacağı-
Borçluya gönderilen ödeme emri tebligatının incelenmesinde aynen; “gösterilen adrese gidildi. Adresin kapalı olması dağıtım anında bulunmaması nedeniyle komşusu ...'ya soruldu, imzadan imtina eden komşusunun beyanına göre muhatap dışarı gitmiş olup evrak Fener Mahalle muhtarına teslim edilip, 2 nolu haber kağıdı kapısına yapıştırılmış, en yakın komşusu ....'a haber verilmiştir” şerhi ile 27.02.2014 tarihinde tebliğ edildiğinin anlaşıldığı, tebliğ memurunun, ödeme emrinin tebliğinde; muhatabın adreste bulunmama sebebini, borçlunun adresinden geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığını, tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceğini, dönecekse ne zaman döneceğini tevsik etmeden "dışarıda" şeklindeki tebliğ işleminin, 7201 Sayılı Kanun'un 21/1. ve Tebligat Yönetmeliği'nin 35. maddesi gereğince usulsüz olduğu-
Tebliğ memuru tarafından muhatabın nerede olduğu sorulmuşsa da muhatabın adreste bulunmama sebebi hakkında beyanı alınan komşunun kim olduğunun, orada oturan olup olmadığının, hangi dairde oturduğunun belirlenmediği, bu hali ile yapılan tebliğ işleminin 7201 Sayılı Kanunu'nun 21. maddesi ile Tebligat Tüzüğü'nün 28. maddesi hükümlerine aykırı olduğundan usulsüz olduğu, kaldı ki, muhatabın tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceğinin de araştırılmadığı, borçluya yapılan ödeme emri tebliğ işlemi usulsüz olup buna ilişkin şikayetin kabulüyle 7201 sayılı yasanın 32. maddesi uyarınca tebliğ tarihinin 06.07.2014 olarak düzeltilmesi gerekirken bu konudaki şikayetin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğuna ilişkin şikayetin kabul edilerek 7201 Sayılı Kanunun 32. maddesi gereğince tebliğ tarihinin öğrenme tarihine göre düzeltilmesi ve bu durumda İİK. nun 168/4. maddesinde öngörülen yasal süre içinde yapılan imzaya itirazın esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde şikayet yolu ile tebligatın usulsüzlüğünü İcra Mahkemesi önüne getirmesinin gerekli olduğu, borçlunun bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, bu tarihin aksinin karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabileceği, beyan edilen öğrenme tarihinin aksinin tanık beyanıyla ispat edilemeyeceği-