9. HD. 03.11.2022 T. E: 9584, K: 14328
hafta tatili ücreti alacağının hesabı bakımından, bozma ilâmından sonra alınan bilirkişi raporunda davacının hafta tatili ücreti hesap hataları düzeltilerek hesaplanmış olup mahkemece hesaplanan bu miktardan 1/3 indirim yapılmak yerine davacının ıslahla birlikte toplam talep miktarından 1/3 indirim yapılarak hüküm kurulmuş olduğu, mahkemece hesaplanan miktar yerine davacı talebinden indirim yapılarak karar verilmesinin hatalı olduğu-
İşyerinin devri ile birlikte istihdam, organik bağ, tüzel kişilik perdesinin aralanması kavramları birbirinden tamamen farklı kavramlar olduğu, işyeri devrinde devredenin devralanla müteselsilen sorumluluğu belirli bir süre ve belirli alacaklar ile sınırlı iken, birlikte istihdamın varlığı hâlinde işverenlerin işçiye karşı ayrı ayrı müteselsilen sorumlu olduğu- Davalıların ortaklarının aynı olması veya adreslerinin aynı olması gibi unsurların işyeri devrinin kabulü için gerekli unsurlar olmadığı- Davalı Anonim Şirketi vekili "davacının kendi işçileri olmadığını, diğer davalıdan demirbaş ve hastane adı alımına yönelik sözleşme yapıldığını ve işyeri devri bulunmadığını" savunmuş ve mahkemece hastane ruhsatının devredildiği gerekçesiyle davalıların birlikte sorumluluğuna dair hüküm kurulmuşsa da, işyeri devrinin temel ölçütünün ekonomik birliğin kimliğinin korunması olduğu- Ekonomik birliğin, salt bir faaliyet olmayıp, birliğin kimliğinin, personeli, yönetim kadrosu, iş organizasyonu, üretim yöntemleri ve gerektiğinde kullanılan işyeri araçlarından oluşacağı- Davalılar arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinin açıklığa kavuşturulması ve buna göre talep edilen alacaklardan sorumlu olabilecekleri miktarların belirlenmesi gerektiği- İşyeri devrinin varlığı hâlinde devreden işverenin feshe bağlı alacaklar nedeniyle herhangi bir sorumluluğunun olmayacağı, ayrıca diğer alacaklar yönünden devreden işverenin sorumluluğunun devir tarihinden itibaren iki yıl ile sınırlı olduğu ve bu sürenin resen dikkate alınması gerektiği-
İş sözleşmesinin feshedildiği iddiasıyla kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti alacağının tahsili istemiyle açılan eldeki davada, davacının hizmet döküm cetveline göre dava dışı Belediye Başkanlığının alt işvereni olarak faaliyet gösteren şirket nezdinde çalışmaya başlamasının yeni bir iş sözleşmesi kapsamında mı, yoksa işyeri devri niteliğinde mi olduğu- Kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti alacağının kabul edilip edilemeyeceği-
31.12.2010 tarihinde iş sözleşmesinin feshedildiği iddiasıyla kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücretinin tahsili istemiyle açılan eldeki davada, iş sözleşmesinin 31.12.2010 tarihinde feshedilmediği ancak dava tarihi itibariyle, 10.07.2013 tarihinde fesih olgusunun gerçekleştiği dikkate alındığında; davacının talep edilen dönem itibariyle dava konusu işçilik alacaklarının değerlendirilmesinin gerekip gerekmediği, 10.07.2013 tarihli feshin ne şekilde gerçekleştiğinin tespitinin açılacak ayrı bir davada değerlendirilmesi gereken bir durum olup olmadığı ve bu değerlendirmenin eldeki dava bakımından HMK’nın 26. maddesinde düzenlenen “Taleple bağlılık ilkesi” ne aykırı olup olmayacağı-
Değişen alt işverenler arasında işyeri devrinden söz edebilmesi için işçinin bir alt işverendeki çalışma süresinin sona erdiği tarih ile diğer alt işverendeki çalışma süresinin başladığı tarih arasında (10-15 gün gibi) makul bir süre bulunması gerektiği- Bozma kararından sonra yapılan yargılama sırasında davacının asıl işveren bünyesindeki çalışmasının 25.05.2010 yılında sona erdiği kabul edilmesine rağmen, hesaplamaların (bozma öncesinde belirlenen) 2011 yılı ücreti esas alınarak yapılmasının hatalı olduğu-
