4857 s. Kanun'u 112. maddesindeki yeni düzenlemenin, aynı Kanun'un 2/6. maddesinde düzenlenen alt işveren ve asıl işverenin işçiye karşı birlikte sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı- Asıl işveren ile alt işveren arasındaki rücu ilişkisi de bu davanın konusu olmadığından, dava konusu kıdem tazminatı talebinin tamamından davalı asıl işverenle birlikte diğer davalı son alt işverenin müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması gerektiği- 4857 s. İş Kanunu'nun 6. maddesinde sözü edilen devreden işveren için iki yıllık süre sınırlamasının, "kıdem tazminatı bakımından söz konusu olmayacağı, kıdem tazminatının, işyeri devri öncesi ve sonrasında geçen sürenin tamamı için hesaplanması, ancak devreden işveren veya işverenler bakımından kendi dönemleri ve devir tarihindeki ücret ile sınırlı sorumluluk belirlenmesi gerektiği-İmzasız bordronun incelenmesinde 1012,15 TL 'nin asgari geçim indirimi dahil davacının net ücreti olduğu belirlenmiş olup bu tutarın brüt olduğunun kabulü halinde dönemin asgari ücretinin altında olacağı ve net olduğunun kabulü halinde ise, dava konusu alacaklar hesaplanırken asgari geçim indirimi eklenmemesi gerektiği için hesaplamanın hatalı olduğu-
Feshin geçersizliğine ve işe iadesine-
Kıdem tazminatı açısından asıl işveren alt işveren ilişkisinin sona ermesinin ardından işyerinden ayrılan alt işveren ile daha sonra aynı işi alan alt işveren arasında hukukî veya fiilî bir bağlantı olsun ya da olmasın, kıdem tazminatı açısından önceki işverenin devir tarihindeki ücret ve kendi dönemi ile sınırlı sorumluluğunun, son alt işverenin ise tüm dönemden sorumluluğunun kabul edilmesi  gerekeceğinden mahkemece, tüm sigorta ve ticaret sicil kayıtları getirtilip incelenerek davalı şirketler arasında organik bağ varsa şimdiki gibi, organik bağ yoksa son alt işveren sıfatı olmayan davalı kıdem tazminatından sorumluluğunun  belirlenmesi gerektiği-
Davacı dava dilekçesinde talep ettiği kıdem tazminatına dava tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizi talep etmiş olup talep gözetilerek kıdem tazminatına dava dilekçesi ile talep edilip hüküm altına alınan bölümüne dava tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizi yürütülmesi gerekirken fesih tarihinden itibaren faiz yürütülmesi hatalı olup bozma nedeni olsa da bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmeyeceğinden hükmün düzeltilerek onanması gerektiği-
Davacı mevsimlik kadrolu işçi olarak çalışırken davalı ile dava dışı İl Özel İdaresi arasında işçi devri olup devirden sonra davacının iş akdi, emekli olması sebebi ile davalı iş yerinde son bulmuş olduğundan davalının, yıllık ücretli izin alacağından sorumlu olacağı-
Tarafların tapuda taşınmaz satışının ötesinde, taşınabilir malları, işçilerin çoğunluğunu, maddi olmayan marka gibi unsurları, müşteri çevresini aldığı kesintisiz bir şekilde oteli aynı şekilde işletmeye devam ettiği halde taraflar arasında TBK. mad. 202 kapsamında işletme devri ilişkisi olup olmadığı, muvazaalı işlem yapılıp yapılmadığı değerlendirilmeden verilen kararın isabetli olmadığı- 
İşyeri devri fesih niteliğinde olmadığından, devir sebebiyle feshe bağlı hakların istenmesi mümkün olmayacağı; aynı zamanda işyeri devrinin kural olarak işçiye haklı fesih imkanı vermeyeceği; işyerinin devri işverenin yönetim hakkının son aşaması olup işyeri devri çalışma koşullarında değişiklik anlamına da gelmeyeceği- İşyeri devri halinde kıdem tazminatı bakımından devreden işverenin kendi dönemi ve devir tarihindeki son ücreti ile sınırlı olmak üzere sorumluolduğu- 1475 sayılı yasanın 14/2. maddesinde devreden işverenin sorumluluğu bakımından bir süre öngörülmediğinden, 4857 sayılı İş Kanununun 6. maddesinde sözü edilen devreden işveren için 2 yıllık süre sınırlaması, kıdem tazminatı bakımından söz konusu olmayacağından, kıdem tazminatı işyeri devri öncesi ve sonrasında geçen sürenin tamamı için hesaplanması, ancak devreden işveren veya işverenler bakımından kendi dönemleri ve devir tarihindeki ücret ile sınırlı sorumluluğun belirlenmesi gerektiği- Feshe bağlı diğer haklar olan ihbar tazminatı ve kullanılmayan izin ücretlerinden sorumluluk ise son işverene ait olduğu, devreden işverenin bu işçilik alacaklarından sorumluluğunun bulunmadığı; devralan işverenin ihbar tazminatı ile kullandırılmayan izin ücretlerinden tek başına sorumlu olduğu- 
