Borçlu kendisine çıkarılan icra emri tebligatını alan kişi ile aynı adreste daima birlikte oturmadığını bildirdiğinden, mahkemece duruşma açılarak borçlunun bu iddiasına yönelik delilleri sorulup yapılacak değerlendirme ile sonuca gidilmesi gerekeceği-
Kamu yatırımları için ihtiyaç duyulan yerler hariç olmak üzere tarım arazilerinin, belirlenen büyüklükteki parsellerden daha küçük parçalara bölünemeyeceği, alacaklı tarafından İİK'nun 121. maddesine göre icra mahkemesine başvurarak ortaklığın giderilmesi davası açmak üzere yetki almak suretiyle sulh hukuk mahkemesinde ortaklığın giderilmesi davası açılıp satış işlemini gerçekleştirilmesi gerekeceği-
Mahkemece tebligatın usulüne uygun olup olmadığının tespiti bakımından, tebliğ tarihi olan 23.05.2013 tarihinde, tebligatın yapıldığı tarih itibari ile D.A.T.'un, alacaklı şirketin ortağı olup olmadığı araştırılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
Borçlunun ipotek konulan takip ve ihale konusu taşınmazına ait adrese çıkartılan icra emrine dair tebligatın, borçlunun yurt dışında olması sebebi ile iade edildiği, borçlunun tapu müdürlüğünden adresinin sorulduğu, verilen cevapta da aynı adresin bildirildiği, bunun üzerine icra emri, kıymet takdiri ve satış ilanına dair tebligatların, Tebligat Kanunu'nda yapılan 19.01.2011 tarihli değişiklikten sonra aynı adreste Tebligat Kanunu'nun 35. maddesi uyarınca yapıldığının anlaşıldığı, takip dosyasında borçlu, gerçek şahıs olup, borçlunun adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresinin bulunmadığı, kaldı ki tapuda, ihale konusu taşınmazla ilgili ipoteğin tesciline dair resmi senette borçlunun adresinin “Pulse Medical Clinic 60 Agmash Enebeli Tbilisi” olarak görüldüğü, bu durumda borçlunun bilinen yurt dışı adresi bulunmasına rağmen, daha önce usulüne uygun bir tebligat yapılmadan doğrudan Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre yapılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu-
Borçlu şirket adına çıkarılan ödeme emri tebligatının V.... Caddesi, E... Kredi Blokları NO:74 4-3 Kat 1 D-5 F. İstanbul adresinde "muhatap tanınmıyor" şerhi ile 30/11/2012 tarihinde tebligat yapılmaksızın iade edildiği, alacaklının talebi ile İstanbul Ticaret Odasından yapılan adres araştırması sonucu bildirilen V.. Caddesi Vatan Palas Apt. No:../..F. İstanbul adresine ödeme emrinin 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 35. maddesi gereğince 15/12/2012 tarihinde tebliğ edildiğinin görüldüğü, muhatap tanınmadığından bahisle iade edilen ödeme emri tebliğ zarfında yazılı adresle, ticaret odasının bildirdiği adresin aynı olmadığının görüldüğü, bu durumda, öncelikle bildirilen ticaret sicil adresine ödeme emrinin gönderilmesinin, evrakın tebliğ edilmeksizin iadesi halinde ancak, Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebligat yapılmasının mümkün olduğu, ilk tebligatın iade edilmesi üzerine, ticaret sicilinden bildirilen adresine doğrudan 35/4. madde gereğince tebligat çıkarılması anılan madde hükmüne aykırı olup, yapılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu-
2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 38/A mad­desinin birinci fıkrasında tanımlanan konut finansmanından kaynaklanan ala­caklar ile Toplu Konut idaresi Başkanlığı’nın rehinle temin edilmiş alacakla­rının takibinde, ihalenin feshi talebi­nin reddine karar verilmesi halinde mahkemenin davacıyı feshi istenilen ihale bedelinin yüzde yirmisi oranında para cezasına mahkum edeceği-
Tebligat parçasında yazılı olan hususun aksinin her türlü delille ispatlanabileceği- Mahkemece, posta memuru, muhtar ve diğer tanıklar dinlenip, şikayet dilekçesi ekindeki belgeler incelenmek suretiyle hüküm tesis edilmesi gerektiği-
Adrese dayalı kayıt sisteminin gerçek kişiler yönünden olup, tüzel kişiler hakkında 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesinin uygulanmasının mümkün olmadığı, zira tüzel kişiler adına ve adı geçenin ticaret sicilindeki adresine gönderilen tebligatın 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre yapılmış olması halinde tebliğ memurunun Yönetmeliğin 30 ve 31.maddelerindeki koşulları araştırmasına gerek olmadığı, muhatabın adreste bulunmaması halinde, bunun nedeninin araştırılması ve tevziat saatinden sonra adrese dönüp dönmeyeceğinin tespit edilmesi gerçek kişiler yönünden zorunlu olup, hükmi şahısların sıfatı ve niteliği itibari ile böyle bir araştırmanın yapılmamış olmasının tebligatın usulsüzlüğü sonucunu doğurmayacağı-
Muhtarlığın 26.08.2013 tarihli yazısında tebliğ evrakının 22.03.2013 tarihinde borçlu tarafından alındığını belirttiği, mahkemenin de buna dayanarak istemin reddine karar verdiği, söz konusu belgenin borçlunun tebligatı imzasıyla aldığını ispatlamadığının görüldüğü, oysa borçlunun usulsüz tebliği öğrendiği tarihten önce, ödeme emrinden, takipten haberdar olduğunun, ancak resmi nitelikteki bir belge ile ispatlanabileceği-
Borçlu şirkete yapılan ödeme emri tebligatında şirket yetkilisinin adreste olmaması nedeni ile tebligatın aynı şirkette çalıştığını beyan eden yetkili kişinin imzasına tebliğ edildiği, dosya içinde bulunan 08.03.2011 tarihli vekaletnamede yetkili kişinin şirket adına tebligatları elden tebellüğ etmeye yetkili kılındığı, bu durumda borçlu şirket yetkilisinin adreste olmamasının tespiti üzerine aynı şirkette çalışan ve tebligatları tebellüğe yetki verilen şahsa yapılan ödeme emri tebligatı usule uygun olmakla mahkemece talebin reddine karar verilmesi gerekirken kabulünün isabetsiz olduğu-