Dava dışı Büyükşehir Belediyesinin alt işvereni konumunda olan davalı şirketlerin aralarında işyeri devri ilişkisi bulunduğu- İşyeri devri halinde kıdem tazminatı işyeri devri öncesi ve sonrasında geçen sürenin tamamı için hesaplanacağından, kıdem tazminatına hak kazanma noktasında en az bir yıllık çalışma koşulunun da işyeri devri öncesi ve sonrasında geçen sürenin tamamı için dikkate alınması gerektiği- Dava konusu kıdem tazminatı; davacının davalı alt işverenler nezdinde geçen çalışma süresinin tamamı için hesaplanmalı, devreden alt işveren davalı şirketin kıdem tazminatından ... tarihleri arasında geçen kendi dönemi ve devir tarihindeki ücret ile sınırlı sorumluluğu belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken devreden alt işveren davalı şirketin, kıdem tazminatına hak kazanabilmenin ön koşulu olan 1 yıllık çalışma süresini tamamlamadığından bahisle kıdem tazminatından sorumlu tutulmamasının hatalı olduğu-
Yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldıktan sonraki dönemde, "genel müdür" olarak yaptığı işin niteliği ve SGK nezdinde kayıtlı olduğu “yönetici" statüsü nazara alındığında; davacının davalı şirkette, işveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan "işveren vekili" niteliğini haiz bir iş/hizmet ilişkisi içerisinde çalıştığının kabulü gerektiği- Anılan dönemde davacının, iş/hizmet sözleşmesindeki "bağımlılık" unsurunu ortadan kaldırır düzeyde bir görev aldığının söylenemeyeceği- Davacının uyuşmazlık konusu dönemde, "işveren vekilliği" (İş K. m. 2/5) sıfatı için gerekli tüm unsurları bünyesinde barındıran bir çalışma içerisinde olduğu, işveren davalı şirket karşısında çalışan konumunda (İş K. m. 2/6) olduğu, şirkette sahip olduğu pay oranı ile davalı şirketin yönetim kurulunu tayini için alınacak genel kurul kararlarına etkisinin davalı şirketle olan iş/hizmet ilişkisindeki bağımlılık unsurunu ortadan kaldırabilecek düzeyde olmadığı gözetildiğinde, genel müdür davacının yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldığı tarihten sonraki uyuşmazlık konusu döneme ilişkin olarak ileri sürdüğü alacak talepleri bakımından iş mahkemelerinin görevli olduğu-
Yıllık izin ücreti alacağının feshe bağlı alacaklardan olduğu, ancak iş sözleşmesinin feshi hâlinde yıllık izin hakkının ücrete dönüştüğü ve fesih şartının gerçekleşmesi ile birlikte kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretin, işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenebileceği- 6111 s. K. mad. 166/5 uyarınca, ihtiyaç fazlası olduğu belirlenerek devri yapılan işçilerin, yeni görev yerlerine bu hususun kendilerine tebliğinden itibaren beş iş günü içinde başlamalarının zorunlu olduğu, bu süre içinde işe başlamayan işçilerin iş sözleşmelerinin sona erdirileceğine dair hükümden belirtilen süre içinde işe başlayan işçiler yönünden iş sözleşmesi sona erdirilmeksizin iş sözleşmelerinin devredildiği sonucuna ulaşıldığı- Davacının, beş iş günü içerisinde yeni görev yerinde çalışmaya başlaması ile aranılan fesih şartı da gerçekleşmemiş olduğu- Davacının iş sözleşmesinin dava dışı idareye devredilmesi neticesinde iş sözleşmesinin hâlen devam ettiği anlaşıldığından, İş K. mad. 59 uyarınca, iş sözleşmesinin feshi ile talep edilebilecek yıllık izin ücretine hak kazanamayacağı- 6111 s. K. mad. 166/6 ile devre konu işçiler bakımından devir tarihinden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devralan Kurum’un sorumlu tutulamayacağından bahsedilmiş ise de; iş sözleşmesi sona ermeyen davacının yıllık izin ücreti alacağı henüz doğmadığı, dolayısıyla dava konusu yıllık izin ücreti alacağının devir tarihinde doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken bir borç olmadığı anlaşıldığından bahsi geçen hükmün, eldeki davaya uygulanmasının mümkün olmadığı-
İşveren tarafından çalışana verilen kurumsal e-posta hesabının, işveren tarafından denetlenmesinin kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı ve haberleşme hürriyetini ihlal etmediği-