Tebligat Kanunu’nun 17. maddesi uyarınca “tebligat adresinde muhatabın iş yerinde bulunmadığı” belirlenmeden, iş yerinde çalışan başka bir kişiye yapılan tebligatın geçerli olmayacağı-
Tebliğ belgesinin incelenmesinde, tebliğ memurun, borçlunun gösterilen adreste geçici ve kısa süreli bulunmama sebebini aynı binada oturan komşusundan soruşturarak, beyanını tebliğ belgesine yazdığı muhtarlığına tebliğ ve 2 nolu fişin kapıya yapıştırılması işlemlerini tamamladığı anlaşılmış olup; ancak tebliğ belgesine komşunun adının soyadının yazılmadığı görüldüğünden Tebligat Tüzüğü'nün 28. maddesinin birinci fıkrası hükmü aynen yerine getirilmediği anlaşılmakla, mahkemece tebliğ işlemine yönelik şikayetin kabulü gerekeceği-
Ödeme emrinin muteriz borçlu ile arasında çatışma bulunan ve hasım konumundaki diğer borçluya tebliğ edilmesinin usulsüz olduğu-
Tebligat Kanunu ve Tebligat Tüzüğü, tebliğ belgesindeki işlemin aksinin iddia edilmesi halinde bunun tahkik şeklini ve yöntemini göstermemiş olduğundan hakimin, her somut olayın özelliğini, cereyan şeklini, gerçekleşen maddi olguları en ufak ayrıntılarına kadar gözönünde bulundurup iddiayı tahkik etmesinin gerekeceği-
Tebliğ işleminin, muhatabın tevziat saatlerinde evde olmadığı sebebiyle,  tebliğ evrakının mahalle muhtarı imzasına teslim edilip 2 nolu formülün muhatabın kapısına yapıştırılarak, isim ve imzadan imtina eden komşusuna  haber verildiği belirtilmek suretiyle yapıldığı, tebliğ memuru, muhatabın adreste geçici olarak bulunmama sebebini ve tevziat saatlerinden sonra geleceğini tespit etmeden muhtara tebliğ ve 2 nolu fişin kapıya yapıştırılması işlemlerini tamamladığı, tebliğ işlemi, 7201 sayılı Kanunun 21. maddesi ile Tebligat Tüzüğü’nün 28. maddesi hükümlerine uygun yapılmamış olmakla usulsüz olduğu-
Muhatabın adreste bulunmaması halinde, bunun nedenini araştırması ve tevziat saatinden sonra adrese dönüp dönmeyeceğinin tespit edilmesi, gerçek kişiler yönünden zorunlu olup, hükmi şahısların sıfatı ve niteliği itibari ile böyle bir araştırmanın yapılmamış olmasının tebligatın usulsüzlüğü sonucunu doğurmayacağı-
Şikayetçi borçlunun adresinin hangi mahalle sınırları içerisinde kaldığı ve ayrıca ipotek akit tablosunun düzenlenmesinden sonra idari bir kararla mahalle muhtarlığı sınırlarında bir değişiklik yapılıp yapılmadığı araştırıldıktan sonra Tebligat Kanunu’nun 35.maddesine göre 29.01.2010 tarihinde tebliğ edilen satış ilanının usulüne uygun tebliğ edilip edilmediği araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun öğrendiğini bildirdiği tarihe göre icra müdürlüğüne yapılmış bir itirazı bulunmadığından icra mahkemesince borçluya yapılan tebligatın usulsüzlüğü ve tebliğ tarihinin öğrenme tarihine göre düzeltilmesi yönünde karar verilmekle yetinilmesi gerekeceği-
Aile fertlerinin birbirleri yerine adres beyanında bulunmaları mümkün olduğundan mahkemece, tebligat yapılan bu adresin, borçlunun bizzat kendisinin imzalı beyanına dayalı olarak tespit edilmiş mernis adresi olup olmadığı usulünce araştırılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
Borçlu, takip dayanağı dosyada vekil sıfatıyla değil kendi borcu için taraf olduğundan ve büro adresine daha önce çıkartılan tebligatın bila tebliğ döndüğü de bilindiğine göre baronun bildirdiği diğer adres olan konut adresine tebligat çıkartılmadan Tebligat Kanunun 35.maddesine göre yapılan tebligatın, anılan kanunun 10/1.maddesine aykırı olup usulsüz olduğu-