Tarafların tapuda taşınmaz satışının ötesinde, taşınabilir malları, işçilerin çoğunluğunu, maddi olmayan marka gibi unsurları, müşteri çevresini aldığı kesintisiz bir şekilde oteli aynı şekilde işletmeye devam ettiği halde taraflar arasında TBK. mad. 202 kapsamında işletme devri ilişkisi olup olmadığı, muvazaalı işlem yapılıp yapılmadığı değerlendirilmeden verilen kararın isabetsiz olduğu- 
İşyerinin bir bütün olarak veya bir bölümünün hukukî bir işleme dayalı olarak başkasına devri halinde, mevcut iş sözleşmelerinin devralana geçeceği (4857 s. İş K. mad.  6)- Alt işverence asıl işverenden alınan iş kapsamında faaliyetini yürüttüğü işyerinin tamamen başka bir işverene devrinin, 4857 sayılı Kanun'un 6. maddesi kapsamında işyeri devri niteliğinde olduğu- Davacı, son ihale alıcısı ve ihbar olunan şirket nezdinde çalışmış, davalı Büyükşehir Belediyesinin ihale alıcısı son alt işveren şirket ile ihale süresi sona eriş tarihinin 31.12.2012 tarihi olduğu, davacının ise işten çıkış tarihinin 03.01.2013 tarihi olduğu belirtilmiş, Sosyal Güvenlik Kurumu hizmet döküm cetveline göre, davacının işten çıkış tarihi olarak 31.12.2012 tarihi bildirilmiş, davalı Büyükşehir Belediyesinin yeni ihale yapıp yapmadığı ve ihale yapmış ise bu ihaleyi hangi firma ya da şirket ile yaptığı anlaşılamamış, hükme esas bilirkişi raporunda 03.01.2013 tarihine kadar dava konusu alacaklar hesaplanmış ve dosyada davacının yeni ihale yapılmış ise bu yeni ihale alıcısı işveren nezdinde çalışıp çalışmadığı araştırılmamış olup, mahkemece davalı kurumda yeni ihaleyi alan firmanın unvanı araştırılmak, ilgili Sosyal Güvenlik Kurumu dayanak kayıtları getirtilerek işyeri devri ve hizmet akdinin feshedilip edilmediği, davacının yeni ihale döneminde çalışıp çalışmadığı hususu aydınlatılmak üzere hükmün bozulması gerektiği- Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilinde olduğu, işyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemeyeceği- Mahkemece, davacının tanık beyanlarına göre haftalık dört saat fazla çalıştığı belirlenmiş ve bu yönde bilirkişi raporu alınmış, davacının haftalık dört saat fazla mesai yaptığı kabulü olmasına rağmen bilirkişi raporu denetime elverişli şekilde tanzim edilmemiş ve hesaplamada fazla tutarlara ulaşılarak hata yapıldığı anlaşılmış olduğundan, yeniden bilirkişi raporu alınarak karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, davacı vekilinin dava dilekçesinde delil olarak ileri sürdüğü faturalar, davacı üçüncü kişinin tutması zorunlu ticari defterler, borçluların işletme defterlerindeki kayıtlar esas alınmak, davacı 3. kişi borçlularla ilgili ticaret sicil ve esnaf odası kayıtları, anılan taraflara ait Vergi Dairesi kayıtları da getirtilmek suretiyle, makine mühendisi, mali müşavir bilirkişilerden oluşacak bilirkişi heyetine inceleme yaptırılarak haczedilen makinaların, davacının dayandığı faturada belirtilen makineler olup olmadığı, bu faturanın davacının ticari defterlerine işlenip işlenmediği, işlenmişse bu defterlerin usulüne uygun tutulup tutulmadığı, açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılıp yapılmadığı hususlarının ticaret sicil ve vergi dairesi kayıtları da dikkate alınarak açıklığa kavuşturulması, ve bundan sonra uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerektiği-