Tebligatın, muhatabın bilinen en son adresinde yapılacağı, muhatabın en son adresi, tebliğ evrakında kayıtlı bulunan adres olabileceği gibi, tebliğ yapacak dağıtıcının araştırma ve soruşturma ile öğrendiği adresin de olabileceği-
Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince; tebligat usulsüz olsa dahi muhatabın takipten haberdar olması halinde tebligat geçerli sayılacağından, muhatabın beyan ettiği tarihin “tebliğ tarihi” olarak kabul edileceği-
Borçlu asile yapılan tebligatın geçersiz olduğu, borçlu vekiline ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihi göre ise yapılan borca itiraz süresinde olduğundan, borçlu vekilinin borca itirazının esasına girilerek incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Komşu imzası alınmadığı gibi imzadan imtina ettiğine dair bir şerh bulunmadığı ve muhtarın imzası da bulunmadığından anılan tebligatın bu haliyle usulsüz olduğu-
Borçlu tarafından bizzat bildirilen adres olması halinde (6099 sayılı kanun ile yapılan değişiklikten önceki) Tebligat Kanununun 35/son maddesine göre tebligat yapılmasının mümkün olduğu-
Tebligat Kanunu’nun 17. maddesine göre “daimi memur ve müstahdemlerden birisine” tebligat yapılmış olması gerekeceğinden “birlikte çalışan …..’ya” şeklinde yapılan tebligatın geçersiz sayılacağı-
Yenileme emri, … Vergi Dairesince bildirilen "…" adresine Tebligat Kanunu'nun 35.maddesine göre tebliğ edilmiş ise de, aynı vergi dairesinin 12.11.2010 tarihli cevabi yazısında, borçlunun mükellefiyetinin 30.04.2004 tarihinde sona erdiği bildirildiğinden ve dolayısıyla Tebligat Kanunu'nun 35.maddesinin şartları bulunmadığından anılan madde gereğince yapılan yenileme emri tebligatının da usulsüz bulunduğu-
Tebligatın usulsüz olması halinde tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesine ilişkin karar verme yetkisinin icra mahkemesi’ne ait olup bu konuda icra müdürlüğünün bir yetkisinin bulunmadığı-